Veli Beysülen
[email protected]

BARIS ILE DEMOKRASİ İKİZ KARDESTİR

22 Mayıs 2025 09:22

Barış ile Demokrasi İkiz Kardeştir

Geçen hafta bu köşede yayınlanan “ORTASI OLMAYAN İNSANLAR ÜLKESİ TÜRKİYE!” başlıklı yazımda, PKK’nın silah bırakma ve kendini feshetme kararı aldığını, bu kararla Türkiye’nin 40 yıldır süren çatışmaların sonlandırılması için önemli bir fırsat yakaladığını yazmış ve umarım bu fırsat heder edilmez demiştim. Adı geçen yazının bir paragrafında şunları yazmıştım: “İki tarafın tüm kuşku ve endişelerine rağmen, gelinen aşama, 40 yılı aşan çatışmanın sona erdirilmesi hususunda kritik bir eşiğin aşılmasıdır. Ancak siyaset kurumunun bir kısmı, PKK’nın açıklamasından cımbızla çektikleri cümle ve kelimeler üzerinden fırtına koparmakta gecikmediler.”

Evet, geçen hafta yayınlanan yazımda ayrıntılı açıklamaya çalıştığım gibi gerek etnik ve mezhepsel farklılıklar gerekse devleti yöneten siyasetçiler ile siyasi kurumların bu farklılıkları siyaset  malzemesi yapmaları ve ayrıştırıcı dil kullanmalarının ülke insanını uçlara savurduğunu, dolayısıyla Türkiye’nin ortası olamayan insanların yaşadığı ülke olduğunun altını çizmiştim. Maalesef bu nedenle, hep yapıldığı gibi bir kez daha yapılan açıklamadan cımbızlama yöntemiyle niyet okundu ve açıklama bağlamından koparılarak, karşı duruş zemini oluşturulmaya çalışıldı.

Özellikle PKK’nın açıklamasında yer alan, “Partimiz PKK; kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası'ndan alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı, halkımızın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıktı.” şeklinde kendisinin ortaya çıkış nedenine dikkat çektiği cümle üzerinden derin derin analizler yapıldı ve bu cümle Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu belgesi Lozan Barış Antlaşması'nı reddetmek olarak yorumlandı. Bununla da kalınmadı, Kürt hareketinin Sevr Antlaşması'nı istediği yönünde algı çalışması yapıldı.

Halbuki Kürtler, Sevr’in Kars, Ardahan, Ağrı, Iğdır ile Erzurum ve Van’ın önemli bir kısmını kapsayan genişçe bir bölümünün Ermenistan’a ayırdığını biliyor ve buna karşı çıkıyorlardı. 1919 yılında, Anadolu’ya geçen ve kurtuluş savaşı hazırlıkları çerçevesinde çalışmalar yapan Mustafa Kemal ile arkadaşları da özellikle Erzurum Kongresi sürecinde Sevr Anlaşması ile yaşadıkları coğrafyanın önemli bir kısmının Ermenistan’ın hakimiyetine gireceğini belirterek Kürtleri yanlarına çekmişlerdi. Kaldı ki Kürtler, Sevr’i istemiş olsalar Ankara’nın değil, İstanbul’un yanında yer alırlardı. 

Halbuki PKK burada Lozan Antlaşması sonrası özellikle bölgedeki yeniden yapılanma ile 1639 Kasr-ı Şirin Antlaşması'yla Osmanlı İmparatorluğu ile İran arasında bölünmüş olan Kürt coğrafyasının, Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde kalan bölümünün Lozan Antlaşması'ndan sonra Türkiye, Irak, Suriye arasında bir kez daha parçalanmasının yol açtığı inkâr ve imhaya dikkat çekiyor. Yine PKK bildirisinde, “52 yıllık önderlik mücadelesi Kürt sorununun ancak ortak vatan ve eşit yurttaşlık temelinde çözülmesinin kazandıracağını göstermiştir. 3. Dünya Savaşı kapsamında Ortadoğu’da yaşanan güncel gelişmeler de Kürt-Türk ilişkilerini yeniden düzenlemeyi kaçınılmaz kılmaktadır.” diyerek Türk ve Kürt halklarının demokratik bir ülkede eşit yurttaşlar olarak birlikte yaşamalarının zorunluluğuna dikkat çekiyor.

Öte yandan PKK bildirisinde, 1924 Anayasası'ndan itibaren devletin kurumsal yapısının tek bir etnik kimliğe oturtulduğunu ve bunun sonucu olan inkâr, imha ve asimilasyon politikasının kendisinin ortaya çıkış nedeni olduğunu vurguluyor. PKK’nın 1924 öncesine dikkat çekmesi ise bazılarınca Osmanlı’ya dönüşü istediği şeklinde yorumlandı. Halbuki burada Büyük Millet Meclisi'nin açıldığı 1920 ile 1924 arasını kapsayan Kurtuluş Savaşı sürecinde, 1921 Anayasası ile kabul edilen çok kimlikli yapıya dönülmesinin önemi vurgulanıyor. Kaldı ki Lozan Antlaşması heyetinin başında bulunan İsmet İnönü, ben Türk ve Kürt halklarını temsilen burada bulunuyorum diyerek, iki halkın ortak devleti adına Lozan’da Antlaşma'yı imzalamıştır. Nitekim Antlaşma'nın temel mantığı, iki halkın tek devlet çatısı altında birlikte yaşama iradelerine dayanmaktadır. Bu özelliğinden dolayı, Türkiye sınırları içinde yaşayan Müslüman olmayan halklar azınlık olarak kabul edilip, haklarının korunmasına dair hükümlere Antlaşma'da yer verilirken, Türkler ve Kürtler iki kurucu unsur olarak kabul edilmişlerdir. Özellikle Antlaşma'nın 39. Maddesi yönünden bakıldığında, uygulamada Kürtlere tanınan bazı hakların kullandırılmadığı, hatta yasaklarla engellendiği çok açıktır.  

Evet, Antlaşma'nın 39. Maddesi aynen şöyle: “Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk yurttaşları Müslümanlarla özdeş medeni ve siyasal haklardan yararlanacaklardır.

Türkiye’nin tüm halkı, din ayırt edilmeksizin yasa önünde eşit olacaktır.

Din, inanç ya da mezhep farkı hiçbir Türk Yurttaşının medeni ve siyasal haklardan yararlanmasına ve özellikle genel hizmetlere kabulüne, memurluğa ve yukarı derecelere ulaşmasına, ya da çeşitli meslekleri ve sanatları yapmasına bir engel sayılmayacaktır.

Herhangi bir Türk yurttaşının gerek özel ya da ticaret ilişkilerinde, gerek din, basın ya da her türlü yayın konusunda ve gerek toplantılarda herhangi bir dili serbestçe kullanmasına karşı hiçbir sınır konulmayacaktır.

Resmi dilin varlığı kuşkusuz olmakla birlikte, Türkçe'den başka dil ile konuşan Türk yurttaşlarına yargıçlar önünde kendi dillerini sözlü olarak kullanabilmeleri için gerekli kolaylıklar gösterilecektir.”

Bu maddenin özellikle 4. ve 5. fıkraları iyi incelendiğinde bugün bile "bilinmeyen dil” olarak kayıtlara geçirilen Kürtçe'nin günlük hayatta kullanılmasına olanak tanıyan düzenlemeler yapıldığı çok açık görülmektedir. O zaman Lozan tartışılıyor  diyenlere soruyorum: Lozan uygulanmayınca sıkıntılar yaşanacağını  bugüne kadar neden düşünmediniz? 12 Eylül darbesi lideri Evren, “Bunların yaşadığı bölgede kar çok yağıyor, bunlar karda yürürken kar, kart kurt yaptığı için bunlara Kürt demişler.” derken neden itiraz etmediniz?

Görüldüğü gibi, maddede Kürtçe adı direkt geçmemiş olsa da resmi dil olan Türkçe’den başka dil konuşan Türk yurttaşlarının dillerini serbestçe konuşmalarını ve yazmalarını hüküm atına alıyor.

Tüm bunları yok saymak; 40 yılı aşkın süredir devam ederek on binlerce genç insanın toprağa düşmesine neden olduğu gibi, bu ülke insanın refahı için kullanılması gereken milyarlarca lira kaynağı yutan ve bin yıldır bir arada yaşayan iki halk arasında derin fay hatları oluşmasına yol açan etnik çatışmanın devam etmesini istemekten başka bir şey değildir.

Kuşkusuz daha önceki “Çözüm Sürecinin” akamete uğramasının yol açtığı güvensizlik ve kaygılar mutlaka vardır. Toplumun önemli bir çoğunluğu iktidarın, özellikle Cumhurbaşkanı AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, süreci tek adam yönetimini tahkim etmek , Cumhurbaşkanlığına bir kez daha aday olmasının önünü açacak anayasa değişikliğini yapmak için kullanacağı endişesi taşıyor. Maalesef toplumdaki genel kanı bu yönde. Özellikle barış sürecini akamete uğratmak isteyen MHP dışındaki milliyetçi kesim bunu alabildiğine kullanıyor.

Peki, Erdoğan’ın ya da başında bulunduğu Cumhur İttifakı'nın böyle bir düşüncesi yok mudur? Bence var. Burada tuzağa düşmemesi gereken DEM Parti'dir. Kuşku yok ki, DEM Parti hatta bir bütün olarak muhalefet bloku, birlikte hareket etmenin yol ve yöntemlerini bularak, Cumhurbaşkanı ile başında bulunduğu ittifakın barışı tek adam yönetimini tahkim etmek için payanda olarak kullanmasının önüne geçmelidir. Zira dün Kürt hareketinin meclisteki sözcüsü HDP/DEM çizgisini siyaset arenasının dışına atmaya çalışan, ülkede kendisine muhalefet eden herkesi terörle iş birliği yapan hainler olarak yaftalayan iktidar bloku, yeni düşman olarak CHP’yi seçmiş bulunuyor.

Nitekim iktidar, 31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde birinci parti olan ve kamuoyu araştırmalarında hep birinci parti çıkan CHP’yi kriminalize ederek siyaset arenasının dışına atma veya itibarsızlaştırma politikası uyguluyor. Erdoğan’a karşı güçlü aday profili olarak öne çıkan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı CHP cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu ve ekibini hedef alan operasyonlar hız kesmeden devam ediyor. Kısacası bir yandan barış sürecini yürüten iktidarın diğer yandan iktidarının devamı için erken veya zamanında yapılacak seçimde birinci parti olma ve cumhurbaşkanlığını kazanma potansiyeli bulunlan CHP’ye yönelik operasyonlar yürütmesi ve İmamoğlu’nu suç örgütü lideri gösterme çabasının nerede duracağı belli değil.

Halbuki gerçek bir barışa ulaşmak, cumhuriyetin tüm yurttaşların eşit yaşadıkları gerçek bir demokrasiyle taçlandırılması ile mümkündür. Gerek Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat 2025 tarihinde okunan mektubunda gerekse PKK’nın kongre sonuç bildirgesinde, demokratik moderniteye dikkat çekmek suretiyle ortak yaşamın tesisi için demokrasi ve hukuk alanında düzenlemeler yapılmasına zemin sağlamak üzere silahlı mücadeleyi sonlandırdıklarını vurgulamaları önemlidir. Zira silahların susması, iktidarın elinden terör silahını alan önemli bir gelişmedir. Unutulmamalıdır ki, demokrasi ile barış ikiz kardeştir! Biri yoksa diğeri de olmaz!  

 

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

GREV HAKKI FIILEN YOK SAYILIYOR TOPLU SÖZLEŞME TİYATROSU OYNANIYOR
21 Ağustos 2025 09:22

GREV HAKKI FİİLEN YOK SAYILIYOR. TOPLU SÖZLEŞMESI MASASI TİYATROSU OYNANIYOR "
18 Ağustos 2025 09:22

źEMEK MÜCADELESİNDE YENİ BİR KIRILMA İŞÇİNİN SABRI SINIRDA
10 Ağustos 2025 09:22

EMEKÇİNİN SESİ KISILIYORSENDIKAL HAKLARGASP EDILIYOR
20 Temmuz 2025 09:22

100 YILLIK KRONİK TABU YIKILABİLECEKMİ ?
17 Temmuz 2025 09:22

GEÇMİS MÜCADELE YOL ĞOSTERİCİDİR
10 Temmuz 2025 09:22

YAGINLARIN NEDENİ ÖZELLESTİRME POLİTIKALARİ
07 Temmuz 2025 09:22

EMEKLİYE YOK NATO YA VAR!!
03 Temmuz 2025 09:22

YOKSULUN YOKSULU EMEKLİLER!
29 Haziran 2025 09:22

DUYGUSALLIK İNSANA YANLIŞLIK YAPTIRIR
26 Haziran 2025 09:22

EMEK MÜCADELESİNDE YENİ BİR KIRILMA MI YAŞANIYOR?
22 Haziran 2025 09:22

ÇAĞIN TEHLIKELİ SİLAHI DİJİTAL TEKNOLOJİ
19 Haziran 2025 09:22

15 - 16 HAZİRAN DİRENİSİNDE DERS ALMAK
15 Haziran 2025 09:22

12 EYLÜL RUHU ÜLKEYİ SARINCA
12 Haziran 2025 09:22

ÜLKENİN ACİL İHTIYACI HANGİSİDİR
05 Haziran 2025 09:22

ORTASI OLMAYAN İNSANLAR ÜLKESİ TÜRKİYE
15 Mayıs 2025 09:22

ÜLKEYİ YÖNETENLERİN HIRSI YOKSULLUĞUN NEDENİ...
08 Mayıs 2025 09:22

UMUT GENÇLİKTE
04 Mayıs 2025 09:22

1 MAYIS BASİT BİR ANMA GÜNÜ DEĞILDİR
30 Nisan 2025 09:22

TÜRKİYE’DE EGEMENLİK MİLLETİN OLMALIDIR
24 Nisan 2025 09:22

ŞİMDİ NE OLACAK ?
20 Nisan 2025 09:22

BU KAVGA KAYIKÇI KAVGASI
17 Nisan 2025 09:22

VEYSELDEN AL DERSİ
06 Nisan 2025 09:22

PROTESTO HAKKI ANAYASAL HAKTIR
03 Nisan 2025 09:22

ÜLKEDE SANDIK DEMOKRASİSİ BİLE YOK
23 Mart 2025 09:22

EMEKLİ BAYRAM İKRAMİYESİ NASIL KAZANDI?
16 Mart 2025 09:22

BARIŞA ULAŞMAKTA AZAMİ DİKKATİN ÖNEMİ
09 Mart 2025 09:22

KİM KİME EKMEK VERİYOR?
02 Mart 2025 09:22

KADINLAR HAYATI DURDURACAK
22 Şubat 2025 09:22

DİSK 58 YAŞINDA
16 Şubat 2025 09:22

Denetimsizlik facialarla can alıyor
02 Şubat 2025 09:22

FACİALARIN NEDENİ SORUMLULARIN SORUMSUZLUĞUDUR
26 Ocak 2025 09:22

ASGARİ ÜCRET NASIL ORTALAMA ÜCRET OLDU
19 Ocak 2025 09:22

BU SEFALETIN NNEDENİ ÖRGÜTSÜZLUK
12 Ocak 2025 09:22

2025 yili emekciler icin zor bir yil olacak
31 Aralık 2024 09:22

MUNZUR ÇEM ( HUSEYIN BEYSULEN )
11 Aralık 2024 09:22

Asgari ucretin ulusal ve uluslar arasi dayanaklari (2)
18 Kasım 2024 09:22

SOSYAL DEVLETİ YOK EDEN İKTİDARIN SEÇİM “MÜJDE”LERİ!
24 Ocak 2023 09:22

KIRMIZI ÇİZGİLER DEĞİL İLKELER BELİRLEYİCİ OLMALI!
17 Ocak 2023 09:22

2023, BARIŞ MÜCADELESİNİN YÜKSELDİĞİ YIL OLSUN!
03 Ocak 2023 09:22

Tek çözüm ‘âmâ’sız, ‘fakat’sız karşı çıkmak!
28 Aralık 2022 09:22

BU ÜLKEDE SIRTINDA KÜFE OLAN SİZ DEĞİLSİNİZ! 
26 Aralık 2022 09:22

74. YILINDA İNSAN HAKLARI VE TÜRKİYE!
20 Aralık 2022 09:22

ASGARİ ÜCRET VE EMEKLİ MAAŞLARI
05 Aralık 2022 09:22

Görüntüyle yok edilen gerçekler
30 Kasım 2022 09:22

PARA TUZAĞININ ADI SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM!
24 Kasım 2022 09:22

ASGARİ ÜCRET, SEFALET ÜCRETİ OLMAMALI!
21 Kasım 2022 09:22

SİYASİ ÖNGÖRÜNÜZ YOKSA TÖKEZLERSİNİZ!
15 Kasım 2022 09:22

BÜTÇE İKTİDARIN SINIFSAL TERCİHİNİN BELGESİDİR!
14 Kasım 2022 09:22

ANAYASAYA UYMAYAN İKTİDARLA ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ OLUR MU?
09 Kasım 2022 09:22

SİZCE DEZENFORMASYONU KİM YAPIYOR?
01 Kasım 2022 09:22

CUMHURİYETİ CUMHURİYET YAPAN, ONUN DEMOKRATİK OLMASIDIR!
30 Ekim 2022 09:22

KRİZ Mİ, KAYNAK TRANSFERİ Mİ?
27 Ekim 2022 09:22

BU KADERİ KİM YAZIYOR?
24 Ekim 2022 09:22

İŞ CİNAYETLERİNİN NEDENİ AZGIN SÖMÜRÜ POLİTİKALARINIZDIR!
18 Ekim 2022 09:22

DOĞRU HAMLEYİ, DOĞRU ZAMANDA YAPMAK!
11 Ekim 2022 09:22

İNSANLAR ÜLKEYİ “SÜFLİ” YAŞAM İÇİN Mİ TERK EDİYOR? 
05 Ekim 2022 09:22

İNSAN HAKLARINI SAVUNMAKTA SAMİMİYETSİZLİK DEVAM EDİYOR!
27 Eylul 2022 09:22

6-7 Eylül olaylarından ders çıkarmak!
06 Eylul 2022 09:22

Bireyler değil, siyasi anlayışlar belirleyici olmalıdır
12 Ağustos 2022 09:22

ITUC: TÜRİYE İŞÇİLER İÇİN EN KÖTÜ 10 ÜLKEDEN BİRİ!
22 Temmuz 2022 09:22

DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDEN KESİTLER! (10)
18 Temmuz 2022 09:22

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (14)
01 Temmuz 2022 09:22

Sendikaların ortaya çıkışı ve toplumsal rolü (129)
15 Haziran 2022 09:22

DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDE KESİTLER (5)
05 Haziran 2022 09:22

DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDEN KESİTLER! (4)
30 Mayıs 2022 09:22

KİMİN HASSASİYETİ?
25 Mayıs 2022 09:22

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (10)
17 Mayıs 2022 09:22

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (9)
11 Mayıs 2022 09:22

DENİZ, YUSUF, HÜSEYİN VE YÜZLERCE DEVRİMCİ, MÜCADELEDE YAŞIYOR!
08 Mayıs 2022 09:22

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (8)
28 Nisan 2022 09:22

EMEK MÜCADELESİNDE GEÇMİŞ, EN ÖNEMLİ YOL GÖSTERİCİDİR!
24 Nisan 2022 09:22

GERÇEK BARIŞ, SAVAŞIN NEDENLERİNİ DOĞRU TESPİTLE MÜMKÜNDÜR!
23 Nisan 2022 09:22

ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI ETMEK!
19 Nisan 2022 09:22

ENFLASYON, ÜCRETLERİ YUTTU!
11 Nisan 2022 09:22

SOMUT ÜZERİNDEN DURUMU GEÇİŞTİRMEK, GERÇEKLİKTEN KOPMAKTIR!
06 Nisan 2022 09:22

TÜRKİYE BÜTÇESİNİN KARA DELİKLERİ!
04 Nisan 2022 09:22

YAP-İŞLET-DEVRET YÖNTEMİYLE YAPILAN TESİSLERİ KİM YAPIYOR?
28 Mart 2022 09:22

DERDİ GEÇİM OLANLAR VE DERDİ SEÇİM OLANLAR!
20 Mart 2022 09:22

DOKTORLAR NEDEN HEDEF!?
14 Mart 2022 09:22

TÜRKİYE TARİHİNİN UNUTULMAYACAK İKİ ÖNEMLİ OLAYI İLE 12 MART!
13 Mart 2022 09:22

Kimin savaşı?
09 Mart 2022 09:22

ANAYASAL HAKLARI KULLANDIRMAYANLAR VE ONLARI KORUYANLAR!
01 Mart 2022 09:22

HEDEFİNİZ DÖNÜŞTÜRMEK DEĞİLSE, MEVCUDA MAHKÛM OLURSUNUZ!
23 Şubat 2022 09:22

İNSANCA YAŞAMA KAVGASI VE DEVLETİN TARAFI!
21 Şubat 2022 09:22

ELEKTRİKTE ADIM ADIM GELEN SOYGUN!
16 Şubat 2022 09:22

İKTİDARDA OLMANIN DAYANILMAZ CAZİBESİ
08 Şubat 2022 09:22

HİÇBİR SORUNU, O SORUNA YOL AÇAN ÇÖZEMEZ!
17 Ocak 2022 09:22

Diliniz, demokrasiye bakışınızı ele veriyor!
11 Ocak 2022 09:22

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ (1)
08 Ocak 2022 09:22

Söz konusu seçim kazanmaksa gerisi teferruattır!
28 Aralık 2021 09:22

TÜRK LİRASININ DURDURALAMAYAN ÇÖKÜŞÜ VE ASGARİ ÜCRET GERÇEĞİ!
20 Aralık 2021 09:22

YOKSULLAŞMANIN; KÖPRÜ, OTOYOL, HAVA ALANI VE TELEFON İLE İMTİHANI!
14 Aralık 2021 09:22

ARTIK ASGARİ DEĞİL, ASIL ÜCRET!
09 Aralık 2021 09:22

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (9)
07 Aralık 2021 09:22

KİME KARŞI NEYİN SAVAŞI?
29 Kasım 2021 09:22

KADINA YÖNELİK ŞİDDET ERKEK SORUNUDUR!
26 Kasım 2021 09:22

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (6)
17 Kasım 2021 09:22

KAVRAM KARGAŞASI İLE GERÇEKLERİ GİZLEYEMEZSİNİZ!
14 Kasım 2021 09:22

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (5)
11 Kasım 2021 09:22

KUTSAL DEVLET, ÜLKEYİ İYİ YÖNETEMEYENLERİN SIĞINDIĞI LİMANDIR!
07 Kasım 2021 09:22

KORKU TÜNELİNDEN YÜKSELEN KORKUTMA SESLERİ!
02 Kasım 2021 09:22

Dünya gençliği gelecekten endişeli!
25 Ekim 2021 09:22

ÜLKEYİ İYİ YÖNETEMEYEN İKTİDARIN BAŞVURACAĞI YÖNTEM BASKIDIR!
18 Ekim 2021 09:22

Tüm Yazılar