DUL KADIN BİZDE VAR
Gökağaç köyünde Ali dayı (Hurpan) köyün davarını yayar. Yani köyün çobanı. Sonbaharda düğüne peş peşe gelir. Nasıl edip birini davara göndereyim derken, hanımı ölmüş birinin dul bir kadın aradığını öğrenir. Köyde tam bir hafta düğün var. Ali dayı hanımını tembeller "seni adama göster dul budur diyeceğim sesini etme" der. Hanım kabul eder Ali dayı adamı çağırır "dul bu kadın benim akrabam bizde kalıyor. Eğer bir hafta davara gidersen onu sana ayarlarım" der. Adam kabul eder davarı bir hafta yayar. Düğünler biter Ali dayı akşam evde birazda surat asarak adam şöyledir. "Bu kadının altınları ve 5 kat yatağı var. Ben onları vermem sen sadece kadın alıp gideceksin" deyince adam kabul etmez. Yok sen onlar da vereceksin deyip tutturur. Tartışma çıkar adam kızar küsüp çekip gider. Böylece Ali dayı durumu kurtarır. Adamın yaydığı dava da yanına kar kalır.
ÇOBANIN ZİYARET DİLEĞİ
Köye çoban duran bir adam Göçeruşağı köyünde bulunan Arduçlu Ziyaretine gider dilekte bulunur. "Ya Arduçlu eğer bu sene sürüyü kazasız belasız yayarsam. Kurtlar koyunu kapmazsa, hayvanlar hastalanıp ölmese, hiçbir hayvan telif olmazsa ve Ala keçi ikiz doğurur da bir erkek bir dişi olursa söz sana erkek olanı sana kurban edeceğim" der. Tabii ki hanıma da o anda yanındadır. Hanımı hemen atılır "Arduçlu sen buna İnanma yalan söylüyor" deyip kocasını ziyaret kandırmasına mani olur. İnançlı olmak dürüst olmayıda gerektirir.

















