Veli Beysülen
[email protected]

ÜLKEYİ YÖNETENLERİN HIRSI YOKSULLUĞUN NEDENİ...
08 Mayıs 2025 23:06ÜLKEYİ YÖNETENLERİN HIRSI YOKSULLUĞUN
ÜLKEYİ YÖNETENLERİN HIRSI YOKSULLUĞUN
Ülkeyi Yönetenlerin Hırsı Yoksulluğun
Türkiye, TBMM’nin yeni yasama yılına başladığı 1 Ekim 2024 tarihinden bu yana, 40 yılı aşkın süredir devam eden çatışmaların sona erdirilmesi ve Kürt sorunun barışçıl çözümü için başlayan yeni bir süreci yaşıyor. Bu çerçevede 2012-2014 yıllarında sürdürülen çözüm sürecinde, İmralı’da yatan PKK lideri Abdullah Öcalan ile devlet arasında aracılık görevi üstlenmiş olan eski HDP şimdiki DEM Parti milletvekilleri Pervin Buldan ile Sırrı Süreyya Önder bir kez daha aynı görevi üstlendiler. Heyet, İmralı’da Öcalan’la yaptığı görüşmenin ardından Ankara’da bir dizi görüşme yaptıktan sonra, DEM Parti Eşgenel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan’la birlikte bir kez daha İmralı’ya gitti. Heyet, Öcalan’ın örgüte silah bırakması ve kendisini feshetmesi yönündeki çağrı mektubu ile geri döndü. Tüm bu görüşmelerin sürdüğü süreçte, Edirne Kapalı Cezaevi'nde HDP önceki eşgenel başkanı Selahattin Demirtaş’la görüşen heyet cezaevi çıkışında açıklama yaparken, Sırrı Süreyya Önder, "Barış için yüreğimiz elimizde geziyoruz." demişti. Maalesef bu açıklamanın üzerinden çok fazla zaman geçmeden, Önder’in barış için elinde gezdiği yüreği yorgunluğu kaldıramadı. Geçirdiği ağır kalp krizi sonucu hastaneye kaldırılan ve ameliyat edilen önder, doktorların tüm çabalarına rağmen geri döndürülemedi ve 3 Mayıs 2024 tarihinde hayatını kaybetti. Elbette Önder, “Yüreğimiz elimizde barış için kapı kapı geziyoruz” sözünü durup dururken söylememişti. Zira rahatsızdı ve bir an önce ameliyat olması gerekiyordu. Ancak Önder, barış gibi yüce bir hedefe ulaşılmasını sağlayacağına inandığı görüşmeleri tercih etmiş ve hayatını riske atmıştı.
Kuşku yok ki, barışa hayatını riske atacak kadar inanmış barış elçisi Sırrı Süreyya Önder'in vefatı Türkiye halkları için büyük bir kayıptır. Zira Önder, hoşgörülü, nüktedan kişiliğinin yanı sıra barışa adanmışlığı ile toplumun genelinin gönlünü kazanmış bir kişiydi. Umarım, uğruna hayatını ortaya koyduğu barış süreci sekteye uğramaz ve bu ülke topraklarına barış hakim olur.
4 Nisan 2025 tarihinde bu köşede yayımlanan, “PROTESTO HAKKI ANAYASAL HAKTIR” başlıklı yazımda, 102 yıllık Türkiye Cumhuriyeti devletinin hiçbir zaman tam olarak demokratikleşemediğini, farklılıkların hep tehdit olarak görüldüğünü belirtmiştim. Yazının bir paragrafı aynen şöyleydi: “Evet, 102 yıllık Türkiye Cumhuriyeti devleti, demokrasi ve hukuku tam olarak uygulamış bir ülke değildir. Devletin yönetimine hâkim zihniyetin biri ebedi diğeri ise dönemsel olarak değişen iki kategoride ötekisi hep vardı. Varlığı hep devam eden bu iki öteki kategorisinin birincisi, 1950’li yıllara kadar ülkede yaşayan etnik, dini ve mezhepsel farklılıklar iken, 1950’li yıllardan sonra bunlara, gelişen sanayiye paralel olarak varlığını hissettirmeye başlayan işçi sınıfı mücadelesinin başını çeken sosyalist sol partiler ile sınıf sendikacılığı eklendi. Bu ebedi ötekinin demokratik hak talepleri sistem tarafından hep tehdit olarak görüldü ve baskı altına alındılar. Dönemsel öteki ise; sistem içinde o an için iktidarda bulanan parti veya partilerin karşısında bulunan sistem içi parti veya partilerdir.”
Yaşadığımız ülke Türkiye, 23 yıldır ülkeyi yöneten, başarı hikayesi olmayan, ülke nüfusunun emekçi çoğunluğunu sefalete sürüklemiş olan iktidarın uyguladığı ekonomik ve sosyal politikaların olumsuz sonuçları konuşulmasın diye karşısında yer alan muhalefeti dönemsel öteki olarak topluma kabul ettirmeye çalıştığı süreci yaşıyor. Son birkaç aydır iktidar bu yönde ciddi adımlar atıyor. Şimdi hedefte iki dönemsel öteki CHP ve onun cumhurbaşkanı adayı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’dur. Kısacası Türkiye toplumu, yargıyı siyaseti dizayn etme aracı olarak kullanan iktidarın, 4 Nisan tarihli yazımdan yukarıya aldığım paragrafında belirttiğim dönemsel ötekisi ile oyalanıyor. İktidar, bununla bir yandan ülkenin gerçek gündeminin tartışılmasının önünü keserken diğer yandan erken veya zamanında yapılacak seçimlerde iktidarını sürdürmeyi hedefliyor.
Asıl ilginç olan ise; Kürt sorununun barışçıl çözümü için çalışmalar yaptığını söyleyen ve örgüt kendini bir an önce feshetsin diye bastıran iktidar, Kürtlerin kent yönetimlerine katılmalarını sağladı diye muhalefeti terörle iş birliği yapmakla suçluyor. Zira İmamoğlu ile kurmayları hakkında yargıda süren iki soruşturmadan biri, 31 Mart 2024 yerel seçimleri sürecinde özellikle DEM parti tarafından gündeme getirilen “Kent Uzlaşısı” üzerinden süren soruşturmadır. Kısacası iktidar, 31 Mart 2024 seçimlerinde birinci parti olan CHP’yi kriminalize etmek üzere, ülkenin batı kentlerinde yaşayan Kürtlerin seçilme haklarını kullanmalarını soruşturma konusu yapıyor.
Halbuki Kürt sorununun çözümü projesi, aynı zamanda bu ülkede gerçek bir demokrasinin kurumsallaşması ve evrensel hukuk kurallarının hakim olmasının projesi olmak zorundadır. Zira demokrasinin olmadığı yerde eşit yurttaşlığı esas alan gerçek barıştan söz etmek olası değildir. Dolayısıyla iktidarın yapması gereken şey, toplumun tamamının haklarını güvence altına alan düzenlemeleri bir an önce hayata geçirmektir. Bu yapılmadığı ve demokratik bir ortamda yurttaşların hakları güvence altına alınmadığı sürece, ülke sadece demokrasi ve hukuk yönünden değil, ekonomik olarak da kaybediyor.
Nitekim İmamoğlu’nun diplomasının iptalinden itibaren, devam eden gözaltılar, tutuklamalar, bunların protesto edilmeleri, muhalefetin iktidarı destekleyen yandaş sermaye ile medyaya yönelik boykotları, ülkede pamuk ipliğine bağlı olan ekonomik ve sosyal istikrarı tamamen yok etti. Bunun sonucu olan siyasi istikrarsızlık ve belirsizlik ekonomide riskler ortaya çıkardı ve dövizde dalgalanmaya yol açtı. Bu dalgalanmanın önüne geçmek ve dövizi kontrol altında tutmak için Merkez Bankası, yaklaşık 50 milyar dolar rezervi piyasaya müdahalede kullanmak zorunda kaldı. Bir başka deyişle; savaş, doğal afet, salgın hastalık gibi olağanüstü hallerde, bu ülke insanlarının günlük hayatlarını idame ettirmelerini sağlamak üzere kullanılması gereken bu ülkenin yaklaşık 50 milyar dolar parası, iktidarın muhalefetin cumhurbaşkanı adayını bertaraf etme hedefi için harcandı.
Elbette bir suç şüphesi soruşturuluyorsa bu evrensel hukuk kuralları çerçevesinde yapılmalıdır. Ancak milyonlarca seçmenin oyuyla kentin belediye başkanlığına seçilmiş, adresi, görev yeri belli, partisinin düzenlediği ön seçimde 15 milyon insanın adaylığını onayladığı, çağırıldığı takdirde ifade verecek olan ana muhalefet partisinin cumhurbaşkanı adayının, sabahın köründe evinden gözaltına alınması, en azından masumiyet karinesi bakımından hukuksuzluktur. Kuşku yok ki bu hukuksuzluk, siyasi gerginliği arttıracak, istikrarsızlığa yol açacak ve beraberinde ekonomik sıkıntılar getirecektir. Tüm bunları görmezden gelmek ve soyut iddialarla süren bir soruşturmanın gerekçe yapılmasının ve yargının siyasete müdahale etmesinin sonucu olan ağır fatura, ülkenin yoksul insanlarına çıkacaktır.
Kuşkusuz soruşturma siyasi müdahalelerden uzak hukuk çerçevesinde yürütülmüş olsaydı, Merkez Bankası bu ülkenin emeklisi, çalışanı, öğrencisi için kullanacağı 50 milyar dolar rezervini piyasaya müdahale için kullanmak zorunda kalmayacaktı. Ne diyor Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek: “Rezervler harcanmak için biriktirilir.” İyi de Bakan Bey, rezervler iktidarın rakip siyaseti ve siyasetçiyi siyaset sahasının dışına atmak için kullanılmak üzere biriktirilmez. Ülke insanının sıkıntılarını gidermek ve olağanüstü durumlarda kullanılmak üzere harcanır.
Bakan Bey, gelin harcanmak içindir dediğiniz 50 milyar doları, kaynak yok diye aylıklarını yeterince arttırmadığınız bu ülkenin 17 milyon emeklisine vermiş olsaydınız, açlık sınırının hatta asgari ücretin altındaki aylıkları ne kadar olurdu hesaplayalım. Evet Bakan Bey, siyasi hedefleriniz için kullandığınız 50 milyar dolar, bugünkü kur üzerinden yaklaşık 1 trilyon 932 milyar lira yapıyor. Bu para emekli başı 113 bin lira ediyor. Bu parayı emekliye yıllık olarak verseniz, aylık 9.470 lira yapıyor. Bir başka deyişle bugün 14.469 lira olan en düşük emekli aylığını 23.939 lira yani yuvarlak olarak 24.000 liraya çıkarabilirdiniz. Hani kaynak yok diyorsunuz ya, alın size kaynak.
Maalesef bu ülkede ötekiler hep oldu. Zira bu ötekiler o an için ülkeyi yöneten iktidarın siyasi hedefine ulaşmasının aracı olarak kullanıldı. Ve maalesef bu kullanım, toplumun emekçi kesimlerinin yoksullaşmasına ve ekmeğinin küçülmesine yol açıyor. Kısacası ülkeyi yönetenlerin siyasi hırsı yoksulluğun nedeni.
Yorumlar (0)
Yazarın Diğer Yazıları
UMUT GENÇLİKTE
04 Mayıs 2025 23:06
1 MAYIS BASİT BİR ANMA GÜNÜ DEĞILDİR
30 Nisan 2025 23:06
TÜRKİYE’DE EGEMENLİK MİLLETİN OLMALIDIR
24 Nisan 2025 23:06
ŞİMDİ NE OLACAK ?
20 Nisan 2025 23:06
BU KAVGA KAYIKÇI KAVGASI
17 Nisan 2025 23:06
VEYSELDEN AL DERSİ
06 Nisan 2025 23:06
PROTESTO HAKKI ANAYASAL HAKTIR
03 Nisan 2025 23:06
ÜLKEDE SANDIK DEMOKRASİSİ BİLE YOK
23 Mart 2025 23:06
EMEKLİ BAYRAM İKRAMİYESİ NASIL KAZANDI?
16 Mart 2025 23:06
BARIŞA ULAŞMAKTA AZAMİ DİKKATİN ÖNEMİ
09 Mart 2025 23:06
KİM KİME EKMEK VERİYOR?
02 Mart 2025 23:06
KADINLAR HAYATI DURDURACAK
22 Şubat 2025 23:06
DİSK 58 YAŞINDA
16 Şubat 2025 23:06
Denetimsizlik facialarla can alıyor
02 Şubat 2025 23:06
FACİALARIN NEDENİ SORUMLULARIN SORUMSUZLUĞUDUR
26 Ocak 2025 23:06
ASGARİ ÜCRET NASIL ORTALAMA ÜCRET OLDU
19 Ocak 2025 23:06
BU SEFALETIN NNEDENİ ÖRGÜTSÜZLUK
12 Ocak 2025 23:06
2025 yili emekciler icin zor bir yil olacak
31 Aralık 2024 23:06
MUNZUR ÇEM ( HUSEYIN BEYSULEN )
11 Aralık 2024 23:06
Asgari ucretin ulusal ve uluslar arasi dayanaklari (2)
18 Kasım 2024 23:06
SOSYAL DEVLETİ YOK EDEN İKTİDARIN SEÇİM “MÜJDE”LERİ!
24 Ocak 2023 23:06
KIRMIZI ÇİZGİLER DEĞİL İLKELER BELİRLEYİCİ OLMALI!
17 Ocak 2023 23:06
2023, BARIŞ MÜCADELESİNİN YÜKSELDİĞİ YIL OLSUN!
03 Ocak 2023 23:06
Tek çözüm ‘âmâ’sız, ‘fakat’sız karşı çıkmak!
28 Aralık 2022 23:06
BU ÜLKEDE SIRTINDA KÜFE OLAN SİZ DEĞİLSİNİZ!
26 Aralık 2022 23:06
74. YILINDA İNSAN HAKLARI VE TÜRKİYE!
20 Aralık 2022 23:06
ASGARİ ÜCRET VE EMEKLİ MAAŞLARI
05 Aralık 2022 23:06
Görüntüyle yok edilen gerçekler
30 Kasım 2022 23:06
PARA TUZAĞININ ADI SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM!
24 Kasım 2022 23:06
ASGARİ ÜCRET, SEFALET ÜCRETİ OLMAMALI!
21 Kasım 2022 23:06
SİYASİ ÖNGÖRÜNÜZ YOKSA TÖKEZLERSİNİZ!
15 Kasım 2022 23:06
BÜTÇE İKTİDARIN SINIFSAL TERCİHİNİN BELGESİDİR!
14 Kasım 2022 23:06
ANAYASAYA UYMAYAN İKTİDARLA ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ OLUR MU?
09 Kasım 2022 23:06
SİZCE DEZENFORMASYONU KİM YAPIYOR?
01 Kasım 2022 23:06
CUMHURİYETİ CUMHURİYET YAPAN, ONUN DEMOKRATİK OLMASIDIR!
30 Ekim 2022 23:06
KRİZ Mİ, KAYNAK TRANSFERİ Mİ?
27 Ekim 2022 23:06
BU KADERİ KİM YAZIYOR?
24 Ekim 2022 23:06
İŞ CİNAYETLERİNİN NEDENİ AZGIN SÖMÜRÜ POLİTİKALARINIZDIR!
18 Ekim 2022 23:06
DOĞRU HAMLEYİ, DOĞRU ZAMANDA YAPMAK!
11 Ekim 2022 23:06
İNSANLAR ÜLKEYİ “SÜFLİ” YAŞAM İÇİN Mİ TERK EDİYOR?
05 Ekim 2022 23:06
İNSAN HAKLARINI SAVUNMAKTA SAMİMİYETSİZLİK DEVAM EDİYOR!
27 Eylul 2022 23:06
6-7 Eylül olaylarından ders çıkarmak!
06 Eylul 2022 23:06
Bireyler değil, siyasi anlayışlar belirleyici olmalıdır
12 Ağustos 2022 23:06
ITUC: TÜRİYE İŞÇİLER İÇİN EN KÖTÜ 10 ÜLKEDEN BİRİ!
22 Temmuz 2022 23:06
DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDEN KESİTLER! (10)
18 Temmuz 2022 23:06
SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (14)
01 Temmuz 2022 23:06
Sendikaların ortaya çıkışı ve toplumsal rolü (129)
15 Haziran 2022 23:06
DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDE KESİTLER (5)
05 Haziran 2022 23:06
DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDEN KESİTLER! (4)
30 Mayıs 2022 23:06
KİMİN HASSASİYETİ?
25 Mayıs 2022 23:06
SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (10)
17 Mayıs 2022 23:06
SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (9)
11 Mayıs 2022 23:06
DENİZ, YUSUF, HÜSEYİN VE YÜZLERCE DEVRİMCİ, MÜCADELEDE YAŞIYOR!
08 Mayıs 2022 23:06
SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (8)
28 Nisan 2022 23:06
EMEK MÜCADELESİNDE GEÇMİŞ, EN ÖNEMLİ YOL GÖSTERİCİDİR!
24 Nisan 2022 23:06
GERÇEK BARIŞ, SAVAŞIN NEDENLERİNİ DOĞRU TESPİTLE MÜMKÜNDÜR!
23 Nisan 2022 23:06
ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI ETMEK!
19 Nisan 2022 23:06
ENFLASYON, ÜCRETLERİ YUTTU!
11 Nisan 2022 23:06
SOMUT ÜZERİNDEN DURUMU GEÇİŞTİRMEK, GERÇEKLİKTEN KOPMAKTIR!
06 Nisan 2022 23:06
TÜRKİYE BÜTÇESİNİN KARA DELİKLERİ!
04 Nisan 2022 23:06
YAP-İŞLET-DEVRET YÖNTEMİYLE YAPILAN TESİSLERİ KİM YAPIYOR?
28 Mart 2022 23:06
DERDİ GEÇİM OLANLAR VE DERDİ SEÇİM OLANLAR!
20 Mart 2022 23:06
DOKTORLAR NEDEN HEDEF!?
14 Mart 2022 23:06
TÜRKİYE TARİHİNİN UNUTULMAYACAK İKİ ÖNEMLİ OLAYI İLE 12 MART!
13 Mart 2022 23:06
Kimin savaşı?
09 Mart 2022 23:06
ANAYASAL HAKLARI KULLANDIRMAYANLAR VE ONLARI KORUYANLAR!
01 Mart 2022 23:06
HEDEFİNİZ DÖNÜŞTÜRMEK DEĞİLSE, MEVCUDA MAHKÛM OLURSUNUZ!
23 Şubat 2022 23:06
İNSANCA YAŞAMA KAVGASI VE DEVLETİN TARAFI!
21 Şubat 2022 23:06
ELEKTRİKTE ADIM ADIM GELEN SOYGUN!
16 Şubat 2022 23:06
İKTİDARDA OLMANIN DAYANILMAZ CAZİBESİ
08 Şubat 2022 23:06
HİÇBİR SORUNU, O SORUNA YOL AÇAN ÇÖZEMEZ!
17 Ocak 2022 23:06
Diliniz, demokrasiye bakışınızı ele veriyor!
11 Ocak 2022 23:06
SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ (1)
08 Ocak 2022 23:06
Söz konusu seçim kazanmaksa gerisi teferruattır!
28 Aralık 2021 23:06
TÜRK LİRASININ DURDURALAMAYAN ÇÖKÜŞÜ VE ASGARİ ÜCRET GERÇEĞİ!
20 Aralık 2021 23:06
YOKSULLAŞMANIN; KÖPRÜ, OTOYOL, HAVA ALANI VE TELEFON İLE İMTİHANI!
14 Aralık 2021 23:06
ARTIK ASGARİ DEĞİL, ASIL ÜCRET!
09 Aralık 2021 23:06
SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (9)
07 Aralık 2021 23:06
KİME KARŞI NEYİN SAVAŞI?
29 Kasım 2021 23:06
KADINA YÖNELİK ŞİDDET ERKEK SORUNUDUR!
26 Kasım 2021 23:06
SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (6)
17 Kasım 2021 23:06
KAVRAM KARGAŞASI İLE GERÇEKLERİ GİZLEYEMEZSİNİZ!
14 Kasım 2021 23:06
SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (5)
11 Kasım 2021 23:06
KUTSAL DEVLET, ÜLKEYİ İYİ YÖNETEMEYENLERİN SIĞINDIĞI LİMANDIR!
07 Kasım 2021 23:06
KORKU TÜNELİNDEN YÜKSELEN KORKUTMA SESLERİ!
02 Kasım 2021 23:06
Dünya gençliği gelecekten endişeli!
25 Ekim 2021 23:06
ÜLKEYİ İYİ YÖNETEMEYEN İKTİDARIN BAŞVURACAĞI YÖNTEM BASKIDIR!
18 Ekim 2021 23:06