M.Tevfik KIZGINKAYA
[email protected]

Adalet ve Demokrasi

30 Ocak 2023 19:00

 

      

Günlerden Çarşamba, saat 19.15

               Atatürkçü Düşünce Derneğinin kurucu genel başkanı Muammer Aksoy evinin önünde arkasından kurşunlanarak öldürüldü.

               Uğur Mumcu’nun ertesi gün köşesinde yazdıkları (01.02.1990) Muammer Aksoy neden öldürüldü sorusuna yanıttı.

“… İsteseydi yabancı şirketlerin ve holdinglerin gözdesi olurdu.

Bütün bunları elinin tersiyle itti, çileli yola, devrimciliğe, Atatürkçülüğe baş koydu.

Ve bu uğurda da baş verdi.

En son çabası laikliğin savunulmasıydı.

               Bu amaçla Atatürkçü Düşünce Derneği'ni kurmuş, dernek adına yapılacak açıklamaları kaleme almıştı. Prof. Aksoy bir inanç ordusunun adıydı.

Öylesine yiğit ve öylesine inançlıydı.

Aksoy'u öldüren kurşun, Atatürk'e, Atatürkçülüğe sıkılmıştır.

Alçakça kurşunlanan Aksoy, gittikçe sayıları azalan son Atatürkçülerden biriydi.

            Bütün Atatürkçüler, bütün devrimciler, laikliğe yürekten inananlar, hepimizin ve hepimizin başı sağ olsun.

Ah hocam, ah, ah, ah.” (Faruk Bildirici, 24.01.22, T24)

               “Ak saçlı inanç ve onur heykeli” diye tanımladığı Muammer Aksoy’un fotoğrafına sımsıkı sarılarak taşıdı yüz binlerin önünde.

*

Tarih 24 Ocak 1993

Bir Pazar sabahıydı…

Önce telefonlar çalmaya başladı,

Ardından televizyon kanallarında siyah bir bant içinde son dakika haberi geçti.

“Arabasına konan bombanın patlaması sonucu gazeteci Uğur Mumcu hayatını kaybetti.”

Gözler nemlendi, dişler kenetlendi, dudaklar mühürlendi, söz bitti…

Karanlık, Cumhuriyet aydınlanmasının savunucusu bir yurtseveri daha yok etmişti.

              Üç yıl önce Prof. Dr. Muammer Aksoy’u ve ardından Çetin Emeç’i, Turan Dursun’u, Doç. Dr. Bahriye Üçok’u, Musa Anter’i yok eden karanlık eller, Uğur Mumcu’nun da bedensel varlığını bizlerden almıştı.

               Tanıyan tanımayan, okuyan okumayan, seven sevmeyen milyonlar doğanın gözyaşları altında Uğur Mumcu’yu doğanın kucağına bıraktık.

Tıpkı, yitirdiğimiz diğer aydınlar gibi…

             Yetkili ve sorumlu makamlardan “terörü lanetleyen, failleri bulmaya ve katilleri en kısa sürede yakalamaya söz veren…” sesler yükseldi.

Tıpkı, yitirdiğimiz diğer aydınların ardından söylendiği gibi…

              Daha üstünden bir ay geçmeden karanlık eller Eşref Bitlis’e, ardından Onat Kutlar’a, Av. Ali Günday’a, Metin Göktepe’ye, Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’ya, Gaffar Okan’a, Necip Habletmitoğlu’na, Hrant Dink’e, Mustafa Yücel Özbilgin’e uzandı.

Tıpkı, diğer aydınlarımıza olduğu gibi…

Yine milyonlar yürüdü…

Yine sözler verildi…

Ancak ne failler ne de failleri yönlendiren karanlık eller ortaya çıkmadı, çıkartılmadı.

Bu saldırılar, nedense hep kişisel ya da ufak gurupların işi olarak kaldı.

              Oysaki Güldal Mumcu’nun açıkladığı Mehmet Ağar’ın “Öyle bir iş ki, bir duvar gibi… Bir tuğla çekersek duvar yıkılır” sözleri karanlık ellerin ördüğü duvarı gösteriyordu.

*İlginçtir, bu karanlık duvarın örülmesi de bir 24 Ocak’ta (1980) başladı.

Duvarın adı; Neo-liberalizm

Gerekçesi; Dünya küreselleşti, globalleşti

Reklamı; Demokrasi, insan hakları, çağdaşlaşma…

Öneresi; Serbest piyasa ekonomisi

              Uygulaması; Devletin egemenliği ve etkinliği yok edilecek, piyasanın egemenliği kurulacak…

Sözü uzatmaya gerek yok.

               Türkiye Cumhuriyeti Devleti 24 Ocak kararları ile kuruluş ilkelerinden, Demokratik Laik Sosyal Hukuk Devleti niteliğinden ve Yurtta Barış Dünyada Barış temel politikasından uzaklaştırıldı.

                 Ve bugün yaşadığımız ekonomik, sosyal ve siyasal koşulları yaratacak kurallar, politikalar ve uygulamalar devreye sokuldu.

Bu uygulamaları yerine getirecek iktidarlar alkışlandı, desteklendi…

                Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu, kurucu ilkeleri ve niteliği ile bugünler arasına örülen neo-liberalizm duvarını en başta gören ve bizlerin de görmesi için yazan, konuşan, çabalayan aydınlarımızın ise bedensel varlıkları yok edildi.

Duvarın örülmeye başlandığı 24 Ocak’ta saldırdı karanlık eller Uğur Mumcu’ya ve Gaffar Okan’a…

Sanıyorlar ki, böylece Cumhuriyetin aydınlığı karanlığa teslim olacak,

Bilemiyorlar ki, bedenler ölür ama düşünceler sonsuza dek yaşar,

Göremiyorlar ki, yarattıkları karanlığın sonu aydınlık olacak.

               Bilsinler ki, Cumhuriyet Devriminin önderi Mustafa Kemal Atatürk’ün yaktığı Aydınlanmanın ışığıyla oluşan “Fikirler, zorla ve şiddetle, top ve tüfekle asla öldürülemez.”

ON’LAR;

Adalet ve Demokrasi istediler, Herkes için,

Sosyal Hukuk Devleti istediler, Herkes için,

Tam bağımsız, Demokratik Laik bir Cumhuriyet istediler, Herkes için,

Herkes için istedikleri Cumhuriyete can verdiler.

ON’LAR için Adalet ve Demokrasi istiyoruz 30 yıldır,

Her 24 – 31 Ocak haftasında.

Karanlıklar aydınlanıncaya kadar da sürecek,

Adalet ve Demokrasi isteği.

CUMHURİYETE CAN VERENLERİ saygıyla ve özlemle selamlıyorum…

 

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

Seçim Oyununda İkinci Perde
23 Ocak 2023 19:00

Millet Can Derdinde, Muhalefet Neyin Peşinde?
16 Ocak 2023 19:00

Seçim Oyunları
09 Ocak 2023 19:00

Seçim Tuzağı
26 Aralık 2022 19:00

Saraçhane Diyor ki...
19 Aralık 2022 19:00

Susmak Suça Ortak Olmaktır
14 Aralık 2022 19:00

Umudu Yaşamak
04 Aralık 2022 19:00

Kadına Şiddete HAYIR
29 Kasım 2022 19:00

Büyük Cumhuriyet Buluşması
21 Kasım 2022 19:00

O, Bir İnsandı…
13 Kasım 2022 19:00

2023’te Seçimimiz Ne Olacak?
06 Kasım 2022 19:00

AHMET TANER KIŞLALI’ ya
25 Ekim 2022 19:00

Her Yıl Seçim Olsa...
08 Ekim 2022 19:00

Siyasetin Gerçeği ve Çelişkisi
20 Eylul 2022 19:00

9 Eylüller Kutlu Olsun...
10 Eylul 2022 19:00

Gaflet, Dalalet, İhanet…
05 Eylul 2022 19:00

Zafer’in Bayramı
29 Ağustos 2022 19:00

Kanunlarla mı, Fetvalarla mı?
28 Ağustos 2022 19:00

20 Yıllık Birikim!
09 Ağustos 2022 19:00

Lozan Ne Demek?
27 Temmuz 2022 19:00

Sorunlar Sıradanlaşırsa
18 Temmuz 2022 19:00

Bahçelerde Maydanoz Gel Bize Bazı Bazı…
12 Haziran 2022 19:00

Hakaret ve Siyaset
05 Haziran 2022 19:00

Dost Doğruyu Söyler
29 Mayıs 2022 19:00

2 İleri 1 Geri
23 Mayıs 2022 19:00

Delikanlım
08 Mayıs 2022 19:00

Kapitalizmin Başarısı
03 Mayıs 2022 19:00

Zor Bir Yazı…
27 Nisan 2022 19:00

Hayalin Kilosu Kaça…
17 Nisan 2022 19:00

Türkiye'nin Gerçeği Laiklik
11 Nisan 2022 19:00

MANDA YUVA YAPMIŞ…
03 Nisan 2022 19:00

RTE-AKP’nin Üç Kozu
20 Mart 2022 19:00

Üretmek Pahalı İthalata Bakmalı
13 Mart 2022 19:00

Muhalefetin Adayı Kim?
16 Şubat 2022 19:00

Velet Değil İNSAN
17 Ocak 2022 19:00

2500 TL!
09 Ocak 2022 19:00

Merhaba 2022
31 Aralık 2021 19:00

Şahsım Ekonomisi ile Devlet Yönetmek
07 Aralık 2021 19:00

Emekliler Hak Etmedikleri Koşullarda Yaşıyorlar
14 Kasım 2021 19:00

Mutlu Olmak İnsanın Doğal Hakkıdır
07 Kasım 2021 19:00

Halkın Yanında Olmak
25 Ekim 2021 19:00

Bütün Suç Halkın Mı?
18 Ekim 2021 19:00

Sayıştay Raporu ve Pandora Belgeleri
10 Ekim 2021 19:00

Demokrasinin Fıtratında Kaybetmek de vardır
05 Ekim 2021 19:00

RTE’nin Yurt Sevgisi Tartışılmaz.
29 Eylul 2021 19:00

Türkiye Neden Yangın Yerine Döndü?
05 Ağustos 2021 19:00

Emperyalizmin İnsanlığa İhaneti
18 Temmuz 2021 19:00

Amaç, Muhalefetsiz Demokrasi mi?
12 Temmuz 2021 19:00

Çocuklarına Sahip Çıkamayan Ülke…
06 Temmuz 2021 19:00

Bu Kirli Oyunu Bozmak Bizim Elimizde…
21 Haziran 2021 19:00

Bir Çocuğun Hayali...!
14 Haziran 2021 19:00

Devlet Yaptı, Susun!
29 Mayıs 2021 19:00

Vatan Millet mi Dediniz?
24 Mayıs 2021 19:00

19 Mayıs Neden Bayram Olarak Kutlanmaz?
19 Mayıs 2021 19:00

Sevr’den Montrö’ye… Şimdi Nereye?
29 Nisan 2021 19:00

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
19 Nisan 2021 19:00

Millet mi, Ümmet mi?
01 Nisan 2021 19:00

Kadın ve Genç
27 Mart 2021 19:00

ÇELİŞKİLER ÜLKESİ
22 Mart 2021 19:00

CUMHURİYETİN KADINLARI
09 Mart 2021 19:00

İnadına İktidar
01 Mart 2021 19:00

Kurucu Anayasa Yapmak!
25 Şubat 2021 19:00

DEĞİŞİMİN DEĞİŞİMİYLE TÜRKİYE NEREYE?
08 Şubat 2021 19:00

24 OCAK KARANLIĞIN AYDINLIĞA SALDIRISIDIR
01 Şubat 2021 19:00

SİYASETİN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ
28 Aralık 2020 19:00

ÇIKIŞIN YOLU HALKÇI DEVLET
21 Aralık 2020 19:00

BU BİR SAVAŞTIR..
07 Aralık 2020 19:00

SİYASETEN SAVRULMAK
02 Aralık 2020 19:00

CUMHURİYET’İN KIRILIŞI (3) YA BİTİŞ, YA ÇIKIŞ.
23 Kasım 2020 19:00

BU NE HİDDET!
18 Kasım 2020 19:00

Tüm Yazılar