ALTIN
 2.245,43
DOLAR
 32,1652
STERLİN
40,7273
EURO
 34,9060

 

 

"Vahşi Kapital" erbabının

"8 Mart Dünya emekçi Kadınlar günü"

"İlkel Komün al Toplum"da, kadın ve erkeğin fiziksel farklılığı önemli değildi"

"Anatomi kadın için bir yazgı olmamıştı."

Kadın ve erkek.

İkisi de insan.

İnsanlığın gelişimini birlikte sağlayan iki varlık.

Kadın ve erkek birbirilerinin tamamlayıcıları.

Kadın olmasa erkek, erkek olmasa kadın tek başına türünü sürdürebilir miydi?

           Hem kadının hem de erkeğin insan olarak kendi dışındaki kimi yaratıklardan, bitkilerden farklı biyolojik farkları vardır.

           Buna karşın binlerce yıllık toplumsal evrim sürecinde kadın ile erkeğin yerlerinin başkalaştığını görüyoruz.

            Kadın ile erkeğin toplum içindeki yerlerinin geçirdiği evrimi görmek için, her iki cinsin üretim sürecinde üstlendikleri görevlere, maddi üretime yaptıkları katkılara kadar uzanmak gerekiyor.

          Kadın ve erkeğin, özellikle de kadının toplumdaki yerinin başkalaşımını görmek için kadının üretime katılımını, toplumun örgütlenmesindeki eşitlikçi, barışcıl ve adil duruşunu bakmak lazım.

            "İlkel Komün al toplum" sürecinde, üretim araçlarının düzeyi, insanların bilgi birikimi topraktan tam yararlanmayı engellemekteydi.

          İnsanlar toprağın kendilerine sunduğu bitkileri, kökleri ve meyveleri topluyorlar, bunlarla besleniyorlardı

Toprak toplum üyelerinin ortak mülkiyetidir.

Topraktan elde edilen ürünler, toplanan bitkiler hakça paylaşılıyordu.

Devlet, aile, hukuk,  din vb. kavramlar ilk insanlar için anlamsızdır.

Toplum sınıflara ayrılmamıştı.

Her şey ortaktır.

Kararlar hep birlikte alınır.

Kadınlar da erkekler gibi bu ortak yaşamda yerlerini alıyorlardı.

           Avlanmak erkeklerin işidir. Fakat gerektiği zaman kadın da avlanır. Kadına bir sınır, bir yasak konulmamıştır.

Günümüzde, birtakım kadın ve erkek eşitsizliği savunucularının savları olan kadın ile erkeğin fiziksel farklılığı, o zamanlarda böylesine önemli değildi.

"Anatomi kadın için bir yazgı olmamıştı"

           Üretim güçlerinin gelişimi "İlkel Komün al toplum"un bunalmasına hatta yok oluşuna neden olmuştur.

Üretim araçlarının gelişmesi emeğin verimliliğini de arttırmıştır.

             Üretim araçlarının bu gelişimi karşısında, üretimden önce çekilmesi gerekenler kadınlar ve yaşlılar oldu.

Güçsüz sayılan kesimler üretimden uzaklaştırıldı.

Bu uzaklaşmanın doğal sonucu, kadının toplum içindeki yerini saygınlığını yavaş yavaş yitirmesi oldu.

Kadının üretime katılması ve verilen buyruklara göre iş yapması dönemi başlamıştı.

Üretim araçları geliştikçe, üretim arttıkça kadının toplumdaki saygınlığı azaltıldı.

           Karar mekanizmalarından kadın uzaklaştırıldıkça, elde edilen ürünün hakça paylaşımı da üretim faaliyetlerine göre başkalaşmıştı.

              Eskiden ortak olarak çalışan, elde edilen ürünü de eşit paylaşan toplum, giderek ortak çalışmadan uzaklaştırılıyor.

            Üretim ilişkilerindeki değişim sadece bölüşümde değil, Mülkiyette de gözlemlenmekteydi. Üretim araçları özel mülkiyete geçmekteydi.

           Mülkiyet ve üretim araçlara sahiplenmekte başarı sağlayan erkekler kadınlara karşı da üstünlük sağladılar "Erkek Egemen toplum"un temelleri atılmış oldu.

Demem o ki.

Kadınların eşit. Özgür ve üretime katıldığı, iki dönem vardır.

              Biri kâr, mülkiyet, sömürü olmayan, birlikte üretime katılan veya elde ettiklerini birlikte ve hakça bölüşen, Kadın erkek ayrımı olmaksızın kararların ortak verildiği, kadının da erkek kadar özgür olduğu "İlkel Komünal toplum",

Diğeri de,

Mesajlarını kadın üzerinden vermeyi seçen Anadolu Erenleri dönemidir.

            On üçüncü yüzyılda Anadolu'yu ve Balkanları aydınlatan Erenler mesajlarını kadın üzerinden vermeyi seçmişlerdi.

            Buna en güzel örnek Hünkâr Hacı Bektaş-ı velidir. Söylenceye göre, "Seyyid Nureddin'in kızı Fatma Bacı"yı,  kimilerine göre de Çepnilerden, Yunus Mukri'nin oğlu İdris'in Karısı Kutlu Melek'i yol arkadaşı seçer.

             Hacı Bektaş-ı Veli'nin yanında bir Kadıncık Ana vardır. On üçüncü yüzyılda yaşamıştır. Hacı Bektaş-ı Veli 'nin hakka yürümesinden sonra Aleviliğin Anadolu'ya yayılmasında Kadıncık Ana'nın büyük payı vardır.

          Aşık paşazade Anadolu’da Aleviliğin yayılmasında büyük payı olan etkin kişi Abdal Musa'nın,  Hacı Bektaş-ı _Veli öğretisini Kadıncık anadan öğrendiğini yazar.

           On beşinci yüzyıl Osmanlı Tarihçisi Aşık paşazade'den o dönemin bugünkü söylemiyle dört sivil toplum örgütünün birinin kadın örgütlenmesi olduğunu öğreniyoruz.

Gaziyan-i Rum Gazileri,

Ahiyan-i Rum Esnaf ve Zanaatkârı,

Abdalanı Rum Abdalları, dervişleri,

Bacıyan -ı Rum Bacıları, kadınları da temsil ederler.

Hacı Bektaş-ı Veli Kadıncık Ana için eşiniz mi sorusuna;

"Eşim değil eşitim" diyor.

              Ben bunları kadın konusunda bana biçim veren, sendikacı , yazar ve 2021 yılında Hacı Bektaşi  Belediyesince ödüllendirilen Yaşar Sayman’ın Yazmış olduğu "KADINCIK ANA" dan öğrendim.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.