BARIŞ UMUTTUR!
Barış, Her Şeye Rağmen Umuttur
Bu topraklarda onlarca yıl süren çatışmalar, acılar, yıkımlar ve yitirilen hayatlar hepimizin belleğinde derin izler bıraktı. Herkesin anlatacak bir hikâyesi var: Kimi evladını, kimi kardeşini, kimi çocukluğunu kaybetti. Kimi ise sadece kimliği yüzünden hor görüldü, bastırıldı, yok sayıldı.
Bugün ne düşünürsek düşünelim, neye inanırsak inanalım, barış bu coğrafyada hâlâ en büyük ihtiyaç; hâlâ en güçlü umuttur.
Neredeyse kırk yıla yayılan silahlı mücadele, darbelerle, operasyonlarla, dışlanmalarla geçti. Devletin “bitti” dediği zamanlarda bile bu hareket, Kürt halkının önemli bir kesiminden destek görmeye devam etti. Ve şimdi, tarihte ilk kez gönüllü olarak silahları bırakma, sahneden çekilme açıklaması yapılıyor.
Bu kararı küçümsemek, komplo teorileriyle boğmak yerine; barış ihtimaline kulak vermek, belki de halkın yarasına ilk kez gerçekten merhem olabilir.
Elbette süreç eleştirilebilir. Elbette mevcut iktidarın baskıcı ve hukuk tanımaz uygulamaları göz ardı edilemez. Ama bu gerçeklik, bir halkın barış ve nefes alma arzusunu yok sayma hakkını kimseye vermez.
Bu ülkede en çok acıyı Kürt halkı yaşadı. Ve bugün, sevinmek istiyorlar. Umutlanmak, çocuklarını toprağa değil, geleceğe emanet etmek istiyorlar. Gözyaşının değil, gülüşlerin hâkim olduğu bir coğrafyada yaşamak istiyorlar.
Barış, sadece bir siyasi tercih değil; bir vicdan çağrısıdır.
Hatalarla dolu da olsa atılan bu adımı, Kürt halkının sevinciyle birlikte saygıyla karşılayalım. Eleştiri hakkımızı saklı tutalım. Ama önce insan kalalım.
Dileriz ki bu yeni süreç; ana dilde eğitim, siyasi tutsaklara genel af, demokratik temsilde eşitlik gibi temel taleplerin de karşılık bulduğu adil bir geleceğe evrilsin. Çünkü barış, ancak adaletle mümkündür.
Hiçbir ideoloji, hiçbir iktidar hırsı; bir annenin evladına sarılma sevincinden daha değerli değildir.