Veli Beysülen
[email protected]

15 - 16 HAZİRAN DİRENİSİNDE DERS ALMAK

15 Haziran 2025 17:23

 

15-16 HAZİRAN DİRENİŞİNDEN DERS ALMAK! “İşçiler durdukça dünya durur!”

 

 

 

Bursa Vatan Medya Grubu köşe yazarı Veli Beysülen, Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihine altın harflerle kazınan *15-16 Haziran 1970 Direnişi*ni kaleme aldı. Beysülen, yazısında yalnızca bir tarihsel olaya değil, aynı zamanda bugüne ve geleceğe ışık tutacak bir mücadele ruhuna dikkat çekiyor.

“Değerli arkadaşlar biz işçiyiz, dünyada her şeyi yapan işçiler, işçiler durdukça dünya durur.”
Bu sözler, DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’e ait. DİSK’e bağlı Lastik-İş Sendikası’nın 14 Haziran 1970’teki temsilciler kurulu toplantısında yaptığı kapanış konuşmasında sarf edilen bu tarihi cümleler, ertesi gün yüzbinlerce işçinin işe gitmeyerek sokağa çıkmasına öncülük etti.

Veli Beysülen’in yazısında vurguladığı gibi, dönemin iktidarı Adalet Partisi tarafından çıkarılan ve DİSK’i sendikal hayattan tasfiye etmeyi amaçlayan yasa, işçi sınıfında büyük bir tepki doğurdu. 15 Haziran sabahı, hayat durdu. İşçiler sadece üretimi değil, sokakları da işgal etti. Kısa sürede on binler, sonra yüz binler bir araya geldi.

Bu direniş, yalnızca bir işçi hareketi değil, aynı zamanda demokrasiye, örgütlenme hakkına ve emeğin onuruna sahip çıkma iradesiydi. Beysülen yazısında, 15-16 Haziran’ın “Türkiye’yi sarsan iki gün” olarak tarihe geçmesinin sadece kitlesel gücünden değil, taşıdığı tarihsel bilinç ve sınıf dayanışmasından kaynaklandığını vurguluyor.

“Bugün de o ruha, o bilince ihtiyacımız var.”
Yazısında günümüz emek mücadelesine de değinen Veli Beysülen, 15-16 Haziran’ın sadece bir anma günü değil, ders çıkarılması gereken bir dönemeç olduğunu ifade ediyor. Sınıf sendikacılığına sahip çıkmanın, emeği korumanın ve haklara karşı yapılan her müdahaleye karşı örgütlü mücadelenin bugün de geçerliliğini koruduğunu söylüyor.

“İşçilerin birliği, halkların kardeşliği” şiarıyla yazısını tamamlayan Beysülen, 15-16 Haziran Direnişi’nin unutulmaması, unutturulmaması gerektiğinin altını çiziyor.

Bu yazı, emek tarihine duyarlı her yurttaş için bir çağrı niteliği taşıyor.

İşte O yazı;

“Değerli arkadaşlar biz işçiyiz, dünyada her şeyi yapan işçiler, işçiler durdukça dünya durur.”

Evet, zamanın iktidarı Adalet Partisi’nin (AP), DİSK’i, dolayısıyla sınıf sendikacılığını sendikal alandan tasfiye etmek amacıyla meclisten geçirdiği kanuna karşı yapılacak eylemleri tartışmak üzere, 14 Haziran 1970 tarihinde DİSK’e bağlı Lastik-İş Sendikası Genel Merkezi toplantı salonunda toplanan DİSK Temsilciler Kurulu’nun kapanış konuşmasını yapan büyük işçi önderi DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler aynen bunları söylemişti. Ve hemen ertesi gün 15 Haziran sabahı, işyerlerine giden yüzbinlerce işçi çalışmayarak Kemal Türkler’in dediğini yaptı ve hayatı durdurdu. İşçiler işi yani hayatı durdurmakla kalmadılar, sokağa çıktılar, kısa zamanda binler, on binler oldular. Ve böylece diğer adıyla “Türkiye’yi Sarsan İki Gün” olan, Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihine altın harflerle yazılan 15-16 Haziran büyük işçi direnişi gerçekleşti.

Büyük işçi direnişinin üzerinden tam 55 yıl geçti. Bu 55 yıllık süre içinde, büyük direniş üzerine çok şey yazıldı ve söylendi. Peki, işçi sınıfı iki gün boyunca neden sokağa çıktı, ne istiyordu?

12 Haziran 1970 tarihinde, sendikal özgürlükleri tırpanlayan, serbest örgütlenme ve toplu pazarlık haklarını ortadan kaldıran sendikalar kanununda değişiklik yapılmasına dair tasarı millet meclisinde görüşülerek kabul edildi. Yeni düzenleme ile sendikalaşma ve toplu sözleşme yapmanın önüne ciddi engeller getirilmekteydi. Amacı DİSK ve bağlı sendikaları sendikal alandan tasfiye etmek olsa da Türk-İş’e bağlı sendikalar ile bağımsız sendikalar da yetki alıp toplu sözleşme yapamayacaklardı. Dolayısıyla bu sendikalara üye on binlerce işçi toplu sözleşme hakkını kaybedecekti. Değişikliğin amacı, devlet eliyle sendikal alanda Türk-İş diktası getirmekti. Sendikal bürokrasi güçlendirilecek ve işçi sınıfı eli kolu bağlanmış halde sermayenin insafına terk edilecekti.

İşte bu nedenle, DİSK’in çağrısıyla Türkiye çapında on binlerce işçi 15 Haziran sabahından itibaren fabrikaları boşaltarak sokağa çıktı. 15 Haziran 1970 günü 113 işyerinde 70 bin işçi eyleme katıldı. İstanbul’daki işçiler üç koldan, İzmit’tekiler iki koldan yürüyüşe geçti. DİSK üyesi işçilerin yanı sıra, TÜRK-İŞ üyesi binlerce işçi de işyerlerini boşalttı ve sınıf kardeşleri ile yürüyüş kolunda birleşti.16 Haziran günü çok daha fazla iş yerinden toplam 150 bine yakın işçi yine iki büyük şehirde yürüyüşe geçti.

Olaylar karşısında hükümet çareyi sıkıyönetim ilan etmekte buldu. 3 ay süren sıkıyönetim sonunda, 5 bini aşkın işçi işten çıkarıldı. Sıkıyönetim sürecinde Cumhurbaşkanı’nın onayından geçen 274 sayılı yasadaki değişiklik, sıkıyönetimden sonra TİP’in hemen ardından CHP’nin iptal için Anayasa Mahkemesi’ne başvurması üzerine, değişikliklerin önemli bir bölümü iptal edildi. 275 sayılı yasada değişiklik öngören tasarı ise, meclise bile sevk edilmeden geri çekildi. Böylece tarihe büyük işçi direnişi olarak geçecek olan 15-16 Haziran Direnişi amacına ulaştı ve DİSK faaliyetini sürdürdü. Faaliyetlerinin durdurulduğu 12 Eylül 1980 faşist darbesi öncesinde, 1970-1980 yılları arasında yaptığı toplu sözleşmeler, sermaye ve hükümet politikalarına karşı verdiği mücadele, DGM direnişi, faşizme ihtar eylemleri, başta MESS grevleri olmak üzere sayısız grev ve direniş, 1 Mayıs İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik Mücadele Dayanışma Günü’nün ülkemizde kutlanması gibi eylemlerle gündeme oturan DİSK, Türkiye işçi sınıfının umudu oldu. 1970-1980 arasındaki 10 yıllık süreçte, bir yandan TÜRK-İŞ’ten ayrılan sendikaların katılımı, diğer yandan birçok işyerinde örgütlenmesi DİSK’in hızla büyümesini sağladı. Bu nedenle, 12 Eylül darbesi faaliyetlerini durdurduğunda DİSK’in üye sayısı 600 bindi.

15-16 Haziran’ı yaratan ve büyük bir direnişe dönüşmesini sağlayan önemli faktörler vardı kuşkusuz. Özellikle 1960’ların ikinci yarısından itibaren yaşanan grevler ve fabrika işgallerinde öncülük yapan işçiler, 15-16 Hazin direnişinde inisiyatif aldılar. İşçilerin bu öncü kadrolara olan güveni 15-16 Haziran direnişine aktif katılım konusunda önemli bir etkendi.

15-16 Haziran Direnişi Türkiye’de işçilerin bir araya gelerek ortak bir sınıf tavrı belirlediklerinde neleri başarabileceklerinin görülmesi açısından önemli bir dönüm noktasıdır. Ve bu direniş aynı zamanda Türkiye işçi sınıfının sendikal barajlara ve barajlı demokrasiye karşı ilk isyanıdır. O dönemde işçiler meclisteki partilerin mücadeleci sendikal anlayışı ortadan kaldırma anlayışına karşı hangi siyasi partiyi desteklediğine bakmaksızın ortak bir sınıf tavrı belirledi. 15-16 Haziran’da kısa dönemde kazanım elde edilmemiş gibi gözükse de Anayasa Mahkemesi’nin yasayı iptal etmesinde işçilerin iki günlük direnişi belirleyici olmuştur. 15-16 Haziran yasal kazanımın ya da kazanılmış hakların mevzuat yoluyla budanmasının önündeki en büyük güvencenin işçilerin örgütlü fiili mücadelesi olduğunu açıkça göstermiştir.

1970 yılında, kanun yoluyla DİSK’in örgütlenmesini engellemeyi ve onu tasfiye etmeyi amaçlayan sermaye ve onun temsilcilerinin bu girişimi, örgütüne sahip çıkan işçi sınıfının barikatına çarpmış ve geri püskürtülmüştü. Ancak yerli ve yabancı sermaye ile onların ülkeyi yöneten temsilcisi siyasetçiler bu amaçtan vazgeçmediler. 1970-1980 yılları arasında, özellikle 1970’li yılların ikinci yarısında, ülkeyi siyasi ve ekonomik olarak istikrarsızlaştırdılar ve askeri darbeye zemin hazırladılar. Zira güçlü siyasi ve sendikal örgütlenmelerin olduğu demokratik ortamda, istedikleri ekonomik ve sosyal politikaları hayata geçirmeleri olanaklı değildi.15-16 Haziran 1970 direnişinden 10 yıl sonra, 12 Eylül faşist darbesi yapıldı. Nitekim 12 Eylül darbesinin ilk hedefi DİSK ve bağlı sendikaların faaliyetlerini durdurmak oldu. Ne yazık ki, 1970 yılında ayağa kalkan ve sınıf önderi Kemal Türkler’in “İşçi durunca hayat durur” sözünü doğrulayarak hayatı durduran ve iktidar ile sermayeye geri adım attıran işçi sınıfı, 12 Eylül’den bu yana çok şey kaybetti, kaybetmeye de devam ediyor.

Yukarıda belirttiğim gibi, 15-16 Haziran 1970 tarihinde ayağa kalkanlar, üye oldukları veya yakınlık duydukları siyasi partiye göre hareket etmediler ve sınıf olmanın bilinciyle, omuz omuza vererek barikatları aştılar. Maalesef Türkiye işçi sınıfı bugün, bundan 55 yıl önceki sınıf bilince sahip değil. Elbette bunda 12 Eylül sonrası sendika yönetimlerine, sınıf bilincinden kopuk insanların hakim olmasının önemli payı var. Özellikle sendikal eğitimin eksikliği, sendikacılığın ücret sendikacılığı ile sınırlandırılması, dayanışma grevi, hak grevi gibi, grevlerin yapılmamasının yanı sıra bazı işkollarında grev hakkının bulunmaması, hakkı bulunan işkollarında başlayan grevlerin eskiden Bakanlar Kurulu şimdi Cumhurbaşkanı kararıyla ertelenmesi, açıkçası yasaklanması, işçilerin sınıf bilincine ulaşmalarının önündeki engellerdir. Elbette tüm bunları aşmaya çalışan sendika yönetimleri var ancak günümüz toplumunun bilinç düzeyi bunların aşılmasının önünde ciddi bir engeldir. Zira kabul etmek gerekir ki, sınıf bilinci eksikliğinin tek nedeni olarak sendikal hareketin eksik ve yanlışlarını görmek büyük resmi görmemizi engelleyecektir.

Zaman zaman yazılarımda 12 Eylül’ün ilk hedefinin toplumsal uyanışın önünü kesmek olduğunu belirtirim. Yine yazılarımda, 12 Eylül’ün boyun eğen, verilene razı, hak kavramını bilmeyen, biat eden bir toplum oluşturacak tedbirler aldığını, özellikle eğitim sistemini buna uygun bireyler yetiştirmek üzerine oturttuğunu, dolayısıyla Türkiye toplumunun sorgulama yeteneğini kaybettiğini yazarım. Bugün geldiğimiz nokta tam da budur. Özellikle AKP’nin iktidar olduğu 2002 yılından bu yana, çalışma hayatı ile sendikal mevzuatta yaptığı değişiklikler, insanları esnek, kuralsız ve güvencesiz çalışmaya mahkum etti. Örgütlenmenin nerdeyse imkansız hale getirildiği, anayasal ve yasal haklarını kullanarak örgütlenen işçilerin işsiz kaldıkları bir süreci yaşıyoruz.

Öte yandan günümüzde düşük ücretle çalışanlar, sendikalı olan, sendikasının yaptığı toplu sözleşme ile görece daha iyi haklara sahip olan işçileri kendilerinin düşük ücretlere mahkum edilmelerinin nedeni olarak görüyorlar. Bunun son örneği, DİSK/Genel-İş Sendikası’nın İzmir Büyükşehir Belediyesi şirketlerinde çalışan üyeleri adına imzalamaya çalıştığı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine, başlattığı grev sürecinde yaşananlardır. Bu grev Türkiye toplumunun hak kavramından koptuğunu ve örgütlenmenin avantajlarından bihaber yaşadığını kanıtlayan önemli bir grev olarak tarihe geçti!

O zaman yapılması gereken sendikaların bir örgütlenme seferberliği başlatmaları ve ortak mücadele ile başta asgari ücret ve emekli aylıkları olmak üzere, toplumun tüm ezilenlerin hakları için mücadeleyi yükseltmeleridir!

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar (0)

Kalan karakter : 450
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!

Yazarın Diğer Yazıları

" 12 EYLÜL FAŞİZMİ SADECE TANKLARLA GELMEDİ EMEĞİ VE GELECEĞİ TESLİM ALDI"
16 Eylul 2025 17:23

ADINI DOĞRU KOYMAK LAZIM
11 Eylul 2025 17:23

VELI BEYSÜLEN " EGITIMDE BILIM VE LAİKLİK ŞART ÇOCUKLARIMIZIN GELECEĞİ TEHLİKE ALTINDA
08 Eylul 2025 17:23

ENFLASYON GERÇEKLERİ VE SENDİKALARIN SORUMLULUGU
01 Eylul 2025 17:23

" İŞÇİNİN 1 TRİLYON LİRALIK KAYBI MASADAKİ SESSİZLİĞİN BEDELİ "
25 Ağustos 2025 17:23

GREV HAKKI FIILEN YOK SAYILIYOR TOPLU SÖZLEŞME TİYATROSU OYNANIYOR
21 Ağustos 2025 17:23

GREV HAKKI FİİLEN YOK SAYILIYOR. TOPLU SÖZLEŞMESI MASASI TİYATROSU OYNANIYOR "
18 Ağustos 2025 17:23

źEMEK MÜCADELESİNDE YENİ BİR KIRILMA İŞÇİNİN SABRI SINIRDA
10 Ağustos 2025 17:23

EMEKÇİNİN SESİ KISILIYORSENDIKAL HAKLARGASP EDILIYOR
20 Temmuz 2025 17:23

100 YILLIK KRONİK TABU YIKILABİLECEKMİ ?
17 Temmuz 2025 17:23

GEÇMİS MÜCADELE YOL ĞOSTERİCİDİR
10 Temmuz 2025 17:23

YAGINLARIN NEDENİ ÖZELLESTİRME POLİTIKALARİ
07 Temmuz 2025 17:23

EMEKLİYE YOK NATO YA VAR!!
03 Temmuz 2025 17:23

YOKSULUN YOKSULU EMEKLİLER!
29 Haziran 2025 17:23

DUYGUSALLIK İNSANA YANLIŞLIK YAPTIRIR
26 Haziran 2025 17:23

EMEK MÜCADELESİNDE YENİ BİR KIRILMA MI YAŞANIYOR?
22 Haziran 2025 17:23

ÇAĞIN TEHLIKELİ SİLAHI DİJİTAL TEKNOLOJİ
19 Haziran 2025 17:23

12 EYLÜL RUHU ÜLKEYİ SARINCA
12 Haziran 2025 17:23

ÜLKENİN ACİL İHTIYACI HANGİSİDİR
05 Haziran 2025 17:23

BARIS ILE DEMOKRASİ İKİZ KARDESTİR
22 Mayıs 2025 17:23

ORTASI OLMAYAN İNSANLAR ÜLKESİ TÜRKİYE
15 Mayıs 2025 17:23

ÜLKEYİ YÖNETENLERİN HIRSI YOKSULLUĞUN NEDENİ...
08 Mayıs 2025 17:23

UMUT GENÇLİKTE
04 Mayıs 2025 17:23

1 MAYIS BASİT BİR ANMA GÜNÜ DEĞILDİR
30 Nisan 2025 17:23

TÜRKİYE’DE EGEMENLİK MİLLETİN OLMALIDIR
24 Nisan 2025 17:23

ŞİMDİ NE OLACAK ?
20 Nisan 2025 17:23

BU KAVGA KAYIKÇI KAVGASI
17 Nisan 2025 17:23

VEYSELDEN AL DERSİ
06 Nisan 2025 17:23

PROTESTO HAKKI ANAYASAL HAKTIR
03 Nisan 2025 17:23

ÜLKEDE SANDIK DEMOKRASİSİ BİLE YOK
23 Mart 2025 17:23

EMEKLİ BAYRAM İKRAMİYESİ NASIL KAZANDI?
16 Mart 2025 17:23

BARIŞA ULAŞMAKTA AZAMİ DİKKATİN ÖNEMİ
09 Mart 2025 17:23

KİM KİME EKMEK VERİYOR?
02 Mart 2025 17:23

KADINLAR HAYATI DURDURACAK
22 Şubat 2025 17:23

DİSK 58 YAŞINDA
16 Şubat 2025 17:23

Denetimsizlik facialarla can alıyor
02 Şubat 2025 17:23

FACİALARIN NEDENİ SORUMLULARIN SORUMSUZLUĞUDUR
26 Ocak 2025 17:23

ASGARİ ÜCRET NASIL ORTALAMA ÜCRET OLDU
19 Ocak 2025 17:23

BU SEFALETIN NNEDENİ ÖRGÜTSÜZLUK
12 Ocak 2025 17:23

2025 yili emekciler icin zor bir yil olacak
31 Aralık 2024 17:23

MUNZUR ÇEM ( HUSEYIN BEYSULEN )
11 Aralık 2024 17:23

Asgari ucretin ulusal ve uluslar arasi dayanaklari (2)
18 Kasım 2024 17:23

SOSYAL DEVLETİ YOK EDEN İKTİDARIN SEÇİM “MÜJDE”LERİ!
24 Ocak 2023 17:23

KIRMIZI ÇİZGİLER DEĞİL İLKELER BELİRLEYİCİ OLMALI!
17 Ocak 2023 17:23

2023, BARIŞ MÜCADELESİNİN YÜKSELDİĞİ YIL OLSUN!
03 Ocak 2023 17:23

Tek çözüm ‘âmâ’sız, ‘fakat’sız karşı çıkmak!
28 Aralık 2022 17:23

BU ÜLKEDE SIRTINDA KÜFE OLAN SİZ DEĞİLSİNİZ! 
26 Aralık 2022 17:23

74. YILINDA İNSAN HAKLARI VE TÜRKİYE!
20 Aralık 2022 17:23

ASGARİ ÜCRET VE EMEKLİ MAAŞLARI
05 Aralık 2022 17:23

Görüntüyle yok edilen gerçekler
30 Kasım 2022 17:23

PARA TUZAĞININ ADI SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM!
24 Kasım 2022 17:23

ASGARİ ÜCRET, SEFALET ÜCRETİ OLMAMALI!
21 Kasım 2022 17:23

SİYASİ ÖNGÖRÜNÜZ YOKSA TÖKEZLERSİNİZ!
15 Kasım 2022 17:23

BÜTÇE İKTİDARIN SINIFSAL TERCİHİNİN BELGESİDİR!
14 Kasım 2022 17:23

ANAYASAYA UYMAYAN İKTİDARLA ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ OLUR MU?
09 Kasım 2022 17:23

SİZCE DEZENFORMASYONU KİM YAPIYOR?
01 Kasım 2022 17:23

CUMHURİYETİ CUMHURİYET YAPAN, ONUN DEMOKRATİK OLMASIDIR!
30 Ekim 2022 17:23

KRİZ Mİ, KAYNAK TRANSFERİ Mİ?
27 Ekim 2022 17:23

BU KADERİ KİM YAZIYOR?
24 Ekim 2022 17:23

İŞ CİNAYETLERİNİN NEDENİ AZGIN SÖMÜRÜ POLİTİKALARINIZDIR!
18 Ekim 2022 17:23

DOĞRU HAMLEYİ, DOĞRU ZAMANDA YAPMAK!
11 Ekim 2022 17:23

İNSANLAR ÜLKEYİ “SÜFLİ” YAŞAM İÇİN Mİ TERK EDİYOR? 
05 Ekim 2022 17:23

İNSAN HAKLARINI SAVUNMAKTA SAMİMİYETSİZLİK DEVAM EDİYOR!
27 Eylul 2022 17:23

6-7 Eylül olaylarından ders çıkarmak!
06 Eylul 2022 17:23

Bireyler değil, siyasi anlayışlar belirleyici olmalıdır
12 Ağustos 2022 17:23

ITUC: TÜRİYE İŞÇİLER İÇİN EN KÖTÜ 10 ÜLKEDEN BİRİ!
22 Temmuz 2022 17:23

DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDEN KESİTLER! (10)
18 Temmuz 2022 17:23

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (14)
01 Temmuz 2022 17:23

Sendikaların ortaya çıkışı ve toplumsal rolü (129)
15 Haziran 2022 17:23

DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDE KESİTLER (5)
05 Haziran 2022 17:23

DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDEN KESİTLER! (4)
30 Mayıs 2022 17:23

KİMİN HASSASİYETİ?
25 Mayıs 2022 17:23

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (10)
17 Mayıs 2022 17:23

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (9)
11 Mayıs 2022 17:23

DENİZ, YUSUF, HÜSEYİN VE YÜZLERCE DEVRİMCİ, MÜCADELEDE YAŞIYOR!
08 Mayıs 2022 17:23

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (8)
28 Nisan 2022 17:23

EMEK MÜCADELESİNDE GEÇMİŞ, EN ÖNEMLİ YOL GÖSTERİCİDİR!
24 Nisan 2022 17:23

GERÇEK BARIŞ, SAVAŞIN NEDENLERİNİ DOĞRU TESPİTLE MÜMKÜNDÜR!
23 Nisan 2022 17:23

ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI ETMEK!
19 Nisan 2022 17:23

ENFLASYON, ÜCRETLERİ YUTTU!
11 Nisan 2022 17:23

SOMUT ÜZERİNDEN DURUMU GEÇİŞTİRMEK, GERÇEKLİKTEN KOPMAKTIR!
06 Nisan 2022 17:23

TÜRKİYE BÜTÇESİNİN KARA DELİKLERİ!
04 Nisan 2022 17:23

YAP-İŞLET-DEVRET YÖNTEMİYLE YAPILAN TESİSLERİ KİM YAPIYOR?
28 Mart 2022 17:23

DERDİ GEÇİM OLANLAR VE DERDİ SEÇİM OLANLAR!
20 Mart 2022 17:23

DOKTORLAR NEDEN HEDEF!?
14 Mart 2022 17:23

TÜRKİYE TARİHİNİN UNUTULMAYACAK İKİ ÖNEMLİ OLAYI İLE 12 MART!
13 Mart 2022 17:23

Kimin savaşı?
09 Mart 2022 17:23

ANAYASAL HAKLARI KULLANDIRMAYANLAR VE ONLARI KORUYANLAR!
01 Mart 2022 17:23

HEDEFİNİZ DÖNÜŞTÜRMEK DEĞİLSE, MEVCUDA MAHKÛM OLURSUNUZ!
23 Şubat 2022 17:23

İNSANCA YAŞAMA KAVGASI VE DEVLETİN TARAFI!
21 Şubat 2022 17:23

ELEKTRİKTE ADIM ADIM GELEN SOYGUN!
16 Şubat 2022 17:23

İKTİDARDA OLMANIN DAYANILMAZ CAZİBESİ
08 Şubat 2022 17:23

HİÇBİR SORUNU, O SORUNA YOL AÇAN ÇÖZEMEZ!
17 Ocak 2022 17:23

Diliniz, demokrasiye bakışınızı ele veriyor!
11 Ocak 2022 17:23

SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ (1)
08 Ocak 2022 17:23

Söz konusu seçim kazanmaksa gerisi teferruattır!
28 Aralık 2021 17:23

TÜRK LİRASININ DURDURALAMAYAN ÇÖKÜŞÜ VE ASGARİ ÜCRET GERÇEĞİ!
20 Aralık 2021 17:23

YOKSULLAŞMANIN; KÖPRÜ, OTOYOL, HAVA ALANI VE TELEFON İLE İMTİHANI!
14 Aralık 2021 17:23

ARTIK ASGARİ DEĞİL, ASIL ÜCRET!
09 Aralık 2021 17:23

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (9)
07 Aralık 2021 17:23

KİME KARŞI NEYİN SAVAŞI?
29 Kasım 2021 17:23

KADINA YÖNELİK ŞİDDET ERKEK SORUNUDUR!
26 Kasım 2021 17:23

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (6)
17 Kasım 2021 17:23

KAVRAM KARGAŞASI İLE GERÇEKLERİ GİZLEYEMEZSİNİZ!
14 Kasım 2021 17:23

SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (5)
11 Kasım 2021 17:23

KUTSAL DEVLET, ÜLKEYİ İYİ YÖNETEMEYENLERİN SIĞINDIĞI LİMANDIR!
07 Kasım 2021 17:23

KORKU TÜNELİNDEN YÜKSELEN KORKUTMA SESLERİ!
02 Kasım 2021 17:23

Dünya gençliği gelecekten endişeli!
25 Ekim 2021 17:23

ÜLKEYİ İYİ YÖNETEMEYEN İKTİDARIN BAŞVURACAĞI YÖNTEM BASKIDIR!
18 Ekim 2021 17:23

Tüm Yazılar