ALTIN
 2.498,71
DOLAR
 32,5315
STERLİN
40,6457
EURO
 34,6836

‘’Katliamlara, baskı, asimilasyon, yolsuzluk ve yoksulluğa karşı, eşit haklar mücadelesi VE …….ADALET İÇİN HER 2 TEMMUZ’DA ALANLARDAYIZ ALANLARDA OLACAĞIZ !’’

      2 Temmuz 1993 tarihinde yani bundan 29 yıl önce yapılan katliam sonucu 33 şair, aşık, Ozan, sem ahçılar,yazar, Aydın, sanatçılar yanarak hayatını kaybederken 2 de Madımak otel personeli yanarak o katliamda katledilmişlerdir. 

01 Temmuz 2022 02:26
‘’Katliamlara, baskı, asimilasyon, yolsuzluk ve yoksulluğa karşı, eşit haklar mücadelesi  VE …….ADALET İÇİN HER 2 TEMMUZ’DA ALANLARDAYIZ ALANLARDA OLACAĞIZ !’’

 

 

             2 Temmuz 1993 tarihinde yani bundan 29 yıl önce yapılan katliam sonucu 33 şair, aşık, Ozan, semahçılar,yazar, Aydın, sanatçılar yanarak hayatını kaybederken 2 de Madımak otel personeli yanarak o katliamda katledilmişlerdir.

            Her yıl olduğu gibi bu yılda Türkiye genelinde örgütlü olan Pir sultan Abdal Derneği organizasyonunda Sivas Madımak oteli önünde can ve cananlar anılmaktadır.

            İşte bu hazırlık içerisinde olan ve yârin sabah erken vakitte Sivasa Hareket edecek olan PSAKD Malatya şubesi başkan yönetici ve üyeleri Malatya emeksiz üst kavşağında bir basın açıklaması yaparak 2 TEMMUZ gününün matem günü olarak açıklamasını yaptılar.

            Malatya PSAKD şube başkanı Latife Ulutaş yaptığı açıklama da “ 2 Temmuz 1993 tarihinde, Sivas Madımak otelinde yaşatılan katliamın üzerinden 29 yıl geçti. İnancın, bilincin, direncin simgesi olan Pirimiz Pir Sultan Abdal’ı anma etkinliklerinin ilk üçü Pirimizin yaşamış olduğu Yıldızeli’nin Banaz köyünde gerçekleştirilmişti.

             1993 yılında, Sivas merkezde yapılması planlanan 4.anma etkinlikleri, program dahilinde devam ediyorken; gerici faşistler tarafından, günler öncesinden başlayan provokasyonlar sonuç vermiş ve devletin kolluk güçleri gözetiminde MADIMAK OTELİNE doğru yürüyüşe geçen, kışkırtılmış, gerici ve yobaz kalabalık Oteli ablukaya almıştır.

           Gözü dönmüş kalabalığa sekiz saat boyunca hiçbir müdahale de bulunulmamıştır. Hafızalarımızdan asla silinmeyecek slogan ve sevinç naraları eşliğinde OTEL ATEŞE VERİLMİŞ ve 33 aydınımız, ozanımız, sanatçımız, semahçımız, gencimiz kısacası AYDINLIK GELECEĞİMİZ ile birlikte 2 otel görevlisi de diri diri yakılarak katledilmiştir.

 

 Bu katliamda 105 canımız da yaralanmıştır.

 

              2 Temmuz Madımak katliamının üzerinden onlarca yıl geçmesine rağmen, katliamın hesabı verilmemiş, arkasındaki gerçek sorumlular açığa çıkarılmamış, katliamda bizzat rol oynayan çoğu piyon bir grup hakkında göstermelik davalar açılsa da adalet yerine getirilmemiştir.

               Katillerin çoğu affedilmiş, yurt dışına çıkarılmış, normal yaşamlarına devam ettirilmiştir. Bilinçli olarak uzatılan davalar zaman aşımına uğratılmış ve tutuklu olanlar dahi serbest bırakılmışlardır. Bu zaman aşımı kararı, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından “milletimize hayırlı olsun”  diyerek karşılanmış ve büyük bir memnuniyet duygusu ile halka ilan edilmiştir.

              Aranan sanıklar yönünden devam eden mahkeme süreci de önceki süreçlere benzer bir biçimde devam etmekte ve adeta Şehit ailelerimiz başta olmak üzere Alevi toplumunun sabrı zorlanmaktadır.

            Dava yeniden zaman aşımına uğratılmak istenmektedir. Herkes bilmelidir ki, Sivas Madımak Katliamı İnsanlığa karşı işlenmiş bir suçtur ve İnsanlığa karşı işlenen suçlarda zaman aşımı olmaz ve olamaz.

             Madımak Katliamı ile amaçlanan şey ve topluma verilmek istenen mesajın,  sadece insanların yakılması, katledilmesi olmadığı bilinmelidir. 1990’lı yıllarda bir yandan gelişen sınıf mücadelesi ve devrimci durum, diğer yandan ulusal mücadelenin yükselişi, ortak mücadele zeminini geliştirmiştir.

          Bu somut durum, egemen güçleri harekete geçirmiş, siyasal iktidarı, gelişen bu dalgayı zayıflatmaya yönelik hamle arayışlarına itmiştir. Madımak katliamı, toplumun ayrışması, kutuplaştırılması ve kendi içinde çatışma ortamları oluşturulması için bilinçli seçilmiş bir Alevi Katliamıdır.

            Bu katliamda öncesinde ve sonrasında yaşanan diğer katliamlar gibi tarihin utanç sayfalarında yerini almıştır ve asla unutulmayacaktır. Katliamın diğer bir amacı da toplumun sınıf siyasetinden uzaklaşıp, kimlik siyasetine yönelmesini sağlamaktır. Katliamın nedenleri ve sonuçlarının tüm gerçekliği ile ortaya çıkarılması için, Devletin tüm organları ile birlikte, Tansu Çiller’in Başbakan, Erdal İnönü’nün hükümet ortağı olduğu dönemin tüm siyasal süreçleri ile âmâsız, fakatsız yüzleş ilmesi gerekmektedir. Arkasındaki gerçek faillerin açığa çıkarılması için bu bir zorunluluktur. Madımak katliamı, ancak ve ancak tarihle yüzleş ilerek aydınlatılabilinir.

             Bu dönemde, Madımak katliamı dışında başta Gazi ve Ümraniye olmak üzere birçok katliam yaşanmış, adına faİli meçhul denilen binlerce cinayet işlenmiştir. Aydınlar, gazeteciler, devrimciler, yurtseverler katledilmiştir. Ne Madımak katliamını ne de bahsi geçen cinayetleri unutmadık, unutmayacağız ve unutturmayacağız. 

Sevgili Canlar ve Değerli Basın Emekçileri;

            90’lar ile biriken sorunlar 2001 krizini yarattı ve kriz sonrası iktidara gelen AKP hükümeti, sistemin iktidardaki yeni yüzü olarak halka sunuldu. Cumhuriyet tarihi boyunca benzerlerine birçok kez tanıklık ettiğimiz krizler yeni diye sunulan yönetimler eliyle aşılmak istenmiş ama özü hiç değişmeyerek hep baskı, katliam ve demokratik her talebin şiddetle bastırıldığı yönetimler devam etmiştir.

            Bugün yaşadıklarımız, bize bir kez daha göstermiştir ki örgütlü olmayan halklar, iktidarların politikalarına teslim olmaya mahkûmdurlar. Yeni dönem diye sunulan bu süreçte de Ankara Gar, Roboski, Suruç ve Gezi katliamlarını yaşadık.

              Diğer yandan çıkarılan KHK’ larla başta eğitim alanı olmak üzere yüz binlerce kamu emekçisi haksız hukuksuz şekilde işten atılmış, muhalif basın yayın organları ile muhalif tüm demokratik kurumlar kapatılmış, gazeteciler akademisyenler başta olmak üzere haksız ve hukuksuzluğa karşı çıkan herkes tutuklanmıştır. 

                 Yine geçtiğimiz günlerde Gezi davası ile ilgili verilen karar, Canan Kaftancıoğlu’na verilen siyaset yasağı, Alevi-Kürt-Kadın aktivist Aysel Doğan’ın cenazesine yapılan saldırı, aydın ve ilerici sanatçıların konserlerinin yasaklanması, AKP zihniyetinin ilerici, aydın tüm ötekilere olan hıncının kanun dışı-kanun üstü uygulamalarının örnekleridir.

               Cumhurbaşkanının, meclis kürsüsünden Gezi’ye katılanlar için ‘’bunlar çürük-bunlar sürtük’’ söylemleri, buna itiraz eden savcılığa suç duyurusunda bulunma hakkını kullanan PSAKD temsilcilerinin basın açıklamasına izin verilmemesi, Ortadoğu teknik üniversitesinin geleneksel bahar şenliklerine yapılan hukuksuz müdahale,  Tüik önünde sendikanın yapmak istediği açıklamaya yönelik müdahale ile yeni dönemde de baskı, kaos ve şiddete dayalı bir siyasal sürecin yaşanacağını bize göstermektedir.

                Yaşanan bu sürecin en temel göstergelerinden biri olan ekonomik kriz AKP iktidarını sarsmaktadır. Uzun süredir şiddete, baskıya, tutuklamalara dayandırdığı iktidarı, her geçen gün kan kaybetmektedir. Enflasyondaki astronomik yükseliş, her ne kadar TUİK tarafından düşük ilan edilse de reel durum, halkın açlık ve yoksullukla mücadelesini gözler önüne sermektedir.

             Krizin tüm faturasını emekçilere kesen siyasal iktidara karşı, ezilenler, her alanda verdikleri mücadele ile itirazlarını yükseltmeye başlamıştır.

Değerli Basın Emekçileri, Sevgili Canlar;

            Ülkemizde yaşanan her türlü ekonomik, siyasal ve kültürel krizlerin baş sorumlusu Emperyalizm ve başta AKP hükümeti olmak üzere onun ülkemizdeki iş birlikçileridir.

Aleviler olarak bir kez daha diyoruz ki;

            - Cem evlerimiz Alevilerin İbadethanesi olarak bir an önce kabul edilmeli ve Anayasal güvence altına alınmalıdır.

           - Kapatılan ve Vakıflar aracılığı ile el konulan Dergâhlarımız gerçek sahibi olan biz Alevilere geri verilmelidir.

           - Her türlü ayrımcılık son bulmalı ve kime karşı olursa olsun nefret söylemleri en ağır biçimde cezalandırılmalıdır.

               - Alevi köylerine cami yapılmasından vaz geçilmeli, her türlü asimilasyon politikasına son verilmelidir. Alevilerin Kutsal Mekânlarına yapılmak istenen baraj, hes, maden ve taş ocağı projeleri derhal iptal edilmelidir.

           - Zorunlu din dersleri, tüm eğitim kurumlarının her kademesinden kaldırılmalı, eğitimin içeriği bilimsel ve çağdaş normlara kavuşturulmalıdır.

            -Alevi inancının asimilasyonu ve yaşamın her alanının gericileştirilmesinin kurumsal karşılığı olan, Laik ve demokratik Cumhuriyetin önündeki en büyük engel Diyanet İşleri Başkanlığı kapatılıp, lav edilmelidir.

           - Devlet, tarihimizle ve yaşatılan katliamlarla yüzleşmeli ve hesabını vermelidir.

Madımak Oteli tartışmasız, Utanç Müzesi olmalıdır.

Bütün bu taleplerimizle katliamın 29. yılında buradayız ve bir aradayız.

Adalet için, barış için, bir arada kardeşçe yaşamak için buradayız,

Demokrasinin tüm kurallarının ve kurumlarının işletilmesini talep etmek için buradayız.

En temel talebimiz olan Eşit yurttaşlık hakkımızı haykırmak için buradayız.

           Bir kez daha ifade ediyoruz ki, bu güne kadar gelmiş geçmiş bütün iktidarlar, baskı, şiddet, tutuklama, inkar, imha, asimilasyon vb. bütün yöntemleri denediler. Denenmemiş bir tek yol kaldı o da barış.

            Biz Aleviler, kimsenin inancından, kimliğinden, dilinden, kültüründen, cinsiyetinden dolayı ötekileştirilmediği, horlanmadığı, öldürülmediği, herkesin barış içinde bir arada kardeşçe yaşadığı, hakça bölüşümün esas alındığı, savaşların ve sömürünün son bulduğu kısacası inancımızda Rızalık Şehri olarak tarif edilen bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyoruz.

             Bu dünyayı bütün ötekiler ile birlikte inşa edeceğiz. Haramilerin saltanatını er ya da geç ama mutlaka yıkacağız. Katliamların hesabını mutlaka soracağız. Bu ülkeyi ve bu dünyayı yaşanır kılmak biz insanların elindedir. Bu gerçeği her yerde ve her alanda haykırmaya devam edeceğiz. Değil 29 yıl, 29 asır da geçse Madımak katliamını ve diğer işlenmiş insanlık suçlarını unutmayacağız.

            Değerli Canlar, gelin hep birlikte, Katliamın 29. Yılında mücadelemizi daha da yükselterek, tüm saldırılara karşı Alevi Örgütlerimizin ve Alevi halkının birliğini sağlayalım, Madımak Katliamında yitirdiğimiz Canlarımızı unutturmak isteyenlere karşı gereken cevabı hep birlikte verelim. 

             Unutmak, en başta inancımıza, direncimize, bilincimize ve bu uğurda bedel ödeyen, Kerbela’dan Şeyh Bedrettin’e, Pir Sultan’a ve bugüne kadar, hak ve hakikat mücadelesinde inançları uğruna bedel ödeyenlere ihanettir. Unutmak; Asım Bezircinin Kalemine, Hasret Gül tekin’in Bağlamasına, Nesimi Çimen’in Curasına, Asuman Sivri’nin Semahına, Koray Kaya’nın düşlerine ihanettir.

 

Madımak Katliamı’nı Unutmadık, Unutturmayacağız!

Gelin canlar bir olalım…

Sivas’ın Işığı Sönmeyecek! “ dedi

 

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği

Malatya şube.

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.