Umudun çaresi seçim!
Türkiye kaosların ülkesi haline dönüştü! Her sabah kalktığınızda yeni bir sorunu tartışır hale geldik “Akşam Türkiye’yi böyle bırakmamıştık “diye içinizden bir ses sizi uyarıyor, “Yahu bir sabahta güzel haberlerle uyanamaz mıyız? “Diyen çok insan var ama heyhat. Çare olacak iktidar yok. Memurlar ve memur emeklilerinin gelirini düzenleyecek olan kurul aldığı talimatın gereğini yaptı. Yani yine 6 milyonu aşkın memur ve emeklisini açlığa mahkûm etti. Sadece bununla da kalmadı “2027 yılında daha önce bakanın verdiği rakama (+1) zam yaparak insan onuruyla oynamaktan geri durmadı.
∗∗∗
AKP’nin has adamı avukat Mücahit Birinci’nin, tutuklu “Murat Kapki’den 2 milyon rüşvet istemesi yargılamanın ne hale geldiğini en somut göstergesi oldu. Artık kör göz görüyor, sağır sultan duyuyor. Ama iktidarda tık yok. Yani AKP suçüstü yakalandı. Birinci, önce partisinden istifa etti, sonra kollarına polisler girmeden adliyeye geldi ve denetimli serbestlikle serbest bırakıldı. Nihayet iktidar, evrensel hukuk kurallarını hatırlayarak yapılması gerekeni yaptı. Ama aynı gün, zalim düşman hukukuna taş çıkaran bir başka adım attı, Dilek ve Ekrem İmamoğlu’nun Trabzon’daki, avukatı Nusret Yılmaz gözaltına alınarak, İstanbul Savcılığına getirildi.
Rövanş alınmak istenildiği açıkça görülüyor. Geçen yazımda da altını çizmiştim. Diyelim ki, Yargılama kurumunun iddia ve yargılama unsurları tarafsız ve bağımsız(!)
Peki, savunma yani avukatlık unsuru sakat ve ahlaksız olursa yine de adalet oluşabilir mi? Tabii ki hayır!
Avukatların maaşa bağladığı etik davranmayan savcı ve hakimlerin varlığı olduğu sürece adalet oluşabilir mi?
Elbette hayır!
∗∗∗
Örnek olarak; İBB kumpası içinde mesnetsizce tutuklanan Fatih Keleş’ten gece yarısı hapishaneye gelerek, salıverilmesi karşılığında 10 milyon dolar isteyen Avukatlar, Recep Seyman ve Hamza Uçan’a yetkililer ne yaptılar? Hiç… Böyle olunca hukuka olan inançta kayboluyor. Yurttaşların meydanlarda haykırdıkları, hak hukuk adalet talebi daha da güçleniyor. FETÖ’cüler gitti ama aynı yöntemleri uygulayan yetiştirdikleri, peşi sıra geldi. Öğrendiklerini fütursuzca, hatta daha da geliştirerek uyguluyorlar. AKP’den milletvekili ya da Belediye başkanı aday adayı olmaktan başka partiyle hiçbir bağlantısı olmayan, yerelde yargıç ve savcılar üzerinde baskı kurarak ve çeteleşerek milletin malına, çekine, senedine çöken” bir yapı oluştu. Bu durumdan çok rahatsız olan AKP’nin dürüst yöneticilerinin sayısı az değil! Çünkü uygulananlar yalnızca hukuk devletine zarar vermiyor, bu konuya göz yumanlara karşı nefret ve kini de çoğaltıyor.
23 yıldır işbaşında bulunan iktidar önce, eğitim felsefesini ve eğitim kurumlarını sonra, yargıyı ve 16 Nisan 2017’de yaptırdığı hileli referandumla devletin çağdaş, laik, demokratik, sosyal hukuk yapısını değiştirdi, demokrasinin ilgili kuruluşlarını yok etti ve hilafet ve hanedanlığa geçmenin alt yapısını oluşturdu. Modern ve medeni Cumhuriyetin ilkelerini değiştirmeye çalışan ve Ülkenin kurtarıcısı ve kurucusu Atatürk’e nefret ve kinle bakan bir anlayışın kalıcı olması için çaba gösteriyorlar. 26 Ağustos gününde, Türkiye Cumhuriyeti’nin özgürlüğünü var eden “Büyük Taarruzun 103. Yıl dönümünde,” Atatürk’ü resimden ve kayıttan çıkaran”, can ve malımızın sözde koruyucusu emniyet teşkilatının pervasızlığı kabul edilmez. Milletin tepkisi, bu kurumun utanmadan yapmaya yeltendiği Atatürk’ü yok sayma saygısızlığını bozdu.
Aylardır İsrail, Gazze’de vahşet yaratıyor. Son yüz yılın en büyük Soykırımını sürdürüyor. İslam’ı kimseye kaptırmayan İktidar, kılını kıpırdatmıyor…
İsraillilere” Silah, gıda, demir ve çimento gibi savaş malzemesi vs. satıyor…
Karşılığında İsrail’de yetişen, Medine hurması, muz gibi meyveleri alarak milleti kandırıyor! Ahlakı tartışılan, değerleri yok sayan, yandaşını abat eden, karşıtını hapse atan, yurttaş yerine biat eden kul, sorgulayan halk yerine, ümmet yaratmaya çalışan bu iktidar, sadece ülkemiz için değil, bölgemiz ve dünya insanlığı için de büyük tehlikelidir.
Eğitim çökertildi. Çünkü AKP’ye yalnızca cahiller oy veriyor inancındalar. Demek ki eğitimli AKP’lilerin bu yapıda yeri yok. Yurttaşı işsiz bıraktılar, açlıkla terbiye etmeye kalkıştılar. Çünkü aç insanları devlet eliyle doyulurlarsa, AKP’ye oy Çünkü aç aç!
Ama öyle olmuyor. Meydanlar Ekrem İmamoğlu diye inliyor.
Yaşatılan tüm bu kaosun sonunda, gelinen nokta; TÜİK verilerine göre “Son 7 ayda suça sürüklenen çocuk sayısı %13 artmış. Yani 611 651 çocuk suça bulaşmış.
Sabıka kaydı olan çocukların sayısı milyona yaklaşıyor. Adalet yok, yurttaşı koruyacak sistem yok, gelecek hayali kaybedildi, yaşam heyecanı yok olmak üzere, toplum patlama noktasında. Durum kötü. Ama çaresi var. Erken seçim…