YEŞİLİN UMUDU: BİR FİDANIN HİKÂYESİ
“Bir fidan dikmek, toprağa umut ekmek; doğaya nefes, yarınlara ise yeşil bir miras bırakmaktır.”
Bazen büyük değişimler, çok küçük bir hareketle başlar. Avuçlarımızın arasına aldığımız küçücük bir fidan, aslında geleceğe uzanan en güçlü sözlerden biridir. Çünkü fidan; sabrı, emeği, umudu ve devamlılığı temsil eder. Toprağa dokunduğunda yalnızca kök salmaz, aynı zamanda insanın içindeki iyiliği de çoğaltır.
Bugün dünyanın dört bir yanında çevre sorunları konuşuluyor. İklim krizi, kuraklık, orman yangınları, sel felaketleri… Bu tabloda umutsuzluk neredeyse sıradan bir duygu haline gelirken, bir fidan dikmek adeta sessiz bir başkaldırıdır. “Ben bu dünyaya sahip çıkıyorum” demenin en sade ama en etkili yoludur.
Fidan dikmek sadece ağaçlandırmak değildir; geleceği onarmaktır. Çocukların daha temiz bir hava soluması, kuşların yuva bulması, toprağın bereketinin korunması demektir. Bir gün gölgesinde dinlenecek birini düşünmek, bir başka canlının yaşamına katkıda bulunmak demektir.
Arguvan’da, Malatya’da ve ülkemizin her köşesinde başlatılan ağaçlandırma seferberlikleri işte bu nedenle büyük önem taşıyor. Her bir çalışma, doğaya yeniden hayat vermenin ötesinde, toplumsal bir bilincin de büyüdüğünü gösteriyor. Birlikte dikilen her fidan, yeşilin kardeşliği gibi bizi birbirimize bağlıyor.
Belki de bugünden sonra yapmamız gereken tek şey şu:
Toprağa bir fidan emanet etmek…
Ve o fidanda büyüyen umudu, geleceğe taşımak.
Çünkü doğa, kendisine uzatılan her eli görüyor. Ve unutmayalım: Yeşil yarınlar, tek bir fidanla başlar.

















