Halepçede 5000’den fazla Kürt kimyasal saldırıda katledildiğinde, o zamanki Türk yetkililer şu açıklamayı yapmıştı:

“Irak’ın Kürtlere karşı kimyasal silah kullandığına dair kanıt görmedik.” 

Halbuki 5000’den fazla Kürdün katledildiği o saldırıda 7000’den fazla da ağır yaralı vardı.

Yine aynı tarihlerde Saddam’ın “Enfal” adı altında Kürtlere karşı yürüttüğü saldırılarda 180.000 kişi katledilmişti...

Hemen sınırlarımızın dibinde bu katliamlar yaşanırken Türkiye “kimyasal silahların kullanıldığına dair herhangi bir kanıt bulamadığı” gibi başka hiçbir “İslam ülkesi” de Saddam’ın bu barbarlığına karşı tek bir kınamada dahi bulunmamıştı.

O sıralar Irak ile savaş halinde olan İran da olmasaydı, koca dünyada bu katliamı BM’ye taşıyacak bir tek ülke bile çıkmayacaktı!..

Ama ABD’yi eleştiren sözde aydın ve entellektüeller hala şu teraneyi bir postülat gibi tekrar eder dururlar: “ABD kimyasal silah yalanıyla Irak’ı işgal etti.”

Anlaşılan bunlar için Halepçe katliamı bile Saddam Hüseyin’in kimyasal silahlara sahip olduğunu göstermeye yetmiyordu.

Çünkü Kürtler sahipsiz; çünkü Kürtler devletsiz…

Çünkü bugünkü dünya sistemi yani BM sistemi, devletler sistemine dayanıyor; devletin varsa sen varsın, yoksa sen de yoksun. 

Gazze, İsrail, Katar, Türkiye, Rojava gibi tartışmaların yoğun bir şekilde sürdüğü bugünlerde, bu sarsıcı gerçekleri yeniden hatırlatmak istedim. 

Herkesi kendi çelişkileriyle yüzleştirmek umuduyla…