Memleketin Sahibi Kim?
Baştan söyleyelim, Memleketin sahibi Millettir.
Millet kimdir?
Ulus ya da Millet, çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, ülkü, duygu, gelenek ve görenek birliği olan insanların oluşturduğu topluluktur.
Milleti-Ulusu oluşturan insanların kimliği ise vatandaştır, yurttaştır.
Vatandaş, yurttaş kendisi ve memleketi ile ilgili söz ve karar sahibidir.
Tabi ki demokrasi ile yönetilen ülkelerde…
*
Milletin memleketin sahibi olmasını istemeyenler,
Milleti ayrıştırır, çatıştırır, parçalar ve memleketin sahibi olurlar.
Milleti parçalamanın yolu da;
Etnik köken, dil, din, mezhep, renk, cins gibi, insanların doğarken kazandığı kimlikleri siyasallaştırmak,
Yurttaşları bu kimlikler temelinde ayrıştırmak,
Milletin-Ulusun birliğini ve bilincini yok etmektir.
Kimdir bunlar?
“Böl, parçala, yönet” politikasının sahibi emperyalistler ve uydusu olan diktatörlükler, otokratik yönetimlerdir.
*
Anımsayalım, 80’lerin başında emperyalizmin ağası ABD,
Dünya küreselleşti, artık yeni bir dünya düzeni (YDD) gerekli diye çıktı ortaya.
Çağdaşlığın, demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin ve sivil toplum anlayışının gereği,
İnsanlar, inanç ve etnik yapılarını özgürce yaşayabilmeli ve örgütlenebilmeli,
Bir de ulus devletin, ulus toplumun, ulusal yapıların ve ulusal düşüncenin devri kapanmıştır, çağdışı kalmışlardır, kaldırılmaları gerekiyor dendi.
Ulusal olmak bir anda anlam değiştirdi ve ırkçılıkla eşdeğer hale getirildi.
Ne acıdır ki bu algı, siyasetin sol tarafında da kabul edildi.
*
Gelelim bugüne,
Hem Suriye’nin özel temsilcisi hem de Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, yıllardır anlatmaya çalıştığımız gerçeği açıkladı.
“Güçlü ulus devletler İsrail için bir tehdittir.”
Demek ki Ulus olmak ırkçılık demek değilmiş,
Demek ki Ulus Devlet, Millet-Ulus olmak, Ulusal Düşünmek ve Ulusal politikalar emperyalizmin hedefleri önündeki engelmiş, yok edilmeliymiş.
Bulunduğumuz coğrafyada Ulus Devlet kim?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti.
O halde Türkiye Cumhuriyeti’nin yapısı ve yönetim şekli değişmeliymiş.
İktidar ve milliyetçi ortağı da,
Ümmet toplum, Alevi ve Kürt Cumhurbaşkanı Yardımcıları dillendirmeleriyle,
Barrack’la aynı düşünüyorlarmış.
*
Bugünün siyasi koşullarında,
Millet, sahibi olduğu memleketle ilgili karar verebiliyor mu?
Devlet, iki kişinin kapalı kapılar arkasında aldığı kararlarla yönetiliyorsa,
Milletin seçtiği vekilleri bu kararları sorgusuz sualsiz onaylıyorlarsa,
Milletin vergileriyle oluşan hazine Milletin yaşamını iyileştirmek için harcanmıyorsa,
Milletin sahip olduğu toprağı, suyu, zeytinliği, ormanı, madeni yandaş şirketlere teslim ediyorsa,
Milletin, kentini yönetsin diye seçtiği Belediye Başkanları görevlerinden alınıyorsa,
Memleketin geleceği ile ilgili yazan, ağzını açan tutuklanıyorsa,
Memleketin dağları, ormanları, Milletin yaşamı alev alev yanıyorsa…
Bugün Millet, sahibi olduğu Memleketle ilgili söz ve karar sahibi değildir,
Türkiye Cumhuriyeti’nin Demokratik Laik Sosyal Hukuk Devleti niteliği yok edilmek istenmektedir.
*
100 yıl önce Memleketimize sahip olmak isteyen emperyalistlere,
Askeri alanda ve siyasi masada ilk yenilgiyi yaşatan,
Dünyada esaret altındaki ülkelerde Ulusal Bağımsızlık hareketlerine örnek olan,
Ulusal Egemenlik temelinde Tam Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye Halkı, Türk Milleti,
Bugün de Egemenliğin, Demokratik Laik Cumhuriyetin, Hukuk Devletinin ve Memleketin gerçek sahibi olduğunu gösterecektir.
Yeter ki,
İnsan ve yurttaş ortak kimliğimizle,
Ayrım gözetmeksizin tüm yurttaşlarımızın hak ve özgürlüklerine ve çağdaş yaşamımıza sahip çıkalım.
Özgürlük ve Bağımsızlık karakterimizdir.