M.Tevfik KIZGINKAYA
[email protected]

DEĞİŞİMİN DEĞİŞİMİYLE TÜRKİYE NEREYE?

08 Şubat 2021 10:34

 

 

Filozof Herakleitos 2500 yıl önce söylemiş, “her şey değişir, değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.”

                İnsanlık tarihi değişimden yana olanlarla var olanı korumak isteyenler arasında yaşanan mücadelelerle doludur.  Mücadelenin nedeni ise güce sahip olmak, güçlü olmak isteğidir.

Nietzsche’nin tanımıyla güçlü olmak, evrenin her türlü devinimindeki en temel istençtir.

İnsanın doğasında var olan, başkaları karşısında güçlü ve üstün olmak isteği.

İnsan ya tek başına ya da bir grup halinde gücün sahibi olmak ister.

                Kendini üstün gören güç sahibi kişi/kişiler hırslıdırlar ve egoları yüksektir. Bulundukları toplumu kendi kuralları ile yönetecek şekilde bir düzen kurarlar.

 

İşte bu noktada bir yol ayrımına geliniyor.

 

Güç sahibi olan(lar),

 

Ya kendi isteği, beklentisi ve hedefi doğrultusunda,

Ya da bulunduğu toplumun istekleri, beklentileri ve ortak hedefi doğrultusunda bir düzen kurar.

              Kurulan düzenin niteliği, uygulamaları ve sonuçları güç sahibi olanla toplum arasında ya birlikteliğe ya da mücadeleye ve çatışmaya neden olur.

                Güç sahibi olan(lar)la toplum arasındaki ilişkiler temelinde tarihe baktığımızda, mücadele ve çatışmaların çok daha fazla olduğunu, hatta savaşlara bile neden olduğunu görüyoruz.

 

*****

 

Gelelim bize ve günümüze.

 

               Değiştik, milli görüş gömleğini çıkarttık diyerek değişimin gücünü kullanan RTE ve arkadaşları,

Hukuk ve ekonomi gibi iki önemli alanı vurgulayan Adalet ve Kalkınma adıyla kurdukları bir siyasi partiyle,

Dürüstlüğü ve aydınlığı tanımlayan “AK” kısaltmasını kullanarak,

“Yokluğu, yoksulluğu ve yasakları yok edeceğiz” diye söz vererek,

“Sizlerden biriyiz, mağdurdan yanayız” söylemiyle propaganda yaparak,

Türkiye Cumhuriyetini yönetmek için halktan destek istediler.

Aldıkları destekle de (03. 10. 2002) iktidara geldiler ve devletin gücünü kullanmaya başladılar.

              19 yıllık iktidar sürecinin sonunda bugün RTE-AKP’nin söylemlerine, uygulamalarına ve hedeflerine baktığımızda büyük bir “değişim” içinde olduklarını görüyoruz.

                  Değişimin amacını ve yönünü görmek için çok ayrıntıya girmeden kuruluş sürecinde kullandıkları kavramlara, söylemlere ve halka verdikleri sözlere bakmak gerekiyor.

                Adalet; önce simgesi olan kadının gözleri açıldı, ardından terazinin dengesi bozuldu en sonunda da cüppeler düğmelendi…

                Kalkınma; ekonomideki uygulamalarla milletin olan devletin tüm kaynakları nalıncı keseri anlayışıyla “hep bana, hep bana” kullanıldı. Kiralık bir evde, bir alyansla çıkılan yolda bugün saraylarda yaşayacak ve dünyanın en zengin 10 devlet insanının arasına girecek kadar kalkınmada büyük bir başarı sağlandı.

                    AK; Bu koşullarda eğitimden sağlığa, tarımdan sanayiye… yaşamın her alanında bütün renkler aynı hızla kirlenirken birincilik beyaza verildi.

             Yokluk, Yoksulluk, Yasaklar mı? Hepsi bir arada ve gittikçe artan oranlarda Halkın payına düşen “zenginlikler” oldu.

                Bir de dünyanın kıskandığı ülkenin yurttaşları olarak mutlu olunması, gurur duyulması ve iktidarın alkışlanması gerektiği, yapmayanların ise hain ve terörist olduğu söylendi.

*****

Bu ahval şerait altında bir yandan “ne olacak memleketin hali” diye düşünürken…

Bir yandan da Korona virüsten kaçmaya çalışırken…

Ve eve ekmek götürebilmenin çarelerini ararken…

Hukuk ve ekonomi alanlarında reform yapılacağı müjdesi ile sarsıldık.

Daha ne oluyor bile diyemeden gündeme Anayasa değişikliği de eklenince…

Ardından da milli görüş gömleği yeniden giyilmeye kalkılınca…

Değişimden ne anladıklarını ve neyi amaçladıklarını anlamanın karmaşasına boğulduk.

             Tam bu sırada, (03.02.2020) AKP Bilecik İl kongresinde asılan bir pankart konuya bir ölçüde de olsa açıklık getirir gibi oldu.

“Bir akıl gelecek ki, akıllar delirecek ve bir devrim, evvela devrimi devirecek.”

              Üç gün sonra Cumhuriyetin Valisi (06.02.2020) Kurtuluş Savaşımızda işgal devletleri için çalışan bir vatan haininin mezarının başında fotoğraf veriyor ve bunu normal karşılayabiliyor.

Böylesi ihanetler karşısında,

                 Cumhuriyet Devrimi ile kurulan Türkiye Devletini tek başına yöneten Cumhurbaşkanı’ndan, Cumhuriyeti ilan eden TBMM’nin Başkanı’ndan,

En küçük aykırı sese karşı gürleyen Bakanlardan,

Cumhuriyetin Savcılarından,

Tek bir itiraz veya kınama duyulmadı, yasal süreç başlatılmadı, soruşturma açılmadı.

 

*****

Yaşanılanlar gösteriyor ki;

Değişim diye yola çıkan…

Halkın yaşam koşullarını her geçen gün daha kötüye doğru değiştiren…

Devletin tüm yapısını, kurumlarını ve kurallarını değiştiren…

Parlamenter demokrasiye dayalı yönetim şeklini değiştiren…

RTE-AKP’nin 19 yılın sonunda saklanamayan amacı,

               Türkiye Cumhuriyeti’nin “Demokratik Laik Sosyal Hukuk Devleti” niteliğini değiştirmek ve Türkiye’ye sorgusuz sualsiz tek başlarına egemen olmaktır.

Ancak, güç zehirlenmesine uğrayan RTE-AKP’nin göz ardı ettiği bir takım gerçekler var.

            Türkiye Cumhuriyeti, kurucu iradenin sahibi olan TBMM tarafından tek adam yönetimi olan saltanatın kaldırılarak Halkın yönetimi olan Demokratik Cumhuriyet’in ilan edilmesi ile kurulmuş bir Devlettir.

                 Bugün Türkiye Cumhuriyetini Halk adına yönetenler TBMM’de “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” ilkesinin önünde ettikleri yeminin her kelimesine bağlı kalmakla yükümlüdürler.

Kurucu iradeyi yok sayarak Cumhuriyet Devrimini devirmeye kalkmak Türkiye Cumhuriyetine ihanet etmek demektir.

                Kişisel çıkarları uğruna “değişim” diye Halkı kandıranlar ve karanlıklara taşıyanlar tarihin karanlık sayfalarında yer almışlardır.

                 “Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır” diyen kurucu önder Mustafa Kemal Atatürk’ü örnek alanlar ise Halkın gönlünde ve tarihin aydınlık sayfalarında hep var olacaklardır.

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

Adalet ve Demokrasi
30 Ocak 2023 10:34

Seçim Oyununda İkinci Perde
23 Ocak 2023 10:34

Millet Can Derdinde, Muhalefet Neyin Peşinde?
16 Ocak 2023 10:34

Seçim Oyunları
09 Ocak 2023 10:34

Seçim Tuzağı
26 Aralık 2022 10:34

Saraçhane Diyor ki...
19 Aralık 2022 10:34

Susmak Suça Ortak Olmaktır
14 Aralık 2022 10:34

Umudu Yaşamak
04 Aralık 2022 10:34

Kadına Şiddete HAYIR
29 Kasım 2022 10:34

Büyük Cumhuriyet Buluşması
21 Kasım 2022 10:34

O, Bir İnsandı…
13 Kasım 2022 10:34

2023’te Seçimimiz Ne Olacak?
06 Kasım 2022 10:34

AHMET TANER KIŞLALI’ ya
25 Ekim 2022 10:34

Her Yıl Seçim Olsa...
08 Ekim 2022 10:34

Siyasetin Gerçeği ve Çelişkisi
20 Eylul 2022 10:34

9 Eylüller Kutlu Olsun...
10 Eylul 2022 10:34

Gaflet, Dalalet, İhanet…
05 Eylul 2022 10:34

Zafer’in Bayramı
29 Ağustos 2022 10:34

Kanunlarla mı, Fetvalarla mı?
28 Ağustos 2022 10:34

20 Yıllık Birikim!
09 Ağustos 2022 10:34

Lozan Ne Demek?
27 Temmuz 2022 10:34

Sorunlar Sıradanlaşırsa
18 Temmuz 2022 10:34

Bahçelerde Maydanoz Gel Bize Bazı Bazı…
12 Haziran 2022 10:34

Hakaret ve Siyaset
05 Haziran 2022 10:34

Dost Doğruyu Söyler
29 Mayıs 2022 10:34

2 İleri 1 Geri
23 Mayıs 2022 10:34

Delikanlım
08 Mayıs 2022 10:34

Kapitalizmin Başarısı
03 Mayıs 2022 10:34

Zor Bir Yazı…
27 Nisan 2022 10:34

Hayalin Kilosu Kaça…
17 Nisan 2022 10:34

Türkiye'nin Gerçeği Laiklik
11 Nisan 2022 10:34

MANDA YUVA YAPMIŞ…
03 Nisan 2022 10:34

RTE-AKP’nin Üç Kozu
20 Mart 2022 10:34

Üretmek Pahalı İthalata Bakmalı
13 Mart 2022 10:34

Muhalefetin Adayı Kim?
16 Şubat 2022 10:34

Velet Değil İNSAN
17 Ocak 2022 10:34

2500 TL!
09 Ocak 2022 10:34

Merhaba 2022
31 Aralık 2021 10:34

Şahsım Ekonomisi ile Devlet Yönetmek
07 Aralık 2021 10:34

Emekliler Hak Etmedikleri Koşullarda Yaşıyorlar
14 Kasım 2021 10:34

Mutlu Olmak İnsanın Doğal Hakkıdır
07 Kasım 2021 10:34

Halkın Yanında Olmak
25 Ekim 2021 10:34

Bütün Suç Halkın Mı?
18 Ekim 2021 10:34

Sayıştay Raporu ve Pandora Belgeleri
10 Ekim 2021 10:34

Demokrasinin Fıtratında Kaybetmek de vardır
05 Ekim 2021 10:34

RTE’nin Yurt Sevgisi Tartışılmaz.
29 Eylul 2021 10:34

Türkiye Neden Yangın Yerine Döndü?
05 Ağustos 2021 10:34

Emperyalizmin İnsanlığa İhaneti
18 Temmuz 2021 10:34

Amaç, Muhalefetsiz Demokrasi mi?
12 Temmuz 2021 10:34

Çocuklarına Sahip Çıkamayan Ülke…
06 Temmuz 2021 10:34

Bu Kirli Oyunu Bozmak Bizim Elimizde…
21 Haziran 2021 10:34

Bir Çocuğun Hayali...!
14 Haziran 2021 10:34

Devlet Yaptı, Susun!
29 Mayıs 2021 10:34

Vatan Millet mi Dediniz?
24 Mayıs 2021 10:34

19 Mayıs Neden Bayram Olarak Kutlanmaz?
19 Mayıs 2021 10:34

Sevr’den Montrö’ye… Şimdi Nereye?
29 Nisan 2021 10:34

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
19 Nisan 2021 10:34

Millet mi, Ümmet mi?
01 Nisan 2021 10:34

Kadın ve Genç
27 Mart 2021 10:34

ÇELİŞKİLER ÜLKESİ
22 Mart 2021 10:34

CUMHURİYETİN KADINLARI
09 Mart 2021 10:34

İnadına İktidar
01 Mart 2021 10:34

Kurucu Anayasa Yapmak!
25 Şubat 2021 10:34

24 OCAK KARANLIĞIN AYDINLIĞA SALDIRISIDIR
01 Şubat 2021 10:34

SİYASETİN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ
28 Aralık 2020 10:34

ÇIKIŞIN YOLU HALKÇI DEVLET
21 Aralık 2020 10:34

BU BİR SAVAŞTIR..
07 Aralık 2020 10:34

SİYASETEN SAVRULMAK
02 Aralık 2020 10:34

CUMHURİYET’İN KIRILIŞI (3) YA BİTİŞ, YA ÇIKIŞ.
23 Kasım 2020 10:34

BU NE HİDDET!
18 Kasım 2020 10:34

Tüm Yazılar