KERBELA...
Kerbela Yalnız Bir Tarih Değil, Bir Vicdandır
Yılın bu zamanı, takvim yapraklarında sadece “Muharrem” yazmaz. Alevi toplumu için bu ay; susuzluğun, adalet arayışının, bir annenin gözyaşının, bir çocuğun suskun feryadının ve bir duruşun ayıdır. Muharrem, Aleviler için bir matemdir. Bir yastır.
İmam Hüseyin ve yoldaşları, Kerbela’da sadece öldürülmedi. Onlar susuz bırakıldılar, kuşatıldılar, yalnızlaştırıldılar. Çocuklar, bebekler dahi acımadan katledildi. Çünkü Hüseyin boyun eğmedi. Çünkü bir zorbanın, bir haksızın meşruiyetini kabul etmedi. O çöl, sadece kanla değil, onurla da sulandı.
Bugün Muharrem orucu tutan Aleviler; sadece aç kalmıyor. Onlar aynı zamanda o acının ağırlığını taşıyor. Et, süt, su gibi temel zevklerden uzak durarak; Hz. Hüseyin’in ve Ehl-i Beyt’in çektiği zulmü, az da olsa yüreklerinde hissetmeye çalışıyor. Eğlenmiyorlar. Düğün yapmıyorlar. Çünkü gönülleri yaslı.
Ancak bu yas sadece Alevilerin meselesi değil. Kerbela, insan olan herkesin kalbine dokunmalı. Çünkü orada bir hak savaşı vardı. O savaşta zalim belli, mazlum belliydi. Ve mazlumlar susmadı. Bunu anlamadan toplumsal barıştan, birlikte yaşamdan söz etmek eksik kalır.
Bugün Alevi komşumuz yas tutarken biz onun halini sorabiliyor muyuz? Oruç tuttuğunu biliyor muyuz? Lokmasını paylaşırken sofraya saygıyla oturabiliyor muyuz?
Zaman, Kerbela’yı yalnızca tarih kitaplarında değil, kalpte taşımak zamanı. Çünkü Kerbela, bir çölün adı değil, insanlığın sınavıdır. Ve bu sınav her çağda yeniden karşımıza çıkar.
---
???? Muharrem’in matemine saygı, insan onuruna saygıdır.
23.06.2025/ARGUVAN