ALTIN
 2.510,03
DOLAR
 32,5947
STERLİN
40,4574
EURO
 34,8297

HAYATIMIZIN DÖNÜM NOKTASI OLAN EN BÜYÜK GÜN, BU GÜNDÜR...

 

26 Ağustos 2020 09:51
HAYATIMIZIN DÖNÜM NOKTASI OLAN EN BÜYÜK GÜN, BU GÜNDÜR...

 

 

Bugün 26 Ağustos…

 

       Bu önemli gün, satılmışlar, vatan hainleri, ruhsuzlar, şerefsizler, dönekler ve haysiyetsizler için bir şey ifade etmeyebilir; ama bizim için kurtuluşun, hürriyetin başlangıç tarihidir.

        25-26 Ağustos 1922 gecesi saat 00:30...93 sene önce Büyük Taarruz'a saatler kala, tam da işte bu saatte; Fahrettin(Altay)Paşa komutasındaki Süvari Kolordumuz Afyon'un batısındaki Ahır Dağı'nın sarp, kayalık geçitlerinden, kör karanlıkta geçerek; Yunan ordusunun cephe gerisine sızmaktaydı.

          Saat 21:00 sularında, en önde Mürsel(Bakü)Bey'in 1., ardında Suphi(Kula)Bey'in 14. ve geride Ahmet Zeki(Soydemir)Bey'in 2. süvari tümenleri, aralarında birer kilometre mesafe olacak şekilde harekete geçtiler.

Disiplin abidesi üç süvari tümeni, 10.000 atlı Türk savaşçısı...

       Çambeyli' den sonra 1. ve 14. tümenler sol kanatta Çukurca-Yörük Mezarı üzerinden Çayhisar'a, 2. Tümense, sağdan; Dumlu Yaylası'ndan Teke alanı' na inmektedir.

         Sabah taarruz başladığında, 10.000 Türk süvarisi Yunan ordusunu arkadan sarmış; topçumuzsa 05.30'da, "ölüm olup Yunan mevzilerine sağanak sağanak yağmaya" başlamış olacaktır.

        Kurtuluş Savaşı'nda Yunanistan'ın Anadolu İşgal kuvvetleri Komutanı olan General Trikopis ve Prens Andrew, aynı şeyleri anlatır anılarında: "26 AĞUSTOS 1922 SABAHI TÜRK TOPÇUSU ŞAFAKLA BİRLİKTE ÖYLE YOĞUN BİR ATEŞE BAŞLADI Kİ, ORTALIĞI KAPLAYAN TOZ BULUTUNDAN; SONUMUZUN YAKIN OLDUĞUNU ANLAMAKTA GECİKMEDİK..."

          Kocatepe'deki mevzilerimizi gezerken gördüğüm o devasa top bataryalarının, düşman mevzilerinin bu denli yakınına kadar nasıl getirilip yerleştirilmiş olduğunu halen anlayabilmiş değilim. 

          O imkânsızlıklar içerisinde toplar taşınırken, atların ses çıkarmaması için ağızlarının dahi bağlandığını öğrendiğimde; bu disiplin, inanç ve askeri deha karşısında ağzım açık kalmıştı.

 Gerisini, Büyük Taarruz'da askerimizce esir alınan Yunan İşgal Kuvvetleri Komutanı General Trikopis'ten dinleyelim:

        "26 Ağustos 1922 sabahı, Türklerin beklenmedik bir taarruzu ile karşılaştık. Hep savunmada kaldığını düşündüğümüz Türk Ordusunun, hiç beklemediğimiz bu taarruzu; bizim için muazzam bir darbe oldu. En büyük korkumuz da, İzmir'le bağlantımızın kesilmesiydi. İzmir'e telgraf çekerek takviye birlikler istedim ve aksi halde "mağlup olacağımızı" bildirdim.

        İstediğim bu takviyeyi göndermediler. Hâlbuki karşımızda Mustafa Kemal gibi bir askeri deha vardı.

Neye uğradığımızı anlayamadık.

         Cephe bir anda çökmüş ve ordumuz mağlup olmuş, birliklerimiz perişan olup; saatler içerisinde dağılmıştı.

        Durumun kötüye gittiğini gören yaverim bir ara yanıma gelerek, "Generalim," dedi, “kılıçlarımızı yok edelim!” Kılıcımı kendisine verdim, aldı ve kırıp parçaladı. Bu sırada atım da vurulmuştu. Başka bir ata binerek çemberi yarıp kaçmayı denedim, olmadı; yakalandım.

       Beni yakalayanlar kim olduğumu anlamakta güçlük çekmediler. Üzerimde bir revolver vardı, onu aldılar. Bindiğim atın eğerine bağlı bir kılıç sarkıyordu, bunu da benim kılıcım sanıp aldılar. Beni önce Garp Cephesi Komutanı İsmet İnönü'ye götürdüler. Kendisiyle fazla bir şey konuşmadık. İnönü, beni yanına alarak Başkomutanlığa götürdü.

         Atatürk beni mert bir askere yakışır biçimde karşıladı. İnönü beni Atatürk'e tanıttı. Gazi'nin bana söylediği sözleri hiç unutmayacağım...

          "Üzülmeyin Generalim," dedi. "Siz görevinizi sonuna kadar yaptınız. Askerlikte yenilmek te vardır. Napolyon da savaş kaybetmiş, tutsak olmuştu. Burada kendinizi tutsak durumda saymamanızı rica ederim. Konuğumuzsunuz; buyrun, istirahat edin."

          Atatürk'ün bu ince ve nazik davranışı karşısında rahatladım, moralim düzeldi. Bu büyük Komutana karşı içimde bir hayranlık duymaya başladım."

KADERİMİZİN DÖNÜM NOKTASI OLAN BU ZAFERİ BİR DE, KOCATEPE'DEN SAVAŞI BİZZAT İDARE EDEN BAŞKUMANDAN MUSTAFA KEMAL'İN AĞZINDAN dinleyelim:

 

       "Efendiler, 26 ve 27 Ağustos günlerinde, yani iki gün içinde, Karahisar'ın güneyinde 50 km ve doğusunda 20-30 km uzunluğunda bulunan düşman cephelerini düşürdük. Yenilen düşman ordusunun büyük kuvvetlerini 30 Ağustos'a kadar Aslıhanlar yöresinde çevirdik.

          30 Ağustos'ta yaptığımız savaş sonunda düşmanın ana kuvvetlerini yok ettik. Düşman ordusu Başkomutanlığını yapan General Trikopis de tutsaklar arasındaydı."

          Selçuklu Sultanı Alparslan'ın Anadolu'yu fethi ile aynı güne, yani 26 Ağustos tarihine denk gelen bu gün; bu kez bir başka Fatih olan Başkumandan, kendisine inanan bir avuç insanla, tüm yokluklara rağmen Anadolu'yu bir kez daha ilelebet Türk yurdu yapıyordu.

Büyük Zafer’in etkileri çabuk ve kesin olmuştu.

 Yunanistan’da ihtilâl patlak verdi.

 Anadolu macerasından sorumlu tutulan altı Yunan devlet adamı idam edildi.

 Yunan Prensi Andrew, bir İngiliz zırhlısıyla kaçtı.

         Bizans imparatorluğu tahtına özenen Yunan Kralı Konstantin büyük Helen kralı olmak bir yana, Dimyat'a pirince giderken evdeki bulguru da kaybedip, Atina’daki tahtından oldu.

 

CEPHEDEKİ YUNAN TAHKİMATINI GEZMİŞ VE GÖRMÜŞ OLAN BİR FRANSIZ GAZETECİNİN "TÜRKLER, YUNANLILARIN BU MEVZİLERİNİ ALTI AYDA AŞABİLİRSE BÜYÜK BAŞARIDIR" SÖZÜ HATIRLATILDIĞINDA MUSTAFA KEMAL; "15 GÜNDE YERLE BİR EDERİZ" DER... NİHAYET 26 AĞUSTOS'TA BÜYÜK TAARRUZ BAŞLAR VE 9 EYLÜL'DE DÜŞMAN İZMİR'DEN DENİZE DÖKÜLÜR. BAĞBUĞ MUSTAFA KEMAL, "BİR GÜN YANILMIŞIM, 15 GÜN DEMİŞTİM, AMA 14 GÜN SÜRDÜ" DİYECEKTİR; DAHA SONRA...

 

22 gün 22 gece süren Sakarya Savaşı'ndan sonra ordumuzun yorgun ve bitkin bir halde.

Sakarya Irmağı'nın doğusuna çekilmesi akabinde, zafere olan inancı ile Tekâlif-i Milliye emirleri üzerine, elindeki son çoraba kadar her şeyini ordusuna veren fedakâr Anadolu insanı ve o insanımızın bu güvenini boşa çıkarmayan Başkumandan Ulu Önder'den neferine, cepheye mermi taşıyan Şerife Bacı'dan, işgal bölgelerinden doğuya doğru göçenleri yolundan geri çeviren Mehmet Akiflere...

Varlığımızı borçlu olduğumuz kurtuluş savaşının tüm neferlerinin ruhları için bir Fatiha okumayı çok görmeyelim lütfen.

KURTULUŞ MÜCADELESİ VE RUHUNU DA, ELİMİZDEN GELDİĞİNCE RUHSUZ İNSANLARA ANLATMAYA ÇALIŞALIM.

AYAĞI ÇIPLAK, ARKASINA BAKMADAN CEPHEYE KOŞAN KAHRAMAN ECDADIN RUHU ŞADOLSUN…

 

26 Ağustos 1071'i hatırlayıp, sözde kutlayarak; bu cennet vatanın "yeniden yurt yapıldığı" daha dünkü kurtuluş mücadelemizi ve tarihini unutan ve unutturmaya çalışanlara da yazıklar olsun... 

 

Av. Halis AÇIKGÖZ 26.08.2015 Saat: 24.30 Kocatepe/AFYON

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.