Lozan, Türkiye'nin tapusudur
PKK’nın silah bırakma konusu, çoğu konuşmacının da belirttiği gibi Sayın Bahçeli’nin konuşması ile başlayan bir süreç değil. Çok uzun süredir konuşulup belirli bir düzeye getirilmiş ve sonunda da terörist başı, PKK’nın silah bırakacağını ilan etti. Sözde kongre toplantısı sonunda da bir bildiri yayınlandı. Bu bildiri, Türkiye Cumhuriyeti’ne tam bir meydan okuma ….!!! Kimilerine göre olmasa da halkın %70’ine göre bu bidiri kabul edilemez .
Gerçekte Türk -Kürt ayırımcılığını yaratan Emperyalistlerdir. Yıllarca türlü entrikalarla Türk Kürt kavgası yaratmaya çalıştılar, başaramadılar. Bu tür oyunlarla başarı sağlayamayınca, PKK terör örgütünü başımıza bela ettiler. Bu ayrılıkçı hareketlerin tümü dış kaynaklıdır. Genç Cumhuriyet’in ilk yıllarında da bu dış güçler çeşitli ayaklanmalara destek olarak ülkeye büyük acılar yaşatmışlardır. Amaç her dönem de Türkiye’yi parçalamak.
Gelelim bu güne, kimse sanmasın ki katil başı söyledi de PKK bu kararı aldı. Karar tümüyle emperyalistlerin yazdığı Ortadoğu senaryosunun bir parçası olarak uygulanıyor. Analar ağlamasın, çocuklar yetim kalmasın diyerek ortada dolaşanlara soralım. Onlar silah bırakacak da bizden ne istiyorlar? Bu konularda kimse gerçekleri konuşmuyor. Herkes karnından konuşuyor. Gerçekler ortaya konulmadığından her kafadan bir ses çıkıyor.
Ortaya bir bildiri çıkardılar. Orada açık ve net Türkiye Cumhuriyeti’ni Lozanı tanımayarak yok sayıyorlar. Ülke savunmamıza da soykırım diyorlar. Bunlar gelecekte bunlar soykırımcı diye ortaya düşecekler.
⁃DEM Partili yetkililer konuşmaya başlayınca “ Bölge Halkları” diyorlar. Bu ne demek? Kürt kardeşlerimizin yaşadığı o kentler Türkiye Cumhuriyeti hudutları içinde ayrı bir yer mi?
⁃Kürt halkı, demokratik ve siyasi olarak Anayasal güvence altına alınmalı diyorlar. Şu anda Kürt kardeşlerimiz TC Anayasasının sorumluğunda değil mi ?
⁃Bölge halkları ile ilişkiler demokratik müzakere çerçevesinde ele alınmalı. Bu ne demek?
⁃Tüm halklar ana dilde eğitim başta olmak üzere demokratik haklara sahip olmalı diyorlar. Bunun anlamı ayrışma değil mi?
Kürt sorunu, Kürt sorunu !! Doğu ve Güneydoğu’daki Kürt kökenli yurttaşlar TC anayasası güvencesinde değil mi?
Bu ülkede Kürt kökenli Cumhurbaşkanı, Başbakan, Ordu Komutanı, Milletvekili , Vali, Kaymakam, Genel Müdür, Sanayici, Tatil köyü sahibine sen Kürt’müsün diye soran oldu mu?
Kürt Kardeşlerimizin çocukları ilk öğretime, Orta eğitime, Üniversite’ye başlarken sen Kürt’müsün diye soran oldu mu?
Kürtçe konuşana neden Kürtçe konuşuyorsun diye soran oldu mu?
Kürtçe program yapan resmi kanal yok mu?
Özgürlük ve eşit yurttaşlığın tavan yaptığı, haksızlık ve adaletsizliğin yok olduğu gerçek Parlamenter Demokratik sistemle tüm sorunlar biter. Yeni anayasaya falan gerek yok. Sadece siz mi eşit yurttaşlık, özgürlük, adalet, iyi bir eğitim ve sağlık hizmetlerini istiyorsunuz? Bunu şu an 86 milyon talep ediyor. Şu anda ülkenin büyük kesimi bu yönetimden bıktı. Birlikte bunları sağlayabilmenin yöntemi, tıpkı yerel seçimlerde olduğu gibi güçlerimizi birleştirerek aydınlık bir Türkiye yaratmak. Şu anda yapılan, geçmişte bu iktidara karşı yapılan birlikteliği bozmaktır.
Sayın Erdoğan; “ Devletimizin birliği, bütünlüğü, üniter yapısı, rejimi, bayrağı, resmi dili gibi konuların tartışmaya açılmasına rıza göstermeyiz. Kimsenin tereddütü olmasın, devletimiz, hükümetimiz gündeme hakimdir” dedi. Uçakta Sayın Erdoğan “ PKK terör örgütünün yapmış olduğu son açıklamada, biliyorsunuz Lozan’a bir vurgu yapılmıştı. Sanki bu açıklamayı iktidar yapmışcasına tepkiler geldi” diyor. Sayın Erdoğan, size yöneltilen şu: PKK’nın bu bildirisini suratlarına çarpın !!!
SON SÖZ:
“Kimse kimseyi aldatmasın; Batı desteği ve koruması altındaki “ Kürt devleti”, açıkça bir “ Sevr modeli”dir.”
UĞUR MUMCU
