Veli Beysülen
[email protected]

Söz konusu seçim kazanmaksa gerisi teferruattır!

28 Aralık 2021 17:01

 

 

           16 Nisan 2017 tarihli anayasa referandumunda tek adam yönetimini savunanların en önemli tezi, “Karar alma süreçlerinde uzun bürokratik prangalar var. Dolayısıyla biz bunları ortadan kaldırıp süreyi kısaltacağız.

          Böylece tek adam hızlı karar verecek ve bundan Türkiye kazançlı çıkacak” şeklindeydi. Elbette bunu savunanlar, Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB), Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) gibi, devlette yarım yamalak da olsa bağımsız karar alabilme yeteneği bulunan ve mümkün olduğunca buna uygun davranmaya çalışan birkaç kurumun bu niteliğini yok etmek için istediklerini belli etmeden, daha çok dış politika açısından kazanım sağlayacağı görüntüsü ile savunuyorlardı.

           Ancak sistem uygulandıkça, asıl amaca dair gizli ajanda fazlasıyla görünür hale geldi. Zira 24 Haziran 2018 seçimlerinden bu yana yaşananlar ve yapılan uygulamalar, tek adam yönetiminin/ iktidarın açık ve gizli destekçileri ile kendi dünya görüşünde olan sermayeye çıkar sağlamak üzere birçok alanda kullanıldığını gösteriyor.

            Özellikle son birkaç aydır yaşananlar, 3 Hazine ve Maliye Bakanı ile 4 Merkez Bankası Başkanı’nın değiştirilmesi, siyasi saiklerle uygulamaya konan ekonomik kararlara imza atmaktan imtina eden bürokratların, gece yarısı yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile görevden alınmaları, Partili Cumhurbaşkanı ile iktidar partisi sözcülerinin söylediklerinin satır aralarına gizlenmiş olsa da artık sırıtmaya başlayan gizli niyetler, iktidarın yapmak istediklerine dair ipuçlarını veriyor.

           Tüm bunlardan hareketle 24 Haziran 2018 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçimlerinden bu yana, özellikle son günlerinde olduğumuz 2021 yılının son dört ayında yaşananlara çok yönlü bakmakta yarar var.

           Zira ancak böyle yapıldığında, yapılanların yapılmasının altındaki gerçek niyeti ortaya çıkarmak mümkün olacaktır.

          Evet, 2022 yılına girmeye hazırlandığımız bugünlerde, ülke adeta ekonomik çöküş yaş(atıl)ıyor. Buna yol açan, yukarıda değindiğim gibi kısmen de olsa bağımsız karar verebilen bazı devlet kurumlarının bağımsızlığının ortadan kaldırılmış olmasıdır.

             Zira bu yolla, kendilerine Cumhurbaşkanı’nın dediğini yapmaktan başka seçenek bırakılmamış olan devlet kurumları bilimsellikten kopmuş bulunuyorlar. Bu kurumların başında Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası geliyor.

            Başkanı dört defa değişen TCMB, ekonomi biliminde yeri olmayan bir uygulama ile ülkede enflasyonun hızla yükseldiği bir süreçte, onu körüklercesine yılın son dört ayında peş peşe faiz indirdi. Bu nedenle, Türk Lirası yabancı paralar karşısında hızla değer kaybetti.

             Burada bir ayrıntıyı gözden kaçırmamakta yarar var. Başta Dolar, Euro olmak üzere, herhangi bir para birimi global piyasalarda değer kazanmadı. Yaşanan, tamamen Cumhurbaşkanı’nın yanlış ekonomik politikayı dayatmasına direnemeyen TCMB’nin faiz indirmesinin Türk Lirası’na değer kaybettirmesiydi.

            Uygulanan bu politika sonucu, Türk Lirası yabancı para birimlerinin, özellikle doların karşısında değer kaybetti. Bu değer kaybından dolayı, birçok ürünü dışarıdan ithal eden Türkiye’de mal ve hizmetlerin fiyatı hızla yükseldi ve Türkiye nüfusunun emekçi çoğunluğu hızla yoksullaşırken, bir avuç sermaye sahibi ise servetine servet kattı.

            Tüm bunlar yaşanırken ve Türk Lirası hızla değer kaybederken, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Lirası’nın dış güçlerin saldırısı altında olduğunu belirtip “Ekonomik milli kurtuluş savaşından milletimizi zaferle çıkaracağız” diyerek, liranın değer kaybının nedeninin kendisinin “Faiz neden, enflasyon sonuç” şeklindeki bilim dışı politikası olmadığını, asıl nedenin dış güçlerin liraya saldırısı olduğu yönünde algı oluşturmaya çalıştı.

             Kuşkusuz Cumhurbaşkanı’nın bu açıklamasının ikili amacı vardı. Birincisi, uyguladığı politikaya karşı çıkan siyasi ve sendikal yapılar ile uygulanan politikanın ekonomi biliminde yeri olmadığını söyleyerek eleştiren bağımsız ekonomistleri, kendisinin verdiği savaşa karşı çıkmakla suçlamak suretiyle köşeye sıkıştırmak.

             İkincisi ise kendisine destek veren milliyetçi muhafazakâr kitlenin oyunu garantiye almaktı. Elbette, Cumhurbaşkanı ile çevresinin Türk Lirasını değersizleştirme politikalarını milli dava gösterme çabaları bununla da sınırlı kalmadı.

             Nitekim konuyu aynı günlerde toplanan Milli Güvenlik Kurulu’na taşıyarak, en üst seviyede milli dava havası verdiler. Elbette sadece milli dava süsü vermek yeterli değildi. Çünkü kendi tabanının önemli bir kısmı, manevi değerlere bağlı bir kitle olduğundan bu milli hamaseti dinle desteklemek gerekiyordu.

             Bu gereklilikten hareketle Cumhurbaşkanı, faize karşı olmayı Nas süresine dayandıran açıklamalar yaptı. Kuşkusuz tüm bu politikalar boşuna değildi.

            2001 ekonomik krizi sonrası, zamanın koalisyon hükümetinin aldığı kararlar ve yaptırdığı kanun düzenlemelerinin sağladığı rahatlama sonucu, ülke ekonomisinin düzlüğe çıktığı 2002 yılında iktidar olan AKP, krizden çıkış programının sağladığı ekonomik rahatlama ve dünya piyasalarında dolaşan sıcak paranın ülkeye akmasıyla, kendisini ekonomide başarılı gösterme fırsatı yakaladı ve girdiği her seçimde güçlenerek iktidarını sürdürdü.

              Özellikle 2008 global krizi sonrası, ülkeye giren yabancı para ile uyguladığı özelleştirme politikası neticesi sattığı kamu kurumlarından gelen parayı yatırıma dönüştürmedi ve sürekli betona gömerek, bir avuç yandaş sermayeye rant sağladı.

            İstihdamda sürekliliği olmayan, üretime dayanmayan bu yatırım tercihinden dolayı ülke ciddi bir istihdam daralması yaşıyor ve işsizlik Türkiye Cumhuriyet in’de hiç olmadığı kadar yüksek.

            Öte yandan, 128 milyar dolar rezervin Merkez Bankası’ndan nasıl çıktığı ve kimlere satıldığı bir türlü açıklanamıyor. Bu nedenle Merkez Bankası rezervi ekside.

             En önemlisi de, 19 yıldır gündemi elinde tutan iktidar, son 1 yıldır muhalefetin sahaya inip halkın içine girmesinden dolayı bu üstünlüğü karşı tarafa kaptırmış bulunuyor. Yine aynı şekilde, uzun süredir baskı altına alınmaya ve susturulmaya çalışılan emek ve meslek örgütleri, sokaklara inmeye başladılar.

              Tüm bunlar, ekonomik sıkıntıyı iliklerine kadar yaşayan emekçi kesimlerin iktidardan uzaklaşmasına ve alternatif arayışına girmesine yol açıyor. Dolayısıyla iktidarın milli ve mukaddesatçı hamasete ihtiyacı var.

                Kim ne derse desin tüm bu politikalar, yapılan anketlerde hızla eridiği gün gibi ortada olan iktidarın bu erimeyi durdurmak üzere bilinçli bir şekilde uyguladığı politikalardır.  Çünkü bu politika sonucu, dövizin yükseleceğini, halkın süratle yoksullaşacağını, işsizliğin artacağını ve ücretlerin eriyeceğini iktidar biliyor.

              Ancak tüm bunlar dış güçlerin Türk lirasına saldırdığı algısını oluşturmak için yaşanmak zorundadır. Zira Milli Kurtuluş Savaşı verildiği yönünde, güçlü bir propaganda yürütülmesi ancak böylece mümkündü. Önemli olan, toplumu Cumhurbaşkanı’nın herhangi bir noktada yapacağı altın vuruşla dövizi düşüreceğine inanır noktaya getirmekti.

               Nitekim bir gün önce Nas’lar ortadayken, kimse bir Müslüman olarak benden başka türlü davranmamı beklemesin dedikten ve dolar 18 lira seviyesine dayandıktan sonra, 20 Aralık günü yapılan kabine toplantısı ile ardından yapılan ekonomi zirvesinden sonra açıklama yapan Cumhurbaşkanı beklenen altın vuruşu yaptı.

            Böylece faiz düşürülmesinden dolayı, paralarını hızla dövize aktaran tasarruf sahiplerini bundan vazgeçirmek amacıyla Türk Lirası cinsi tasarruf mevduatına kur garantili destek verilmesi kararı uygulamaya kondu.

            İlginç olan ise, açıklamanın yapıldığı akşam saatlerinde bankalar kapalıyken, sade vatandaşın işlem yapma imkânı yokken ve dolar henüz 17-16 lira seviyelerindeyken, milyarlarca doların liraya çevrilmesiydi.

             Peki kimdi bu milyarlarca doları liraya çevirenler? Bu imkâna nasıl sahip olmuşlardı? Birileri onlara bilgi mi sızdırmıştı? Tüm bu sorular cevap bekliyor. Sadece bu sorular değil elbette; alınan karar bir faiz artırımı değil miydi? Bu kur farkı desteği nereden verilecekti? Merkez Bankası veya Hazineden verilecekse, buna bankada parası olmayan dar gelirli yurttaşların ödediği vergilerin, bankada parası olan tuzu kuru kesime aktarılması denmez mi? Mademki doları bir gecede 6-7 lira aşağı çekmek mümkündü bu neden daha önce yapılmadı? Nas’ı ileri sürerek faiz indirdikten sonra, devlet hazinesinden kur farkı adı altında destek vermek faizi dolaylı arttırmak değil mi? Evet, tüm bu sorular, cevaplanmayı bekliyor.

              Biliyorum iktidar bu sorulara cevap vermeyecek! Çünkü 20 Aralık akşamı alınan kararlarla Cumhurbaşkanı, dış güçlere karşı zafer kazanmış komutandır artık. Kararların alındığı saatlerde bankalar kapalı ve sade yurttaşlar işlem yapma şansına sahip değilken, yandaş sermaye elindeki milyarlarca doları kurun en üst seviyesinden bozmak suretiyle servetine servet katmıştır.

             Faiz indirilmesi ve doların hızla yükselmesinin yol açtığı yüksek enflasyon bu ülke yoksullarının belini bükmeye devam edecektir. Ancak bunun da Cumhurbaşkanı’nın lütufkârlığı ile çözmek mümkündür.

            Bunun için ilk adım asgari ücrette atıldı ve asgari ücret %50 civarında arttırıldı. Nasıl olsa rakam büyük olduğunda kimse alım gücünün düştüğünü düşünmez.

                Eh bir de emekliler ile kamu çalışanlarının ağzına birer parmak bal çalındı mı iş bitmiştir. Muhalefet erken seçim mi istiyor, elbette onların istediği zamanda değil, iktidar kendisinin seçim kazanacağını gördüğü aşamada, baskın seçim yapar, bu işi de bitirir!

             Peki, muhalefet ne yapıyor dersiniz? İktidarın korkusuyla, şimdilik seçim kazanacakları geniş bir ittifak oluşturmaktan kaçınıyorlar.

             Neresinden bakarsanız bakın, bu ülke insanını yoksullaştıran politikanın iki temel amacı var. Biri ülkeye dayatılan tek adam yönetiminin başında bulunan parti genel başkanının aldığı bir kararla, dış güçleri dize getiren kahraman olduğuna toplumu inandırmak, diğeri uygulanan politikanın yoksullaştırdığı emekçilerin ağızlarına çalınacak birer parmak balla, seçime hazır olunan anda baskın seçime giderek seçim kazanmak. Kısacası seçim kazanmak söz konusuysa gerisi teferruattır!

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

TÜRK-İŞ MASAYA RESTI, EMEKÇİNİN YUKSELEN İSYANIDIR.
07 Ekim 2025 17:01

HALK BORÇ BATAĞINDA, GERÇEK GÜNDEMDEN KAÇIŞ VAR
22 Eylul 2025 17:01

" 12 EYLÜL FAŞİZMİ SADECE TANKLARLA GELMEDİ EMEĞİ VE GELECEĞİ TESLİM ALDI"
16 Eylul 2025 17:01

ADINI DOĞRU KOYMAK LAZIM
11 Eylul 2025 17:01

VELI BEYSÜLEN " EGITIMDE BILIM VE LAİKLİK ŞART ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİ TEHLİKE ALTINDA
08 Eylul 2025 17:01

ENFLASYON GERÇEKLERİ VE SENDİKALARIN SORUMLULUGU
01 Eylul 2025 17:01

" İŞÇİNİN 1 TRİLYON LİRALIK KAYBI MASADAKİ SESSİZLİĞİN BEDELİ "
25 Ağustos 2025 17:01

GREV HAKKI FIILEN YOK SAYILIYOR TOPLU SÖZLEŞME TİYATROSU OYNANIYOR
21 Ağustos 2025 17:01

GREV HAKKI FİİLEN YOK SAYILIYOR. TOPLU SÖZLEŞMESI MASASI TİYATROSU OYNANIYOR "
18 Ağustos 2025 17:01

źEMEK MÜCADELESİNDE YENİ BİR KIRILMA İŞÇİNİN SABRI SINIRDA
10 Ağustos 2025 17:01

EMEKÇİNİN SESİ KISILIYORSENDIKAL HAKLARGASP EDILIYOR
20 Temmuz 2025 17:01

100 YILLIK KRONİK TABU YIKILABİLECEKMİ ?
17 Temmuz 2025 17:01

GEÇMİS MÜCADELE YOL ĞOSTERİCİDİR
10 Temmuz 2025 17:01

YAGINLARIN NEDENİ ÖZELLESTİRME POLİTIKALARİ
07 Temmuz 2025 17:01

EMEKLİYE YOK NATO YA VAR!!
03 Temmuz 2025 17:01

YOKSULUN YOKSULU EMEKLİLER!
29 Haziran 2025 17:01

DUYGUSALLIK İNSANA YANLIŞLIK YAPTIRIR
26 Haziran 2025 17:01

EMEK MÜCADELESİNDE YENİ BİR KIRILMA MI YAŞANIYOR?
22 Haziran 2025 17:01

ÇAĞIN TEHLIKELİ SİLAHI DİJİTAL TEKNOLOJİ
19 Haziran 2025 17:01

15 - 16 HAZİRAN DİRENİSİNDE DERS ALMAK
15 Haziran 2025 17:01

12 EYLÜL RUHU ÜLKEYİ SARINCA
12 Haziran 2025 17:01

ÜLKENİN ACİL İHTIYACI HANGİSİDİR
05 Haziran 2025 17:01

BARIS ILE DEMOKRASİ İKİZ KARDESTİR
22 Mayıs 2025 17:01

ORTASI OLMAYAN İNSANLAR ÜLKESİ TÜRKİYE
15 Mayıs 2025 17:01

ÜLKEYİ YÖNETENLERİN HIRSI YOKSULLUĞUN NEDENİ...
08 Mayıs 2025 17:01

UMUT GENÇLİKTE
04 Mayıs 2025 17:01

1 MAYIS BASİT BİR ANMA GÜNÜ DEĞILDİR
30 Nisan 2025 17:01

TÜRKİYE’DE EGEMENLİK MİLLETİN OLMALIDIR
24 Nisan 2025 17:01

ŞİMDİ NE OLACAK ?
20 Nisan 2025 17:01

BU KAVGA KAYIKÇI KAVGASI
17 Nisan 2025 17:01

VEYSELDEN AL DERSİ
06 Nisan 2025 17:01

PROTESTO HAKKI ANAYASAL HAKTIR
03 Nisan 2025 17:01

ÜLKEDE SANDIK DEMOKRASİSİ BİLE YOK
23 Mart 2025 17:01

EMEKLİ BAYRAM İKRAMİYESİ NASIL KAZANDI?
16 Mart 2025 17:01

BARIŞA ULAŞMAKTA AZAMİ DİKKATİN ÖNEMİ
09 Mart 2025 17:01

KİM KİME EKMEK VERİYOR?
02 Mart 2025 17:01

KADINLAR HAYATI DURDURACAK
22 Şubat 2025 17:01

DİSK 58 YAŞINDA
16 Şubat 2025 17:01

Denetimsizlik facialarla can alıyor
02 Şubat 2025 17:01

FACİALARIN NEDENİ SORUMLULARIN SORUMSUZLUĞUDUR
26 Ocak 2025 17:01

ASGARİ ÜCRET NASIL ORTALAMA ÜCRET OLDU
19 Ocak 2025 17:01

BU SEFALETIN NNEDENİ ÖRGÜTSÜZLUK
12 Ocak 2025 17:01

2025 yili emekciler icin zor bir yil olacak
31 Aralık 2024 17:01

MUNZUR ÇEM ( HUSEYIN BEYSULEN )
11 Aralık 2024 17:01

Asgari ucretin ulusal ve uluslar arasi dayanaklari (2)
18 Kasım 2024 17:01

SOSYAL DEVLETİ YOK EDEN İKTİDARIN SEÇİM “MÜJDE”LERİ!
24 Ocak 2023 17:01

KIRMIZI ÇİZGİLER DEĞİL İLKELER BELİRLEYİCİ OLMALI!
17 Ocak 2023 17:01

2023, BARIŞ MÜCADELESİNİN YÜKSELDİĞİ YIL OLSUN!
03 Ocak 2023 17:01

Tek çözüm ‘âmâ’sız, ‘fakat’sız karşı çıkmak!
28 Aralık 2022 17:01

BU ÜLKEDE SIRTINDA KÜFE OLAN SİZ DEĞİLSİNİZ! 
26 Aralık 2022 17:01

74. YILINDA İNSAN HAKLARI VE TÜRKİYE!
20 Aralık 2022 17:01

ASGARİ ÜCRET VE EMEKLİ MAAŞLARI
05 Aralık 2022 17:01

Görüntüyle yok edilen gerçekler
30 Kasım 2022 17:01

PARA TUZAĞININ ADI SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM!
24 Kasım 2022 17:01

ASGARİ ÜCRET, SEFALET ÜCRETİ OLMAMALI!
21 Kasım 2022 17:01

SİYASİ ÖNGÖRÜNÜZ YOKSA TÖKEZLERSİNİZ!
15 Kasım 2022 17:01

BÜTÇE İKTİDARIN SINIFSAL TERCİHİNİN BELGESİDİR!
14 Kasım 2022 17:01

ANAYASAYA UYMAYAN İKTİDARLA ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ OLUR MU?
09 Kasım 2022 17:01

SİZCE DEZENFORMASYONU KİM YAPIYOR?
01 Kasım 2022 17:01

CUMHURİYETİ CUMHURİYET YAPAN, ONUN DEMOKRATİK OLMASIDIR!
30 Ekim 2022 17:01

KRİZ Mİ, KAYNAK TRANSFERİ Mİ?
27 Ekim 2022 17:01

BU KADERİ KİM YAZIYOR?
24 Ekim 2022 17:01

İŞ CİNAYETLERİNİN NEDENİ AZGIN SÖMÜRÜ POLİTİKALARINIZDIR!
18 Ekim 2022 17:01

DOĞRU HAMLEYİ, DOĞRU ZAMANDA YAPMAK!
11 Ekim 2022 17:01

İNSANLAR ÜLKEYİ “SÜFLİ” YAŞAM İÇİN Mİ TERK EDİYOR? 
05 Ekim 2022 17:01

İNSAN HAKLARINI SAVUNMAKTA SAMİMİYETSİZLİK DEVAM EDİYOR!
27 Eylul 2022 17:01

6-7 Eylül olaylarından ders çıkarmak!
06 Eylul 2022 17:01

Bireyler değil, siyasi anlayışlar belirleyici olmalıdır
12 Ağustos 2022 17:01

ITUC: TÜRİYE İŞÇİLER İÇİN EN KÖTÜ 10 ÜLKEDEN BİRİ!
22 Temmuz 2022 17:01

DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDEN KESİTLER! (10)
18 Temmuz 2022 17:01

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (14)
01 Temmuz 2022 17:01

Sendikaların ortaya çıkışı ve toplumsal rolü (129)
15 Haziran 2022 17:01

DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDE KESİTLER (5)
05 Haziran 2022 17:01

DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDEN KESİTLER! (4)
30 Mayıs 2022 17:01

KİMİN HASSASİYETİ?
25 Mayıs 2022 17:01

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (10)
17 Mayıs 2022 17:01

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (9)
11 Mayıs 2022 17:01

DENİZ, YUSUF, HÜSEYİN VE YÜZLERCE DEVRİMCİ, MÜCADELEDE YAŞIYOR!
08 Mayıs 2022 17:01

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (8)
28 Nisan 2022 17:01

EMEK MÜCADELESİNDE GEÇMİŞ, EN ÖNEMLİ YOL GÖSTERİCİDİR!
24 Nisan 2022 17:01

GERÇEK BARIŞ, SAVAŞIN NEDENLERİNİ DOĞRU TESPİTLE MÜMKÜNDÜR!
23 Nisan 2022 17:01

ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI ETMEK!
19 Nisan 2022 17:01

ENFLASYON, ÜCRETLERİ YUTTU!
11 Nisan 2022 17:01

SOMUT ÜZERİNDEN DURUMU GEÇİŞTİRMEK, GERÇEKLİKTEN KOPMAKTIR!
06 Nisan 2022 17:01

TÜRKİYE BÜTÇESİNİN KARA DELİKLERİ!
04 Nisan 2022 17:01

YAP-İŞLET-DEVRET YÖNTEMİYLE YAPILAN TESİSLERİ KİM YAPIYOR?
28 Mart 2022 17:01

DERDİ GEÇİM OLANLAR VE DERDİ SEÇİM OLANLAR!
20 Mart 2022 17:01

DOKTORLAR NEDEN HEDEF!?
14 Mart 2022 17:01

TÜRKİYE TARİHİNİN UNUTULMAYACAK İKİ ÖNEMLİ OLAYI İLE 12 MART!
13 Mart 2022 17:01

Kimin savaşı?
09 Mart 2022 17:01

ANAYASAL HAKLARI KULLANDIRMAYANLAR VE ONLARI KORUYANLAR!
01 Mart 2022 17:01

HEDEFİNİZ DÖNÜŞTÜRMEK DEĞİLSE, MEVCUDA MAHKÛM OLURSUNUZ!
23 Şubat 2022 17:01

İNSANCA YAŞAMA KAVGASI VE DEVLETİN TARAFI!
21 Şubat 2022 17:01

ELEKTRİKTE ADIM ADIM GELEN SOYGUN!
16 Şubat 2022 17:01

İKTİDARDA OLMANIN DAYANILMAZ CAZİBESİ
08 Şubat 2022 17:01

HİÇBİR SORUNU, O SORUNA YOL AÇAN ÇÖZEMEZ!
17 Ocak 2022 17:01

Diliniz, demokrasiye bakışınızı ele veriyor!
11 Ocak 2022 17:01

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ (1)
08 Ocak 2022 17:01

TÜRK LİRASININ DURDURALAMAYAN ÇÖKÜŞÜ VE ASGARİ ÜCRET GERÇEĞİ!
20 Aralık 2021 17:01

YOKSULLAŞMANIN; KÖPRÜ, OTOYOL, HAVA ALANI VE TELEFON İLE İMTİHANI!
14 Aralık 2021 17:01

ARTIK ASGARİ DEĞİL, ASIL ÜCRET!
09 Aralık 2021 17:01

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (9)
07 Aralık 2021 17:01

KİME KARŞI NEYİN SAVAŞI?
29 Kasım 2021 17:01

KADINA YÖNELİK ŞİDDET ERKEK SORUNUDUR!
26 Kasım 2021 17:01

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (6)
17 Kasım 2021 17:01

KAVRAM KARGAŞASI İLE GERÇEKLERİ GİZLEYEMEZSİNİZ!
14 Kasım 2021 17:01

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (5)
11 Kasım 2021 17:01

KUTSAL DEVLET, ÜLKEYİ İYİ YÖNETEMEYENLERİN SIĞINDIĞI LİMANDIR!
07 Kasım 2021 17:01

KORKU TÜNELİNDEN YÜKSELEN KORKUTMA SESLERİ!
02 Kasım 2021 17:01

Dünya gençliği gelecekten endişeli!
25 Ekim 2021 17:01

ÜLKEYİ İYİ YÖNETEMEYEN İKTİDARIN BAŞVURACAĞI YÖNTEM BASKIDIR!
18 Ekim 2021 17:01

Tüm Yazılar