ALTIN
 2.504,53
DOLAR
 32,2053
STERLİN
41,0337
EURO
 35,1156

“DEMOKRASİ VE BARIŞ İÇİN HAYIR”

 

14 Şubat 2017 17:43
“DEMOKRASİ VE BARIŞ İÇİN HAYIR”

 

 

Yüksek Seçim Kurulunun 16 Nisan 2017 tarihi için referandum gününü belirlemesinin ardından siyasi partiler, referandum çalışmalarına hız verirken, Halkların Demokratik Partisi Malatya İl örgütü de parti binasında düzenledikleri toplantı ile referandum çalışmaları kapsamında , “Demokrasi ve barı için hayır” kampanyası düzenledi.

Toplantıya, parti meclis üyesi Bedriye Yorgun, DBP MYK üyesi, Şivan Cemil Özen, DTK üyesi, Musa Farisoğulları, Alican Önlü HDP Dersim Milletvekili ile parti il yönetimi ve partililer katıldı.

Saygı duruşu ve tanıtımların ardından, toplantı da konuşan HDP Dersim Milletvekili Önlü, seçimlerin önemine vurgu yaparak şu açıklamalara yer verdi; “Tabi geçirdiğimiz günler, bizim açımızdan hem tarihsel kazanımları içinde barındıran, hem de halkın acılarının lanetliğini içerisinde barındıran günlerdeyiz.

Direnişin sembolü olan, sadece 2 aylık değil, tarih boyunca Kürdistan’da ilk adımın, ilk kıvılcımın, ilk direnişin mekanı olan Cizre, Botan hem direnişin ve hem de katliamın yıldönümüdür. Bu vesile ile biz Mehmet Tunç arkadaşın, sözü vardı ortak mücadelenin ne olması gerektiğine yönelik, o ruhu nasıl yakalayacağımızı bekli de bir cümle ile düşününki Botan’da mücadele ediyordu, inanç olarak farklıydık, kimlik olarak aynıydı ama tarihsel olarak kendi coğrafyasında, kendi topraklarında mücadele etmiş, kendinden uzak gibi görünen ama kendisinin bir parçası olan, egemen güçlerin bizi ayrıştırdığı Alevi, Şafi diye kimliğimiz ayrıştırdığı bir liderin sözü ile direnişi sürdürdü. Bu aslında belki de Alevi toplumunun ve özellikle de Malatya’daki Alevi toplumunun birazda üzerinde düşünmesi gereken olmalıdır.

Nasıl ki Kerbela’da insanlar aç ve susuz bırakıldıysa, diyorduk ki Cizre, Kerbela’yı yaşıyor. Ama bu Kerbela karşısında da nasıl direniş gösterileceğini, bize rehberiydi. Seyit Rıza örnekleri gibi nasıl diz çökmeyeceğiz dediyse, asla diz çökmedi. Ama bir şey daha yapıyorduk, tarihe lanetlenen, teslim olan, ihanete düşenler değil, tarihe ancak direnenler geçer. Biz direneceğiz, susuz olabilir, aç olabilir, imkansız olabiliriz ama diz çökmeyeceğiz.

İki kişinin halkın önüne getirdiği taslak dediği sadece referandum değil, söylediğimiz şeyler yeni şeyler değil, yaşadığımız şeylerdir. Hem kaybettiklerimizi, hem de ne yaparsak kazandıklarımızın geçmişine bakarsak o zaman bundan sonra ki bu süreci planlarken, bu süreçten görev ve sorumluluklarımızın, ne olduğunu daha iyi anlamış oluruz. 2 gün önce Tayyip Erdoğan bir şey söylüyordu, benimle alakalı bir durum değil, ben faniyim diyordu, 16 Nisan’a çıkıp çıkmayacağımda belli değil diyordu. Tayyip Erdoğan dediğimiz şey aslında yeniden oluşturmak istedikleri bir durumdur. MHP ile oluşturmak istedikleri bir şeyden, kalıcılaştırmak istedikleri bir durumdur. Bizim hayırımız diğer hayırlardan bir farklılığı vardır tabi, 90 yıllık bir beyaz faşizmde, tekçilikte, inkarda hayır diyor, biz de hayır diyoruz. Beyza faşizme iki şey daha ekliyorlar birincisi Yeşil, ikincisi de kara faşizmi. Beyaz faşizm bugün ki karşı çıktığı kara ve yeşil faşizmi , yani Tayyip’le Bahçeli’yi doğurdu. Diyor ki faniyim doğru dikkat edin bu uzun süreli bir plandır, uzun süreli bir çalışmadır diyor, doğrudur aslında gerçeğin bir itirafıydı. Nedir bu geçmiş ve uzun süreli olan şey, uluslar arası güçlerin Ortadoğu’ya yapmak istedikleri bir şey var, bir iç siyaset var, bir de dış siyaset var hem emperyalist güçler, hem yereldeki güçler, hem işbirliklçi güçler 100 yılı tekrar şekillendiriyor nedir Ortadoğu yeniden şekillendirilecek, Kürdistan yeniden şekillendirilecek, Türkiye yeniden şekillendirilecek yeniden şekillenmeli. Bu seçimde istediğimiz sonucu almazsak, bir sonra ki seçim de veya bu seçimde AKP’yi veya o dediğimiz milliyetçi, mezhepçi gücü bu seçimde değil, bir sonraki seçimde derdik ki bertaraf ederiz. Eğer kaybedersek biz Kürtler açısından 100 yıllık statüsüz olan Kürtler, yeni bir yüz yılda ya statüyü kazanacak, yada bir yüz yıl daha statüsüz kalacaktır.”

DBP, merkez yürütme kurulu üyesi Şivan Cemil Özen, is şu açıklamalara yer verdi; “ Sürecin ağırlığını ancak toplantıya katılan arkadaşlarımızın ve bileşenlerin ve diğer insanlara anlatılması ile ancak bu anlaşılabilir ve çözüm üretilebilir. Türkiye’nin temel kritik sorunları maalesef toplumsal anlamda zayıflatılmasıdır. Bir bütün olarak toplumsal süreci değerlendirdiğimiz zaman aslında süreç tekli anlayışın devam eden özellikle 1951’den bir anlayışa sahip ve hazır da devam eden gerçekten sorunların içini büyüten tekçi anlayışın egemen kılınmasını ortaya koyan süreç ortaya koymaktadır”

DTK üyesi, Musa Farisoğulları; “Önemli bir dönemeçten geçerken Kürdistan, özellikle Botan’da başlayan bir çok alanda muazzam direnişlerin yürütüldüğü ve büyük kapsamlı katliamların önünü de alan, bir direniş yıl dönümü olması nedeni ile bu direnen yoldaşlarımızı ve şehadet kervanına ulaşan bütün arkadaşlarımızı saygıyla, minnetle anıyoruz. 1925 yıllarda başlayan özellikle Cumhuriyet tarihinin ilk anayasası o dönemde bir takım halk ve özgürlüklerin yer aldığı bir anayasaydı ama o dönemde de başta Mustafa Kemal ve diğerleri kendileri sürecini tamamladıktan sonra bu sefer tekrar geriye döndüler, yine Kürtlerin inanç guruplarına çok kapsamlı yönelim, 1938 ise deyim yerinde ise bir finali oynadılar. Ben bu örneği neden verdim, Kürtler’de önderlik durumu ne o dönemi benziyor, nede Kürtlerin genel düzey aşamasında onları ifade ediyor”

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.