Veli Beysülen
[email protected]

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (5)

11 Kasım 2021 11:53

 

 

             Bu yazı serisinin bir önceki bölümünü tamamlarken, serinin bir sonraki bölümünde özellikle 1980’den günümüze Türkiye’de yeni liberalizmin yaptığı tahribatı değerlendirerek devam edeceğimi belirtmiştim.

          Elbette 1980’den günümüze diye belirtmemin bir nedeni var. Zira 1980’e kadar eksiklikleri olmakla birlikte, kapsayıcılık ve verdiği hizmet yönünden sürekli geliştirilmeye çalışılan bir sosyal güvenlik sistemi varken, yeni liberal (Neoliberal) sistemin yürürlüğe girdiği 1980’den itibaren sosyal güvenlik sistemi sürekli geriletildi ve hizmetlerinde kısıtlamaya gidildi.

            Bu politika, sistemi gözden düşürmek ve halkı sistemin tasfiyesine destek vermeye hazırlamak için, uygulanan bilinçli bir politikaydı.

           Çünkü, özellikle Sosyal Sigortalar Kurumu’nun (SSK) kısıtlı olanaklarla nüfusun önemli bir kısmına sağlık hizmeti veriyor olması, insan sağlığından rant sağlamak üzere, bu alana yatırım yapmak isteyen yerli ve yabancı sermayenin önünde engeldi.

            Bunun tam olarak anlaşılması için Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne, Cumhuriyetin kuruluşundan ise 1980 yılına kadar sosyal güvenlik sisteminin gelişimine kısaca göz atmakta yarar var.

           Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde, liman, tersane, demir yolları ve askeri işyerleri çalışanları ile memurlar için tekaüt (emekli) sandıkları kurulmaya başlandı ise de ülke genelini değil, aynı işyeri çalışanlarını kapsayan bu sandıklar, gerçek anlamda sosyal güvenlik kurumu değillerdi.

            Kısacası Osmanlı İmparatorluğu’nda, kapitalist sanayi toplumlarında hayata geçirilenin benzeri genel bir sigorta sistemi oluşturulamadı. Zira Osmanlı İmparatorluğu sanayi toplumu olma yolunda adımlar atmamıştı.

           Cumhuriyetin ilk yılarında da sosyal güvenlik alanında ciddi adımlar atıldığı söylenemez. 1923 yılında Cumhuriyet ilan edilmeden önce, 17 Mart-4 Nisan tarihleri arasında toplanan İzmir İktisat Kongresi’nde bu alanda yapılacak düzenlemelere dair bir takım öneriler gündeme alınıp tartışıldı ve kararlar alındı.

             Ancak gerek Osmanlı’dan devir alınan tarıma dayalı ekonomik yapı gerekse kurulan yeni devletin yeterli mali güce sahip olmaması, bu alanda yatırım yapılmasına engeldi. Yine de bu dönemde, 1925 yılında çıkarılan Hafta Tatili Kanunu, 1926 yılında çıkarılan Borçlar Kanunu ile 1930 yılında çıkarılan ve kadın ile çocuk işçilerin çalışma usullerine yer verilen “Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda birtakım düzenlemelere yer verildi.

              Ayrıca aynı dönemde halkın genelini kapsayan genel bir sigorta düzenlemesi yapılmamış olsa da bölgesel ve belli iş alanlarını kapsayan emekli sandığı düzenlemeleri yapıldı.

             İlk kez 1936 yılında çıkarılan 3008 sayılı İş Kanunu’nda, işçileri çeşitli tehlikelere karşı korumak üzere sosyal sigortalar kurulmasına yer verildi.

            Ancak İş Kanunu’nda yapılan bu düzenlemeye rağmen, 1945 yılına kadar bu alanda herhangi bir çalışma yapılmazken, Türkiye’de çağdaş anlamda sosyal sigortalara ilişkin ilk kanuni düzenleme, 27 Haziran 1945 tarihinde 4772 sayılı İş Kazaları, Meslek Hastalıkları ve Analık Sigortaları Kanunu çıkarıldıktan sonra değişik sigorta kollarına dair kanunlar peş peşe yürürlüğe konması ile yapıldı.

              16 Temmuz 1945 tarihinde İşçi Sigortaları Kurumu Kanunu’nun çıkarılmasıyla, bu alanda kurumsallaşmaya doğru adımlar atılmaya başlandı.  2 Haziran 1949 tarihinde bu sefer, 5417 sayılı İhtiyarlık Sigortası Kanunu çıkarılırken, aynı yıl içinde kamu çalışanlarının (memur) sosyal güvenliği için 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu çıkarıldı.

               Türkiye İkinci Dünya Savaşı’nın ardından, dünyayla paralel olarak sosyal devleti hayata geçirmek üzere, sosyal güvenlik düzenlemelerini parçalı şekilde değişik zamanlarda yürürlüğe koydu. Bu arada 10 Aralık 1948 tarihinde, Birleşmiş Genel Kurulu’nda kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ile Dünya Sağlık Örgütü Anayasası’nı peş peşe onaylayan ve taraf olan Türkiye, bu sözleşmelerle sağlık ve sosyal güvenliğin yurttaşların hakkı olduğunu kabul etti ve bu hakkı sağlamak üzere gerekli yasal düzenlemeleri yapmayı da taahhüt etmiş oldu.

               Bu taahhüdüne uygun olarak, 1950 yılında Hastalık ve Analık Sigortaları Kanunu, 1957 yılında ise Maluliyet, İhtiyarlık ve Ölüm Sigortaları Kanunu yürürlüğe kondu. Tüm bu düzenlemelerle, sosyal güvenlik akanındaki düzenlemeleri, diğer birçok ülkeden çok sonra hayata geçiren Türkiye, sistemi parçalı bir şekilde uygulamaya koymuş oldu.

            1961 Anayasası ile sosyal devlet anayasal güvenceye kavuştu. Yurttaşların, sağlık ve sosyal güvenlik haklarına dair düzenlemelere yer verilen Anayasa, devlete bu hakları sağlamak üzere yükümlülükler getiriyordu.

             Bu anayasal güvencenin ardından bu alanda yapılan en önemli ve en kapsamlı kanun, 5 Ocak 1961 tarihinde çıkarılan 224 sayılı, Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Kanunu’dur. Bu Kanun sağlık alanında “sosyalleştirme” programı ile tüm sağlık hizmetlerinin genel bütçeden finanse edilmesini ve tüm yurttaşlara parasız olarak verilmesini getirmekteydi.

            Bu yasanın amacı tüm yurttaşların sağlık güvencesine sahip olmasını sağlamaktı. 1978 yılında, Alma-Ata’da toplanan Dünya Sağlık Örgütü Konferansı’nda katılımcı bütün ülkelere önerilen “Sosyalleştirme” programı, birçok eksiğiyle Türkiye’de 1984 yılında tüm yurtta uygulamaya kondu.

            Sosyal Güvenlik alanında peş peşe yapılan düzenlemelerin en kapsamlısı, 1964 yılında çıkarılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) Kanun’uydu. Bu yasayla, 1945 yılından itibaren işçileri ilgilendiren ve değişik tarihlerde çıkarılan farklı sigorta kollarına dair düzenlemeler içeren kanunlar tek çatı altında birleştirilmiş oldu.

            Bunu, kendi nam hesabına çalışan esnafları kapsayacak olan 1479 sayılı Bağ-Kur Kanunu izledi. Aynı dönemde Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) “Sosyal Güvenliğin Asgari Normlarına” ilişkin 102 sayılı sözleşmesinin kabul edilmesiyle, Türkiye uluslararası belgelerde yer alan hastalık, analık, sakatlık, yaşlılık, iş kazası, işsizlik, ölüm, meslek hastalığı ve aile sigortalarında düzenleme yapma yükümlülüğünü kabul etmiş oldu.

          Öte yandan 1976 yılında, 2022 sayılı 65 Yaş Aylığı Kanunu yürürlüğe kondu ve 65 yaş üstü yaşlı, kimsesiz ve muhtaç yurttaşlara aylık bağlandı. Ancak bu aylık günün koşullarında, yaşlı bireylerin insanca yaşamalarına yetecek düzeyde değildi.

           1980 darbesinin ardından bu alandaki düzenlemeler devam etti. Örneğin, 1983 yılında sosyal yardım hizmetlerini tek çatı altında toplayan Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) yeniden yapılandırıldı.

            Yine 1983 yılına 2925 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ile 2926 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanunu çıkarıldı. 1986 yılında “Sosyal Dayanışma ve Destekleme Fonu” halk arasında bilinen adıyla Fak/Fuk fonu oluşturuldu. 1989 yılında Avrupa Sosyal Güvenlik Şartı onaylandı ve 1992 yılında “Yeşil Kart” uygulaması başlatıldı. Dikkat edilirse 1980 sonrasının düzenlemeleri, daha ziyade yardım sağlama üzerine oturtulan düzenlemelerdir.

              Zira dünyayla paralel olarak uygulamaya konan yeni liberal (Neoliberal) program, sosyal devleti geriletmeyi hatta olabiliyorsa tamamen tasfiye etmeyi hedefliyordu. Bu nedenle devletin genel bütçeden sosyal güvenlik sistemine yaptığı kaynak transferi aşağı çekildi ve sosyal devletin yerini, iane yardımları almaya başladı.

            Türkiye’de 1990 yıllarda sosyal güvenlik sisteminin yönetimsel zaafları, prim tahsilindeki sıkıntılar, kurumların kaynaklarının hükümetlerce başka alanlara aktarılması gibi uygulamaların yol açtığı kurumsal mali sıkıntıların tamamı, toplumu sistemi bütün olarak tasfiyeye hazırlamak amacıyla yürütülen aleyhte propagandanın malzemesi olarak kullanıldı.

            Yine 2001 ekonomik krizinde sistem krizin en önemli nedeni olarak lanse edildi. Elbette bu propagandanın tek hedefi sosyal güvenlik sistemi değildi. Bir bütün olarak sosyal devletti. Bu nedenle, halkın dar gelirli kesimlerine ucuz mal ve hizmet üreten kamu kurumlarının tamamı hedefteydi.

            Bir başka deyişle, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın değişmez maddelerinden olan ikinci maddesinde yer alan “sosyal devlet” niteliği sorgulanıyordu.

             Serinin bir sonraki bölümünde, 1990’lı ve 2000’li yıllarda sosyal güvenlik alanında yapılan yasal düzenlemelerin yol açtığı hak kayıplarını işlemeye devam edeceğim. Bir daha görüşünceye kadar hoşça kalın, sağlıcakla kalın.

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

SOSYAL DEVLETİ YOK EDEN İKTİDARIN SEÇİM “MÜJDE”LERİ!
24 Ocak 2023 11:53

KIRMIZI ÇİZGİLER DEĞİL İLKELER BELİRLEYİCİ OLMALI!
17 Ocak 2023 11:53

2023, BARIŞ MÜCADELESİNİN YÜKSELDİĞİ YIL OLSUN!
03 Ocak 2023 11:53

Tek çözüm ‘âmâ’sız, ‘fakat’sız karşı çıkmak!
28 Aralık 2022 11:53

BU ÜLKEDE SIRTINDA KÜFE OLAN SİZ DEĞİLSİNİZ! 
26 Aralık 2022 11:53

74. YILINDA İNSAN HAKLARI VE TÜRKİYE!
20 Aralık 2022 11:53

ASGARİ ÜCRET VE EMEKLİ MAAŞLARI
05 Aralık 2022 11:53

Görüntüyle yok edilen gerçekler
30 Kasım 2022 11:53

PARA TUZAĞININ ADI SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM!
24 Kasım 2022 11:53

ASGARİ ÜCRET, SEFALET ÜCRETİ OLMAMALI!
21 Kasım 2022 11:53

SİYASİ ÖNGÖRÜNÜZ YOKSA TÖKEZLERSİNİZ!
15 Kasım 2022 11:53

BÜTÇE İKTİDARIN SINIFSAL TERCİHİNİN BELGESİDİR!
14 Kasım 2022 11:53

ANAYASAYA UYMAYAN İKTİDARLA ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ OLUR MU?
09 Kasım 2022 11:53

SİZCE DEZENFORMASYONU KİM YAPIYOR?
01 Kasım 2022 11:53

CUMHURİYETİ CUMHURİYET YAPAN, ONUN DEMOKRATİK OLMASIDIR!
30 Ekim 2022 11:53

KRİZ Mİ, KAYNAK TRANSFERİ Mİ?
27 Ekim 2022 11:53

BU KADERİ KİM YAZIYOR?
24 Ekim 2022 11:53

İŞ CİNAYETLERİNİN NEDENİ AZGIN SÖMÜRÜ POLİTİKALARINIZDIR!
18 Ekim 2022 11:53

DOĞRU HAMLEYİ, DOĞRU ZAMANDA YAPMAK!
11 Ekim 2022 11:53

İNSANLAR ÜLKEYİ “SÜFLİ” YAŞAM İÇİN Mİ TERK EDİYOR? 
05 Ekim 2022 11:53

İNSAN HAKLARINI SAVUNMAKTA SAMİMİYETSİZLİK DEVAM EDİYOR!
27 Eylul 2022 11:53

6-7 Eylül olaylarından ders çıkarmak!
06 Eylul 2022 11:53

Bireyler değil, siyasi anlayışlar belirleyici olmalıdır
12 Ağustos 2022 11:53

ITUC: TÜRİYE İŞÇİLER İÇİN EN KÖTÜ 10 ÜLKEDEN BİRİ!
22 Temmuz 2022 11:53

DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDEN KESİTLER! (10)
18 Temmuz 2022 11:53

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (14)
01 Temmuz 2022 11:53

Sendikaların ortaya çıkışı ve toplumsal rolü (129)
15 Haziran 2022 11:53

DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDE KESİTLER (5)
05 Haziran 2022 11:53

DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDEN KESİTLER! (4)
30 Mayıs 2022 11:53

KİMİN HASSASİYETİ?
25 Mayıs 2022 11:53

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (10)
17 Mayıs 2022 11:53

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (9)
11 Mayıs 2022 11:53

DENİZ, YUSUF, HÜSEYİN VE YÜZLERCE DEVRİMCİ, MÜCADELEDE YAŞIYOR!
08 Mayıs 2022 11:53

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (8)
28 Nisan 2022 11:53

EMEK MÜCADELESİNDE GEÇMİŞ, EN ÖNEMLİ YOL GÖSTERİCİDİR!
24 Nisan 2022 11:53

GERÇEK BARIŞ, SAVAŞIN NEDENLERİNİ DOĞRU TESPİTLE MÜMKÜNDÜR!
23 Nisan 2022 11:53

ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI ETMEK!
19 Nisan 2022 11:53

ENFLASYON, ÜCRETLERİ YUTTU!
11 Nisan 2022 11:53

SOMUT ÜZERİNDEN DURUMU GEÇİŞTİRMEK, GERÇEKLİKTEN KOPMAKTIR!
06 Nisan 2022 11:53

TÜRKİYE BÜTÇESİNİN KARA DELİKLERİ!
04 Nisan 2022 11:53

YAP-İŞLET-DEVRET YÖNTEMİYLE YAPILAN TESİSLERİ KİM YAPIYOR?
28 Mart 2022 11:53

DERDİ GEÇİM OLANLAR VE DERDİ SEÇİM OLANLAR!
20 Mart 2022 11:53

DOKTORLAR NEDEN HEDEF!?
14 Mart 2022 11:53

TÜRKİYE TARİHİNİN UNUTULMAYACAK İKİ ÖNEMLİ OLAYI İLE 12 MART!
13 Mart 2022 11:53

Kimin savaşı?
09 Mart 2022 11:53

ANAYASAL HAKLARI KULLANDIRMAYANLAR VE ONLARI KORUYANLAR!
01 Mart 2022 11:53

HEDEFİNİZ DÖNÜŞTÜRMEK DEĞİLSE, MEVCUDA MAHKÛM OLURSUNUZ!
23 Şubat 2022 11:53

İNSANCA YAŞAMA KAVGASI VE DEVLETİN TARAFI!
21 Şubat 2022 11:53

ELEKTRİKTE ADIM ADIM GELEN SOYGUN!
16 Şubat 2022 11:53

İKTİDARDA OLMANIN DAYANILMAZ CAZİBESİ
08 Şubat 2022 11:53

HİÇBİR SORUNU, O SORUNA YOL AÇAN ÇÖZEMEZ!
17 Ocak 2022 11:53

Diliniz, demokrasiye bakışınızı ele veriyor!
11 Ocak 2022 11:53

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ (1)
08 Ocak 2022 11:53

Söz konusu seçim kazanmaksa gerisi teferruattır!
28 Aralık 2021 11:53

TÜRK LİRASININ DURDURALAMAYAN ÇÖKÜŞÜ VE ASGARİ ÜCRET GERÇEĞİ!
20 Aralık 2021 11:53

YOKSULLAŞMANIN; KÖPRÜ, OTOYOL, HAVA ALANI VE TELEFON İLE İMTİHANI!
14 Aralık 2021 11:53

ARTIK ASGARİ DEĞİL, ASIL ÜCRET!
09 Aralık 2021 11:53

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (9)
07 Aralık 2021 11:53

KİME KARŞI NEYİN SAVAŞI?
29 Kasım 2021 11:53

KADINA YÖNELİK ŞİDDET ERKEK SORUNUDUR!
26 Kasım 2021 11:53

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (6)
17 Kasım 2021 11:53

KAVRAM KARGAŞASI İLE GERÇEKLERİ GİZLEYEMEZSİNİZ!
14 Kasım 2021 11:53

KUTSAL DEVLET, ÜLKEYİ İYİ YÖNETEMEYENLERİN SIĞINDIĞI LİMANDIR!
07 Kasım 2021 11:53

KORKU TÜNELİNDEN YÜKSELEN KORKUTMA SESLERİ!
02 Kasım 2021 11:53

Dünya gençliği gelecekten endişeli!
25 Ekim 2021 11:53

ÜLKEYİ İYİ YÖNETEMEYEN İKTİDARIN BAŞVURACAĞI YÖNTEM BASKIDIR!
18 Ekim 2021 11:53

Tüm Yazılar