Veli Beysülen
[email protected]

SOMUT ÜZERİNDEN DURUMU GEÇİŞTİRMEK, GERÇEKLİKTEN KOPMAKTIR!

06 Nisan 2022 12:13

 

 

              “Derin bir uluslararası krize yol açan Rusya-Ukrayna savaşını da ele aldık. Rusya Federasyonu’nun uluslararası hukuku ihlal ederek Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saldırması ile bölgemizde istikrar ve barış tehdit altına girmiştir.

          Bu kriz bize akılcı, tutarlı ve ülkemizin orta ve uzun vadeli stratejik menfaatlerini dikkate alan bir dış politikanın önemini bir kere daha göstermiştir.” Bu tespit, 27 Mart 2022 tarihinde bir araya gelen 6 muhalefet partisi genel başkanının imzalayıp kamuoyuyla paylaştığı ortak açıklamadan.

             Kuşkusuz bu açıklama ilk bakışta, somut olay üzerinden değerlendirildiğinde savaşa ve işgale karşı olmayı dile getiren değerli bir tespittir. Ancak olaylar derinlemesine değerlendirilip analiz edildiğinde bu savaşın, soğuk savaş döneminin kapandığı 1990’lı yıllardan bu yana alttan alta sürmekte olan açık ve gizli hegemonya savaşının bir parçası olduğunu tespitten uzaktır.

             Dolayısıyla ülkeyi yönetmeye talip olanların, savaşın asıl nedeni olan hegemonya savaşını değerlendirmeden, özellikle ABD ve İngiltere’nin başını çektikleri NATO’nun bu savaşın başlamasındaki rolüne değinmeden, somut üzerinden durum tespiti yapmaları eksikliktir. Eksiklik olduğu kadar gerçekçi de değildir.

            Elbette bu tespitin yapılmasının amacının, yaşananları gözden kaçırmak mı yoksa bilinçli bir tercih mi olduğu ayrı bir tartışma konusudur. Ancak hangi amaçla yapılırsa yapılsın bu açıklama, 6 partinin yönetime geldikleri takdirde izleyecekleri politikaya dair ipuçlarını ele veriyor.

            Bu açıklamayı yapanların öncelikle şu sorulara cevap vermeleri gerekiyor. Özellikle 1990’lı yıllarda SSCB ile onun başını çektiği Varşova Paktı’nın dağılmasının ardından, SSCB’nin Kuzey Avrupa’ya saldıracağı senaryosu geçerliliğini kaybettiğine göre, bu gerekçe ile kurulmuş NATO’nun dağıtılmamasını sorgulanmayacak mısınız? Dağıtılmadığı gibi, Kuzey Afrika, Ortadoğu, Yakın Asya, Kafkasya ve Balkanlar’da birçok ülkede, dışarıdan kışkırtmalarla çıkarılan iç savaşlar gerekçe gösterilmek suretiyle başvurulan savaş ve işgallerin başını çekmesine diyecek bir şeyiniz yok mu? NATO’nun gerek önceki savaşlarda gerekse bu savaşa giden süreçte başvurduğu kışkırtma ve tahrikler görmezden mi geleceksiniz?

              Hâlbuki gerek savaşa giden süreç gözlendiğinde gerekse savaşın başlamasından sonra, başını ABD ile İngiltere’nin çektiği Batı ittifakı içinde yer alan devletlerin yaptıkları tek merkezden verilen talimatla peş peşe yaptırım kararları almaları dikkate alındığında, savaşın Rusya-Ukrayna savaşı ya da Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı olmaktan çok, bloklar arası hegemonya savaşı olduğunu açıkça gösteriyor.

             Bir başka deyişle, bu savaşta saldırının hedefi olan ülke Ukrayna olsa da bu savaş dünyanın tek hâkimi olmaya çalışan emperyalist batı ile bölge hâkimiyetini korumak için gerekirse savaşa başvurmaktan çekinmeyen Rusya arasında yaşanan bir savaştır. Maalesef Ukrayna, ülke yönetiminin oynanan oyunu görmekten yoksunluğunun ve öngörüsüzlüğünün bedelini ödüyor. 

                Öte yandan savaşa karşı olmayı sadece “Bölge istikrarı ile barışını bozduğu” gerekçesine indirgemek büyük resme bakmamaktır. Zira onlarca yıldır, başta bölgemizdeki ülkeler olmak üzere, birçok ülkeye yönelik savaş ve işgaller, sadece bölgemizin değil, dünya genelinin istikrarını ve barışını bozmaktadır.

             Irak, Afganistan, Libya, Suriye, Yemen, Yugoslavya bunların en son örnekleridir. Tüm bunlar göz önüne getirilip etraflıca değerlendirilmeden, dostlar alışverişte görsün mantığıyla açıklama yapmak gerçekçilikten kopmaktır.

              Özellikle izlediği dış politika ile Türkiye’nin bloklar arasında gidip gelen güvenilmez bir ülke konumuna sürüklenmesine yol açmış AKP-MHP iktidar blok ununun karşısında, ülkeyi yönetmeye talip olduğunu açıklayan bir bloğun, savaş ve savaşın fiilen içinde olanlar ile dolaylı olarak tarafı olanlara karşı daha net pozisyon alması gerekirdi. Bunun olması ise, açıklamayı yapan 6 partinin ortak veya tek tek şu sorulara cevap vermeleri ile mümkündür.

 

 

 

 

            Söz gelimi gereksizliği ortaya çıkmış ve dünya için bir tehdit unsuru olmaktan başka işlevi bulunmayan, Türkiye’nin de üyesi olduğu NATO hakkında ne düşündüklerini daha somut bir şekilde ortaya koymaları ve atacakları pratik adımları toplumla paylaşmaları gerekmez mi? Somut yaşanmakta olan örnekler, Suriye iç savaşı ile Ukrayna-Rusya savaşlarında görüldüğü üzere, ABD ile müttefiklerinin NATO’yu kullanarak yürürlüğe koydukları, yayılmacı emperyalist hegemonya projesinin önünde engel gördükleri ülke yönetimlerine karşı, dışarıdan kışkırtma ile başlattıkları iç savaşlarla komşu ülkeleri çatıştırmak suretiyle başlattıkları bölgesel savaşlar hakkında düşünceniz var mı? Varsa toplumla paylaşmayı düşünüyor musunuz?

              Bu politikanın gelecekte paktın üyesi olan     Türkiye’yi baskı altına alabileceğini düşünüyor musunuz? İktidar veya muhalefet olmanızdan öte, bu ülkenin siyasi yapıları olarak sadece bir ihtimal dahi olsa, bu politikanın ülke üzerinde yaratacağı baskıya nasıl bir tepki vermeyi düşünüyorsunuz?

              Elbette bu soruları çoğaltmak mümkündür. Ancak çok detaya girmeden, hemen kuzeyimizde iki komşu ülke arasında süren savaş ile hemen güneyimizde bir komşu ülkede 11 yıldır süren iç savaş nedeniyle, Türkiye’yi yönetmeye talip olanların bu sorular ve daha fazlasını cevaplandırmaları ve buna dair politikalarını belirleyen toplumla paylaşmaları elzemdir.

            Kısacası bu ülkede siyaset yapan her siyasetçi, parti ve siyasi blok bu konularda çok net olmak zorundadır. Zira şimdilik Türkiye’ye direkt dokunmuyor gözükse de etrafımızda süren bu çatışmalardan istediği sonuçları elde edemeyecek bir ABD ile onun dünya hâkimiyetinin aracı NATO’nun ittifakın üyesi olan Türkiye’ye dayatmalarda bulunmayacağının ve komşuları ile karşı karşıya getirmeyeceğinin garantisi yoktur.

             Kuşkusuz bu tehlike hep vardı, olmaya da devam edecektir. Zira SSCB ile Varşova Paktı’nın dağılmasından sonra, Rusya’ya verdiği taahhüdü yok sayarak, Doğu Avrupa’ya doğru genişleyen NATO aracılığıyla kışkırttığı Ukrayna-Rusya savaşı şu anda Rusya’yı kuşatmaya almanın aracı olarak kullanılıyor. Bu çerçevede ABD ile Batılı müttefikleri, Rusya’ya yönelik bir dizi ekonomik ve siyasi yaptırım kararı alıp, uygulamaya koydular.

             Amacı Rusya’yı ekonomik ve siyasi olarak sistemden izole etmek ve zayıflatmak olan bu kararların gerekli etkiyi yaptığını ve Rusya’nın beklenen düzeyde zayıfladığını gören ABD’nin, ilerde dünya hegemonyasının ve bölgenin enerji kaynaklarını kontrole almanın önünde engel olarak gördüğü, ancak bugün gücünden çekindiği için direkt savaşmayı göze alamadığı Rusya’ya karşı son bir hamle de bulunması ve savaşa girmesi ihtimali asla göz ardı edilemez.

              Elbette ABD, böyle bir hamle için araç olarak NATO’yu kullanacaktır. Dolayısıyla Rusya’nın komşusu olan NATO üyesi Türkiye kendisini Rusya ile karşı karşıya getirecek oyunlar ile provokasyonlara karşı uyanık olmak zorundadır. Çünkü Rusya ile bir savaşı başlatmanın en önemli gerekçesi, onun Pakt üyesi bir ülkeye savaş açmasıdır. Kuşku yok ki, tüm bunlara bakıldığında bu iş için en uygun ülke, bölgede bulunan NATO üyesi Türkiye’dir.

             O zaman ülkeyi yönetmeye talip olanların, bu konuyla ilgili net politikalarla ortaya çıkmaları gerekiyor. Zira bir gün bir ittifakın ertesi gün diğerinin yanında olur, günü kurtarırım politikası artık tutmayacaktır. Çünkü bloklar arası çatışma kapıdadır.

             Çatışama kapıda olduğu için Ukrayna savaşı vesilesi ile bir yandan yaptırım kararları alınırken diğer yandan ise SSCB’den ayrılmış olan, Letonya, Estonya, Litvanya ile eski Doğu Blok’u ülkeleri, Polonya, Macaristan ve Romanya’daki NATO üslerine sürekli silah ve asker takviyesi yapılmaktadır.

              Bu takviyeler, her ne kadar bu savaş gerekçesiyle yapılıyormuş gibi gösterilse de aslında süregelen bir kuşatma ve kışkırtma politikasının adımlarıdır. Nitekim Kasım 2021’de İngiltere’nin Başkenti Londra’da yapılan NATO zirvesi sonrası, 5 Kasım 2021 tarihinde Genel Sekreter Stoltenberg tarafından açıklanan zirvenin sonuç bildirgesinde aynen şu ifadelere yer verilmektedir.

             “Baltık ülkeleri ve Polonya dahil tüm müttefikleri korumak için uygulamada olan planlar var. Bunun da ötesinde sadece planlarımız yok, bölgede daha fazla askeri güç bulunuyor. Tarihimizde ilk kez ittifakımızın doğu kanadı için sahada savaşa hazır kuvvetler var. NATO’nun hazırlığını 3 katına çıkardık.

             Gerekmesi durumunda daha hızlı hareket edebilmek için bugün daha fazla kuvvete karar verildi. İttifakın değişik taraflarını korumak için hazırlanan planlar düzenli olarak güncelleniyor ve gözden geçiriliyor. Bugün Baltık ülkeleri ve Polonya’ya ilişkin güncellenmiş plan konusunda mutabık kaldık.

              Bu da bizim planları güncelleyip gözden geçirebileceğimizi gösteriyor.” İfadelerine ek olarak, Rusya’nın saldırgan faaliyetlerinin Avro-Atlantik güvenliğini tehdit ettiği ile Çin’in yükselen gücüne vurgu yapıldı ve “Çin’in artan nüfuzu ve uluslararası politikalarının ortaya çıkardığı fırsat ve sınamaları ittifak olarak birlikte ele almalıyız.” dendi. Başlı başına bu ifadeler, NATO’nun somut hedeflerini ortaya koymaya yeterde artar. 

               Evet, görüldüğü gibi, emperyalist batının dünya hegemonyası projesinin önünde engel olarak gördüğü Rusya ile Çin’i bertaraf etmek üzere adım adım uyguladığı savaş politikası, başta bölgemiz, tüm dünyayı tehdit ediyor. Bu tehdit dolayısıyla Türkiye’yi yönetmeye talip olanların, ülkenin tam bağımsızlığı ile egemenliğinin sorgulanmasına yol açan NATO üyeliği hususunda net olmaları gerekiyor.

               Bunu yapmayıp, somuta indirgenmiş, derinlikten yoksun açıklamalarla durumu geçiştirmek, gerçekçilikten kopmaktır. Bence Türkiye’nin ve diğer Doğu Avrupa ülkelerinin, egemenliklerinin sorgulanmasına yol açan NATO üyeliğini masaya yatırmalarının zamanı geldi ve geçiyor.

                   Dilerim ülke yönetimine talip olanlar, sadece yaşanmakta olan savaşı değil, genel anlamda savaşlar ile bunların nedenlerini ele alarak savaş örgütü NATO üyeliğini tartışmaya açma yürekliliğini gösterirler. Zira ancak ülkeler böyle yaptıklarında, insanın insanı ve doğayı katletmesi olan savaşlar insanlığın gündeminden çıkacaktır! 

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

SOSYAL DEVLETİ YOK EDEN İKTİDARIN SEÇİM “MÜJDE”LERİ!
24 Ocak 2023 12:13

KIRMIZI ÇİZGİLER DEĞİL İLKELER BELİRLEYİCİ OLMALI!
17 Ocak 2023 12:13

2023, BARIŞ MÜCADELESİNİN YÜKSELDİĞİ YIL OLSUN!
03 Ocak 2023 12:13

Tek çözüm ‘âmâ’sız, ‘fakat’sız karşı çıkmak!
28 Aralık 2022 12:13

BU ÜLKEDE SIRTINDA KÜFE OLAN SİZ DEĞİLSİNİZ! 
26 Aralık 2022 12:13

74. YILINDA İNSAN HAKLARI VE TÜRKİYE!
20 Aralık 2022 12:13

ASGARİ ÜCRET VE EMEKLİ MAAŞLARI
05 Aralık 2022 12:13

Görüntüyle yok edilen gerçekler
30 Kasım 2022 12:13

PARA TUZAĞININ ADI SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM!
24 Kasım 2022 12:13

ASGARİ ÜCRET, SEFALET ÜCRETİ OLMAMALI!
21 Kasım 2022 12:13

SİYASİ ÖNGÖRÜNÜZ YOKSA TÖKEZLERSİNİZ!
15 Kasım 2022 12:13

BÜTÇE İKTİDARIN SINIFSAL TERCİHİNİN BELGESİDİR!
14 Kasım 2022 12:13

ANAYASAYA UYMAYAN İKTİDARLA ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ OLUR MU?
09 Kasım 2022 12:13

SİZCE DEZENFORMASYONU KİM YAPIYOR?
01 Kasım 2022 12:13

CUMHURİYETİ CUMHURİYET YAPAN, ONUN DEMOKRATİK OLMASIDIR!
30 Ekim 2022 12:13

KRİZ Mİ, KAYNAK TRANSFERİ Mİ?
27 Ekim 2022 12:13

BU KADERİ KİM YAZIYOR?
24 Ekim 2022 12:13

İŞ CİNAYETLERİNİN NEDENİ AZGIN SÖMÜRÜ POLİTİKALARINIZDIR!
18 Ekim 2022 12:13

DOĞRU HAMLEYİ, DOĞRU ZAMANDA YAPMAK!
11 Ekim 2022 12:13

İNSANLAR ÜLKEYİ “SÜFLİ” YAŞAM İÇİN Mİ TERK EDİYOR? 
05 Ekim 2022 12:13

İNSAN HAKLARINI SAVUNMAKTA SAMİMİYETSİZLİK DEVAM EDİYOR!
27 Eylul 2022 12:13

6-7 Eylül olaylarından ders çıkarmak!
06 Eylul 2022 12:13

Bireyler değil, siyasi anlayışlar belirleyici olmalıdır
12 Ağustos 2022 12:13

ITUC: TÜRİYE İŞÇİLER İÇİN EN KÖTÜ 10 ÜLKEDEN BİRİ!
22 Temmuz 2022 12:13

DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDEN KESİTLER! (10)
18 Temmuz 2022 12:13

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (14)
01 Temmuz 2022 12:13

Sendikaların ortaya çıkışı ve toplumsal rolü (129)
15 Haziran 2022 12:13

DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDE KESİTLER (5)
05 Haziran 2022 12:13

DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDEN KESİTLER! (4)
30 Mayıs 2022 12:13

KİMİN HASSASİYETİ?
25 Mayıs 2022 12:13

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (10)
17 Mayıs 2022 12:13

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (9)
11 Mayıs 2022 12:13

DENİZ, YUSUF, HÜSEYİN VE YÜZLERCE DEVRİMCİ, MÜCADELEDE YAŞIYOR!
08 Mayıs 2022 12:13

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (8)
28 Nisan 2022 12:13

EMEK MÜCADELESİNDE GEÇMİŞ, EN ÖNEMLİ YOL GÖSTERİCİDİR!
24 Nisan 2022 12:13

GERÇEK BARIŞ, SAVAŞIN NEDENLERİNİ DOĞRU TESPİTLE MÜMKÜNDÜR!
23 Nisan 2022 12:13

ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI ETMEK!
19 Nisan 2022 12:13

ENFLASYON, ÜCRETLERİ YUTTU!
11 Nisan 2022 12:13

TÜRKİYE BÜTÇESİNİN KARA DELİKLERİ!
04 Nisan 2022 12:13

YAP-İŞLET-DEVRET YÖNTEMİYLE YAPILAN TESİSLERİ KİM YAPIYOR?
28 Mart 2022 12:13

DERDİ GEÇİM OLANLAR VE DERDİ SEÇİM OLANLAR!
20 Mart 2022 12:13

DOKTORLAR NEDEN HEDEF!?
14 Mart 2022 12:13

TÜRKİYE TARİHİNİN UNUTULMAYACAK İKİ ÖNEMLİ OLAYI İLE 12 MART!
13 Mart 2022 12:13

Kimin savaşı?
09 Mart 2022 12:13

ANAYASAL HAKLARI KULLANDIRMAYANLAR VE ONLARI KORUYANLAR!
01 Mart 2022 12:13

HEDEFİNİZ DÖNÜŞTÜRMEK DEĞİLSE, MEVCUDA MAHKÛM OLURSUNUZ!
23 Şubat 2022 12:13

İNSANCA YAŞAMA KAVGASI VE DEVLETİN TARAFI!
21 Şubat 2022 12:13

ELEKTRİKTE ADIM ADIM GELEN SOYGUN!
16 Şubat 2022 12:13

İKTİDARDA OLMANIN DAYANILMAZ CAZİBESİ
08 Şubat 2022 12:13

HİÇBİR SORUNU, O SORUNA YOL AÇAN ÇÖZEMEZ!
17 Ocak 2022 12:13

Diliniz, demokrasiye bakışınızı ele veriyor!
11 Ocak 2022 12:13

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ (1)
08 Ocak 2022 12:13

Söz konusu seçim kazanmaksa gerisi teferruattır!
28 Aralık 2021 12:13

TÜRK LİRASININ DURDURALAMAYAN ÇÖKÜŞÜ VE ASGARİ ÜCRET GERÇEĞİ!
20 Aralık 2021 12:13

YOKSULLAŞMANIN; KÖPRÜ, OTOYOL, HAVA ALANI VE TELEFON İLE İMTİHANI!
14 Aralık 2021 12:13

ARTIK ASGARİ DEĞİL, ASIL ÜCRET!
09 Aralık 2021 12:13

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (9)
07 Aralık 2021 12:13

KİME KARŞI NEYİN SAVAŞI?
29 Kasım 2021 12:13

KADINA YÖNELİK ŞİDDET ERKEK SORUNUDUR!
26 Kasım 2021 12:13

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (6)
17 Kasım 2021 12:13

KAVRAM KARGAŞASI İLE GERÇEKLERİ GİZLEYEMEZSİNİZ!
14 Kasım 2021 12:13

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (5)
11 Kasım 2021 12:13

KUTSAL DEVLET, ÜLKEYİ İYİ YÖNETEMEYENLERİN SIĞINDIĞI LİMANDIR!
07 Kasım 2021 12:13

KORKU TÜNELİNDEN YÜKSELEN KORKUTMA SESLERİ!
02 Kasım 2021 12:13

Dünya gençliği gelecekten endişeli!
25 Ekim 2021 12:13

ÜLKEYİ İYİ YÖNETEMEYEN İKTİDARIN BAŞVURACAĞI YÖNTEM BASKIDIR!
18 Ekim 2021 12:13

Tüm Yazılar