Veli Beysülen
[email protected]

DENİZ, YUSUF, HÜSEYİN VE YÜZLERCE DEVRİMCİ, MÜCADELEDE YAŞIYOR!

08 Mayıs 2022 03:42

 

 

             İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı’nın ardından başlayan süreçte, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) öncülüğünde güçlenerek yayılan sosyalist bloğun, Çin Devrimi’nin ve başını Mısır, Yugoslavya, Hindistan gibi devletlerin çektiği Bağlantısızlar Hareketi’nin oluşturduğu baskıya karşı, ABD’nin başını çektiği emperyalist kapitalist batı devletleri, bir yandan NATO’da bir araya gelirken, diğer yandan bloğa dâhil ülkelerde yükselmekte olan, işçi sınıfı ve ezilen halk hareketlerinin önünü kesmek için, burjuva demokrasisini revize ederek sosyal devlet anlayışını geliştirmek zorunda kaldılar.

              Kuşkusuz sistemin bu sözde demokratikleşmesi ABD’den Avrupa’ya oradan uzak Asya’ya, Afrika’ya ve Güney Amerika’ya, dünyanın bütün kapitalist devletlerinde sistemi sarsan işçi ve öğrenci hareketlerinin önünü açtı.

           Nitekim 1960’lı yıllarda Fransa, İtalya, İngiltere, Batı Almanya gibi gelişmiş kapitalist ülkelerde, işçi sınıfı ile devrimci hareketin başını çektiği gösteriler devletleri zorluyordu. ABD’de de bir yandan eşitsizliğe karşı çıkan ve siyahîlerin eşit yurttaşlar olarak yaşamaları mücadelesi veren hareket gelişirken, diğer yandan ülkenin Vietnam’ı işgal girişimi özelinde gelişen anti-savaş cephesi sistemi sarsıyordu.

              Merkez kapitalist devletlerde bütün bunlar yaşanırken, yine onların boyunduruğu altındaki Asya ve Afrika halkları da sömürgeciliğe karşı direnişe geçtiler ve peş peşe bağımsızlıklarını ilan ettiler.

               Kuşkusuz tüm bu gelişmeler, kuruluşunu bir kurtuluş savaşı ile sağlamış olan Türkiye’yi de etkisine aldı.

            Bu nedenle, sistemin dünya genelinde demokratikleşmesi Türkiye’yi de bu yönde adımlar atmaya itti. Nitekim 1960 İhtilalı’nın ardından yapılan Anayasa, eksikliklerine rağmen, başta örgütlenme, düşünce ve düşünceyi ifade etme, yazma ve yayma yönünde, insanlık ailesinin benimsediği temel hak ve özgürlükleri bünyesinde barındıran demokratik bir Anayasa’ydı.

               Anayasa’nın bu özelliği ile 1963 yılından itibaren, işçi sınıfının sendikalaşma, grev ve toplu sözleşme mücadelesi yükselmeye başladı. Bu mücadeleye paralel olarak, aydınlar ile sendika yöneticilerinin başını çektiği sol siyaset de hareketlendi. Tüm bu gelişmeler, öğrenci gençlik içinde Türkiye’nin NATO’ya girmiş olmasını reddeden bağımsızlıkçı hareket ile üniversitelerde kendini hissettirmeye başladı.

              Türkiye İşçi Partisi’nin başını çektiği Türkiye solu ve 1967 yılında kurulan DİSK’in öncülük ettiği sınıf sendikacılığı hareketiyle de buluşan öğrenci gençlik hareketi, devrimci bir ruhla, yürüyüşler, boykotlar ve üniversite işgalleriyle mücadeleyi yükseltti. Kuşkusuz birçok eylem, direniş, boykotun yaşandığı bu sürece damga vuran eylem, İstanbul’a demirlemiş olan emperyalist ABD’nin 6. Filo’suna karşı, “6. Filo defol!” sloganı ile yapılan protesto eylemiydi.

             Öğrenci gençliğin bu hareketinin ardından, bu sefer Türkiye İşçi Sınıfı, sınıf sendikacılığını yani Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu DİSK’i sendikal alandan tasfiye etme girişimine karşı, 1970 yılında 15-16 Haziran işçi direnişini gerçekleştirdi.

             SSCB’nin komşusu Türkiye’de gelişen işçi sınıfı hareketi ile devrimci bağımsızlıkçı öğrenci baş kaldırışı, ABD’nin başını çektiği emperyalist bloğu endişelendiriyordu. Dolayısıyla, NATO Gladyosu harekete geçti ve Türkiye’de bir darbe planlandı. Bu amaçla ordu harekete geçti.

               Nitekim zamanın Genel Kurmay Başkanı Memduh Tağmaç, 15-16 Haziran Direnişi’nin ardından yaptığı bir açıklamada sosyal uyanışın iktisadi gelişmenin ilerisine geçtiğini belirterek darbenin işaretini verdi. 12 Mart 1971 tarihinde, Genel Kurmay Başkanı ile Kara, Hava ve Deniz kuvvet komutanları imzaladıkları muhtırayı zamanın Cumhurbaşkanı Cevdet Suna’ya vererek, Süleyman Demirel’in başında bulunduğu Adalet Partisi hükümetini istifa ettirdiler.

             Bu bir darbe idi. Her ne kadar iktidara karşı yapılmış bir darbe olarak görünse de asıl hedefi Genelkurmay Başkanı’nın aylar önce, “sosyal uyanış” olarak işaretini verdiği devrimci, ABD karşıtı işçi sınıfı ile öğrenci hareketiydi.

                Nitekim CHP’den istifa eden ve sözde tarafsız başbakan olarak atanan Nihat Erim başkanlığında kurulan hükümet sıkıyönetim ilan etti. Sıkıyönetim bir yandan işçi direnişlerini yer yer zor kullanarak bastırırken, diğer yandan devrimci gençlik önderlerine yönelik cadı avı başlattı. Birçok devrimci genç cezaevlerine atıldı.

            Devrimci gençlik önderleri için metropollerde nefes almak bile imkânsız hâle geldi. Bu ablukayı aşmak isteyen önderler kırsala yöneldiler. Elbette bu da kolay değildi. Nitekim Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan Sivas’ın Şarkışla ilçesi yakınlarında yakalandılar.

                Onları kurtarmak için tünel kazarak cezaevinden kaçan Mahir Çayan ile arkadaşları, Tokat’ın Kızıldere Köyü’nde, Ulaş Bardakçı ve arkadaşları Nurhak Dağları’nda katledildiler. Tunceli’de yakalanan İbrahim Kaypakkaya Diyarbakır cezaevinde işkencede katledildi.

               Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ise sıkıyönetim mahkemesinde idam cezasına çarptırıldılar. Meclisin cezaları onaylamasının ardından, bundan tam 50 yıl önce 1972 yılında, 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gece idam edildiler.

               Kuşkusuz 12 Mart Darbesi, Türkiye’yi emperyalizmin saldırı gücü NATO’ya koşulsuz bağımlı hale getirmenin projesiydi. Bu projeyi hayata geçirenler, bu ülkenin tam bağımsızlığını ve emekçi halklarının kardeşliğini savunan, ülkenin geleceği genç kuşağı ortadan kaldırarak, emperyalizmin mutlak hâkimiyetini pekiştirdiler.

               Bunun yol temizliği olarak da 6. Filo’yu İstanbul’dan kovan devrimci gençlik hareketinin öncü kadrosunu acımasızca imha ettiler.

               Ne yazık ki, bundan 50 yıl önce, 1960’lı yılların emperyalizm karşıtı, tam bağımsızlıkçı devrimci gençlik hareketi öncülerinin imha edildiği, 12 Mart 1971 darbesinin tamamlayamadığını, emperyalizmin karanlık dehlizlerinde hazırlanan 12 Eylül 1980 faşist darbesi tamamladı. Nitekim 12 Eylül faşizminin, toplumu baskı ve şiddetle sindirmesiyle, ülke emperyalizme tam bağımlı hale getirildi.

               Evet, bugün üç fidanın, üç devrimci gencin faşist katiller tarafından idam sehpasına gönderildiği günün 50. Yıldönümüdür. 50 yıl önce onları asanlar, onların bedenlerini fizikken ortadan kaldırmış olabilirler, ancak onların fikirleri bu topraklarda yeşerdi, kök saldı ve onlarca yıldır Türkiye işçi sınıfı ile ezilen halklarının mücadelesine yol gösteriyor. Bu nedenle, onlardan sonra doğan milyonlarca çocuk, onların ulaşmak istedikleri ideallere ulaşmanın mücadelesini vermeye devam ediyor. Yani onlar asla unutulmadılar ve unutulmayacaklar.

              Kısacası bundan 50 yıl önce, Emperyalizme karşı verdikleri kavgada emperyalizmin işbirlikçilerinin yüzüne karşı, “Kahrolsun ABD Emperyalizmi! Yaşasın Tam Bağımsız Türkiye! Yaşasın Türk ve Kürt Halklarının Kardeşliği! Yaşasın Devrim ve Sosyalizm!” diyerek idam sehpasına yürüyen, Deniz, Yusuf, Hüseyin ve kurulan pusularda, işkencelerde katledilerek bu dünyadan koparılmış olan genç devrimciler, mücadelede yaşamaya devam ediyorlar.

          Aşk olsun, inandıkları dava uğruna eğilmeden, bükülmeden, dimdik idam sehpasına yürüyenlere!

Unutmadık! Unutturmayacağız!

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

SOSYAL DEVLETİ YOK EDEN İKTİDARIN SEÇİM “MÜJDE”LERİ!
24 Ocak 2023 03:42

KIRMIZI ÇİZGİLER DEĞİL İLKELER BELİRLEYİCİ OLMALI!
17 Ocak 2023 03:42

2023, BARIŞ MÜCADELESİNİN YÜKSELDİĞİ YIL OLSUN!
03 Ocak 2023 03:42

Tek çözüm ‘âmâ’sız, ‘fakat’sız karşı çıkmak!
28 Aralık 2022 03:42

BU ÜLKEDE SIRTINDA KÜFE OLAN SİZ DEĞİLSİNİZ! 
26 Aralık 2022 03:42

74. YILINDA İNSAN HAKLARI VE TÜRKİYE!
20 Aralık 2022 03:42

ASGARİ ÜCRET VE EMEKLİ MAAŞLARI
05 Aralık 2022 03:42

Görüntüyle yok edilen gerçekler
30 Kasım 2022 03:42

PARA TUZAĞININ ADI SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM!
24 Kasım 2022 03:42

ASGARİ ÜCRET, SEFALET ÜCRETİ OLMAMALI!
21 Kasım 2022 03:42

SİYASİ ÖNGÖRÜNÜZ YOKSA TÖKEZLERSİNİZ!
15 Kasım 2022 03:42

BÜTÇE İKTİDARIN SINIFSAL TERCİHİNİN BELGESİDİR!
14 Kasım 2022 03:42

ANAYASAYA UYMAYAN İKTİDARLA ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ OLUR MU?
09 Kasım 2022 03:42

SİZCE DEZENFORMASYONU KİM YAPIYOR?
01 Kasım 2022 03:42

CUMHURİYETİ CUMHURİYET YAPAN, ONUN DEMOKRATİK OLMASIDIR!
30 Ekim 2022 03:42

KRİZ Mİ, KAYNAK TRANSFERİ Mİ?
27 Ekim 2022 03:42

BU KADERİ KİM YAZIYOR?
24 Ekim 2022 03:42

İŞ CİNAYETLERİNİN NEDENİ AZGIN SÖMÜRÜ POLİTİKALARINIZDIR!
18 Ekim 2022 03:42

DOĞRU HAMLEYİ, DOĞRU ZAMANDA YAPMAK!
11 Ekim 2022 03:42

İNSANLAR ÜLKEYİ “SÜFLİ” YAŞAM İÇİN Mİ TERK EDİYOR? 
05 Ekim 2022 03:42

İNSAN HAKLARINI SAVUNMAKTA SAMİMİYETSİZLİK DEVAM EDİYOR!
27 Eylul 2022 03:42

6-7 Eylül olaylarından ders çıkarmak!
06 Eylul 2022 03:42

Bireyler değil, siyasi anlayışlar belirleyici olmalıdır
12 Ağustos 2022 03:42

ITUC: TÜRİYE İŞÇİLER İÇİN EN KÖTÜ 10 ÜLKEDEN BİRİ!
22 Temmuz 2022 03:42

DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDEN KESİTLER! (10)
18 Temmuz 2022 03:42

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (14)
01 Temmuz 2022 03:42

Sendikaların ortaya çıkışı ve toplumsal rolü (129)
15 Haziran 2022 03:42

DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDE KESİTLER (5)
05 Haziran 2022 03:42

DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDEN KESİTLER! (4)
30 Mayıs 2022 03:42

KİMİN HASSASİYETİ?
25 Mayıs 2022 03:42

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (10)
17 Mayıs 2022 03:42

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (9)
11 Mayıs 2022 03:42

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (8)
28 Nisan 2022 03:42

EMEK MÜCADELESİNDE GEÇMİŞ, EN ÖNEMLİ YOL GÖSTERİCİDİR!
24 Nisan 2022 03:42

GERÇEK BARIŞ, SAVAŞIN NEDENLERİNİ DOĞRU TESPİTLE MÜMKÜNDÜR!
23 Nisan 2022 03:42

ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI ETMEK!
19 Nisan 2022 03:42

ENFLASYON, ÜCRETLERİ YUTTU!
11 Nisan 2022 03:42

SOMUT ÜZERİNDEN DURUMU GEÇİŞTİRMEK, GERÇEKLİKTEN KOPMAKTIR!
06 Nisan 2022 03:42

TÜRKİYE BÜTÇESİNİN KARA DELİKLERİ!
04 Nisan 2022 03:42

YAP-İŞLET-DEVRET YÖNTEMİYLE YAPILAN TESİSLERİ KİM YAPIYOR?
28 Mart 2022 03:42

DERDİ GEÇİM OLANLAR VE DERDİ SEÇİM OLANLAR!
20 Mart 2022 03:42

DOKTORLAR NEDEN HEDEF!?
14 Mart 2022 03:42

TÜRKİYE TARİHİNİN UNUTULMAYACAK İKİ ÖNEMLİ OLAYI İLE 12 MART!
13 Mart 2022 03:42

Kimin savaşı?
09 Mart 2022 03:42

ANAYASAL HAKLARI KULLANDIRMAYANLAR VE ONLARI KORUYANLAR!
01 Mart 2022 03:42

HEDEFİNİZ DÖNÜŞTÜRMEK DEĞİLSE, MEVCUDA MAHKÛM OLURSUNUZ!
23 Şubat 2022 03:42

İNSANCA YAŞAMA KAVGASI VE DEVLETİN TARAFI!
21 Şubat 2022 03:42

ELEKTRİKTE ADIM ADIM GELEN SOYGUN!
16 Şubat 2022 03:42

İKTİDARDA OLMANIN DAYANILMAZ CAZİBESİ
08 Şubat 2022 03:42

HİÇBİR SORUNU, O SORUNA YOL AÇAN ÇÖZEMEZ!
17 Ocak 2022 03:42

Diliniz, demokrasiye bakışınızı ele veriyor!
11 Ocak 2022 03:42

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ (1)
08 Ocak 2022 03:42

Söz konusu seçim kazanmaksa gerisi teferruattır!
28 Aralık 2021 03:42

TÜRK LİRASININ DURDURALAMAYAN ÇÖKÜŞÜ VE ASGARİ ÜCRET GERÇEĞİ!
20 Aralık 2021 03:42

YOKSULLAŞMANIN; KÖPRÜ, OTOYOL, HAVA ALANI VE TELEFON İLE İMTİHANI!
14 Aralık 2021 03:42

ARTIK ASGARİ DEĞİL, ASIL ÜCRET!
09 Aralık 2021 03:42

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (9)
07 Aralık 2021 03:42

KİME KARŞI NEYİN SAVAŞI?
29 Kasım 2021 03:42

KADINA YÖNELİK ŞİDDET ERKEK SORUNUDUR!
26 Kasım 2021 03:42

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (6)
17 Kasım 2021 03:42

KAVRAM KARGAŞASI İLE GERÇEKLERİ GİZLEYEMEZSİNİZ!
14 Kasım 2021 03:42

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (5)
11 Kasım 2021 03:42

KUTSAL DEVLET, ÜLKEYİ İYİ YÖNETEMEYENLERİN SIĞINDIĞI LİMANDIR!
07 Kasım 2021 03:42

KORKU TÜNELİNDEN YÜKSELEN KORKUTMA SESLERİ!
02 Kasım 2021 03:42

Dünya gençliği gelecekten endişeli!
25 Ekim 2021 03:42

ÜLKEYİ İYİ YÖNETEMEYEN İKTİDARIN BAŞVURACAĞI YÖNTEM BASKIDIR!
18 Ekim 2021 03:42

Tüm Yazılar