Veli Beysülen
[email protected]

" İŞÇİNİN 1 TRİLYON LİRALIK KAYBI MASADAKİ SESSİZLİĞİN BEDELİ "
25 Ağustos 2025 16:36"İŞÇİNİN 1 TRİLYON LİRALIK KAYBI – MASADAKİ SESSİZLİĞİN BEDELİ"
Bursa Vatan Medya Grubu köşe yazarı ve deneyimli sendikacı Veli Beysülen, kamu işçilerinin toplu sözleşme süreciyle ilgili üçüncü yazısında çarpıcı tespitlerde bulundu. DİSK-AR raporuna dayandırdığı verilere göre, Türkiye’deki yaklaşık 17 milyon işçi, yüksek enflasyon ve gelir vergisi adaletsizliği altında ezilirken, işçilerin cebinden 1 trilyon TL’ye yakın bir tutarın adeta sermayeye aktarıldığını vurguladı.
Beysülen’in makalesinden dikkat çeken satırlar:
► 2025 Ocak ayında 1.894 TL olan enflasyon kaybı, Temmuz ayında 6.796 TL’ye yükseldi.
► Ortalama bir işçinin 7 aylık toplam ücret kaybı 58.450 TL oldu.
► 17 milyon işçinin toplam aylık enflasyon kaybı 114,3 milyar TL, vergiyle birlikte toplam erime 198 milyar TL olarak hesaplandı.
► Yedi aylık toplam erime: 972 milyar TL!
Beysülen, bu tabloya “kaynak transferi” adını verirken, Türk-İş ve Hak-İş’in toplu sözleşme sürecindeki sessizliği eleştirdi. Bu pasif duruşun, sadece kamu işçilerine değil, tüm işçi sınıfına fatura çıkardığını ifade etti:
“Sendikalar ile hükümet masada otururken, 600 bin kamu işçisi oyalandı, işçinin alın teri pula döndü. Bu sessizlik, sermayeye kaynak aktarma aracına dönüştü.”
Beysülen’in mesajı net:
İşçinin hakkı masada değil, sokakta, örgütlü mücadelede kazanılır.
İşte o yazı…
EMEK MÜCADELESİNDE YENİ BİR SIÇRAMAYA İHTİYAÇ VAR! (3)
Bu yazının daha önce yayımlanan iki bölümünde kamu işçileri toplu sözleşme sürecini değerlendirmiştim. Geçen hafta yayınlanan bölümde, DİSK-AR’ın enflasyon ve vergi dilimlerini esas alarak yaptığı hesaplama sonucu hazırladığı raporda, iki konfederasyon Türk’İş’le Hak-İş’in sessiz sedasız masada oturdukları süreçte işçilerin cebinden milyarlarca lira paranın uçtuğunu gösterdiğini belirtmiştim.
Aynı araştırma, Türkiye’de SGK kapsamında çalışan yaklaşık 17 milyon işçinin ücretlerinin artan enflasyon ve vergi yükü nedeniyle reel olarak hızla eridiğini gösteriyor. Örneğin; ortalama işçi ücreti 2025 Ocak ayında enflasyon nedeniyle 1.894 TL eridi. Bu miktar 2025 Temmuz ayında 6 bin 796 TL’ye yükseldi. Buna göre işçinin ortalama ücretinin 7 aylık birikimli erimesi 58 bin 450 TL oldu. Sonuçta toplam işçiler için 2025 Temmuz ayında aylık enflasyon kaybı 114,3 milyar TL’ye ulaşırken, enflasyon ve vergi toplam erime 198 milyar TL, 7 aylık toplam birikimli erime ise 972 milyar TL oldu. Daha açık bir ifade ile işçinin yaklaşık 1 trilyon lira parası, enflasyon ve vergi yoluyla sermayeye aktarıldı. Bunun adı kaynak transferidir. Görüldüğü gibi sendikalar ile hükümet 600 bin kamu işçisini masada oyalerken, işçi sınıfının yaklaşık 1 trilyon TL’ye yaklaşan parası yüksek enflasyon ve gelir vergisi adaletsizliği nedeniyle eridi.
Zaman zaman Türkiye’de yaşanan ekonomik dalgalanmanın bir ekonomik kriz olmadığını aksine yüksek enflasyon ve vergi yoluyla emekçilerden toplananan kaynağın, faiz, teşvik ve ihalelerle sermayeye aktarılması olduğunu yazarım. Yani toplumun emekçi katmanlarını yoksullaştıran enflasyon, emekçilerden sermayeye kaynak aktarmanın aracıdır. Siz iktidarın enflasyonu düşürme bahanesiyle ücretleri baskıladığına bakmayın. Hele hele enflasyon düşüyor masalına hiç inanmayın. Zira iktidar ile kaynak aktardığı sermaye, yoksuldan kaynak transfer aracı olan enflasyonun düşmesini istemezler.
Evet, kamu işçilerinin aylarca bekledikten sonra bağlı oldukları konfederasyonların yıllık kümülatif talepleri olan %125 oranına karşılık, yıllık kümülatif %45 zam oranı ile yetinmek zorunda kaldıkları günlerde, kamu çalışanları (memurlar) ile dul ve yetimletinin 2026-2027 yılları için alacakları maaş artışları ile özlük haklarının belirleneceği toplu sözleşme görüşmeleri başladı. 11 işkolunun 10’unda en çok üyeye sahip işkolu sendikasının bağlı olduğu Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’ın başkanlığındaki kamu sendikaları heyeti ile hükümet adına kamu işveren heyeti arasında, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu gereğince 1 Ağustos’ta başlaması gereken görüşmeler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan tarafından 28 Temmuz 2025 tarihine çekildi. 28 Temmuz 2025 tarihinde başlayan görüşmeler öncesinde konfederasyonlar toplu sözleşmeye ilişkin taleplerini açıkladılar.
1990’lı yıllarda kamu emekçilerinin sendikal mücadelesinin motoru olan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) haziran ortalarından itibaren, bölge toplantılarının yanı sıra, siyasi partileri emek ve meslek örgütlerini ziyaret ederek toplu sözleşme için kamuoyu oluşturma çalışmaları yaptı. KESK görüşmelerin başladığı gün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde kitlesel basın açıklaması yaparak, sözleşmeye dair genel düşünceleri ile taleplerini basın ve kamuoyuyla paylaştı.
Kuşkusuz KESK yıllardır işkolu sendikalarının her birinin kendi üyeleri için işvereni kurumla toplu sözleşme yapması yerine, en çok üyeye sahip konfederasyonu yetkilendirerek sendikaları pasifize eden ve milyonlarca kamu çalışanı ile dul ve yetimlerini kapalı kapılar ardında yandaş konfedrasyonla imzalanan sözleşmeye mahkum eden masa düzenine karşı çıkıyor. Bu nedenle, KESK bir kez daha 4688 sayılı kanunun, serbest toplu pazarlık ve grev hakkını içerecek şekilde yeniden düzenlenmesi talebini dile getirdi.
KESK ayrıca kamuda sözleşmeli istihdama son verilmesi ve herkese kadrolu güvenceli iş sağlanması, kamu çalışanlarına verilen ek ve yan ödemelerin temel ücrete dâhil edilerek emekliliğe yansıtılması, liyakata dayalı istihdam için mülakatın kaldırılması, vergide adaletin sağlanması, 4688 Sayılı yasanın yeniden düzenlenmesi ve emekçilerin gerçek temsilinin sağlanması, hak etmiş tüm kamu emekçilerine 3600 Ek Gösterge verilmesi gibi taleplerini kamuoyuyla paylaştı.
Öte yandan yetkiliendirilmiş konfederasyon Memur-Sen görüşmelere başlamadan önce, bir basın toplantısı yaparak hükümet tarafına sunacakları teklifle ilgili kamuoyunu bilgilendirdi. Basın toplantısında, Kamu İşveren Heyeti’ne sunacakları taslağı açıklayan Konfederasyon Genel Başkanı Ali Yalçın; 2026 yılı için %10 refah payı, ilk altı ay için %25 ve 10 bin lira taban aylığı, ikinci altı ay için ise %20 zam olmak üzere kümülatif toplam %88, 2027 yılı için ise ilk 6 ay yüzde 20 zam, 7 bin 500 lira taban aylığı, ikinci altı ay için %15 zam olmak üzere, kümülatif toplam %46 oranında zam istediklerini belirtti.
Rakamlar bir hayli iddialı. Ancak tıpkı kamu işçileri toplu sözleşmesinde olduğu gibi bu sözleşme için sunulan teklif de işyerlerinde tartışılarak hazırlanmamış ve meselenin asıl sahipleri memurlar mücadelenin öznesi haline getirilmemiştir. Bu özelliğinden dolayı, arkasında çalışan desteği olmayan bir teklifin gereçekleşme oranı sıfırdır. Hele hele önceki yıllarda hükümetle al gülüm ver gülüm şeklinde milyonlarca çalışan ile emeklilerin beklentilerinin çok altında sözleşmelere imza atmış, hükümetin memur kolu Memur-Sen’in yetkilendirildiği masaya bu kadar iddialı rakamlarla oturmak ve sonuçta %10’lara imza atmak büyük sıkıntıdıt ve ciddiyeysizliktir. Elbette ben istenmesin demiyorum. Ancak kabul etmek gerekir ki, talep edilen ile imzalanan arasında bu düzeyde fark olması sendikal hareket açısından handikaptır.
Nitekim hükümet tarafı 12 Ağustos’ta 2026 yılının ilk 6 ayı için %10 ikinci 6 ayı için %6, 2027 yılının ilk ve ikinci altı ayı için ise %4+4 teklif verdi. Daha sonra bu teklifini, taban aylığa aylık 1.000 lira iyileştirme yapmak şeklinde revize eden hükümetin bu teklifi tepkiyle karşılandı ve kamu çalışanları konfederasyonların ortak çağrısıyla 18 Ağustos tarihinde iş bıraktılar. Hükümet 20 Ağustos tarihinde, ilk altı ay için %10 olan ilk teklifini bir puan arttırarak %11’e ikinci altı ay için %6 olan teklifini ise %7’ye çıkardı. 2027 yılı için, 6 aylık dönemlerin her biri için için verdiği %4+4 teklifinde ise değişikliğe gitmedi. Yetkilendirilmiş konfederasyon genel başkanı Ali Yalçın, “Bu teklif değil, dolayısıyla kabul etmiyoruz” dedi. Böylece uyuşmazlık tutuldu ve sözleşme hükümet adına masada oturan Kamu İşveren Heyeti tarafından Kamu Hakem Heyetine götürüldü. Bu süreçte yetkilendirilmiş konfederasyon, sözleşmeyi Kamu Hakem Heyetine götürmeyeceğini ve heyete üye vermeyeceklerini açıkladı.
Aslında sendikaların masaya oturmamaları önemliydi. Zira 6 üyesi direk bir üyesi dolaylı olarak Cumhurbaşkanı tarafından atanan komisyon, en çok üyeye sahip konfederasyon 2, üye sayısı bakımından ondan sonra gelen iki konfederasyondan 1’er üye olmak üzere toplam 11 üyeden oluşmaktadır. Komisyon toplantıları en az 8 üyenin katılımı ile yapılır. O zaman konfederasyon temsilcisi 4 üye katılmadığı takdirde heyet toplanamaz ve karar alamaz. Yani sözleşme, verilecek zamlar yönünde akdedilmemiş olur. Bu durumda, maaş zamları bütçe ile belirlenir. Ancak 23 Ağustos 2025 tarihinde heyetin yapılan ilk toplantısına en çok üyeye sahip yetkilendirilmiş konfederasyon Memur-Sen’in iki temsilcisi ile Türkiye Kamu-Sen’in bir temsilcisi katıldılar. Böylece
çoğunluğu yürütmenin başı Cumhurbaşkanınca atanmış Kamu Hakem Heyetinin toplu sözleşmeyi, hükümetin beklentileri doğrultusunda bitirmesine katkı verdiler. Bu yazının yazıldığı saatlerde heyetin ikinci toplantısı devam ediyordu. Ancak yukarıda belirttiğim gibi çoğunluğu Cumhurbaşkanınca atanmış heyetin, Cumhurbaşkanının başında bulunduğu yürütmenin taleplerini aşan oranlar belirlemesi mümkün değildir.
Yapılması gereken sendikaların toplantıya katılmamaları ve bu ortaoyununa alet olmamalarıydı. Ancak, tıpkı kamu işçileri sözleşmesinde olduğu gibi, bu sözleşmede de varlığını iktidara borçlu olan sendikalar, bunun diyetini milyonlarca çalışan ile ailesini sefalete teslim ederek ödüyorlar.
Halbuki masaya oturulmasa karar alınmayacak ve 2026 yılı Bütçe Kanunu’nun TBMM’de görüşülmesi sürecinde yapılacak ortak eylemlerle hükümet baskı altına alınanacaktı. Maalesef özellikle Memur-Sen şaşırtmadı ve yıllardır yaptığı gibi ortaoyununa bir kez daha ortak oldu.
Evet, 3 bölüm halinde yazdığım bu yazıdan da anlaşılacağı gibi; gerek işçi sendikacılığında gerek kamu çalışanları sendikacılığında Türkiye sendikal hareketinin üye sayısı bakımından ana omurgasını oluşturan yetkilendirilmiş konfederasyonların iktidarla işbirliği içinde olmaları, çalışanları ve emeklileri sefalete sürüklemektedir. Şimdi yapılacak şey, DİSK ile KESK’in alternatif olmaları ve işçi, memur tüm kamu çalışanlarını örgütleyecek projeler geliştirmeleridir. Zira gerek kamu işçileri arasında gerekse memurlar arasında ciddi rahatsızlık olduğu bilinen bir gerçektir. Bu rahatsızlık önümüzdeki süreçte işçilerin sendikalara güvenini tamamen sıfırlayacaktır. Dolayısıyla işçileri alternatife yöneltecek bir mücadele hattına ihtiyaç var. DİSK başta Dev. Sağlık-İş Sendikası’nın yetkisinin gasp edilmesiyle baraj altında bırakıldığı sağlık işkolu olmak üzere; maden, tarım orman gibi işkollarına yönelerek örgütlenmeyi kamu işyerlerine taşımalı. KESK’le dayanışma içinde işçi memur paralel örgütlenme için ortak programlar çıkararak eylemler yapmalı. Stratejik ve barajın kolay aşılabileceği işkolları öncelikli hedef olmalı ve işçilere konfederasyonun siyasetten, devletten ve sermayeden bağımsız olma ilkesi çok iyi anlatılmalı.
Kısacası Türkiye sendikal hareketinin, örgütsel bağımsızlığı temel düstur kabul eden, iktidara göre değil sınıfın ihtiyaçlarına uygun, sınıfın özne olduğu bir perspektifle sıçrama yapmasına ihtiyaç var. Şimdi çok laf söylemenin değil, pratik mücadele ile sınıfı ayağa kaldırmanın zamanıdır. Kısacası Türkiye emek mücadelesinde yeni bir sıçramaya ihtiyaç var. Sendikal hareket, işbirlikçiliği reddederek ya hep ya hiç demek zorundadır!
Veli Beysülen
Yorumlar (0)
Yazarın Diğer Yazıları
GREV HAKKI FIILEN YOK SAYILIYOR TOPLU SÖZLEŞME TİYATROSU OYNANIYOR
21 Ağustos 2025 16:36
GREV HAKKI FİİLEN YOK SAYILIYOR. TOPLU SÖZLEŞMESI MASASI TİYATROSU OYNANIYOR "
18 Ağustos 2025 16:36
źEMEK MÜCADELESİNDE YENİ BİR KIRILMA İŞÇİNİN SABRI SINIRDA
10 Ağustos 2025 16:36
EMEKÇİNİN SESİ KISILIYORSENDIKAL HAKLARGASP EDILIYOR
20 Temmuz 2025 16:36
100 YILLIK KRONİK TABU YIKILABİLECEKMİ ?
17 Temmuz 2025 16:36
GEÇMİS MÜCADELE YOL ĞOSTERİCİDİR
10 Temmuz 2025 16:36
YAGINLARIN NEDENİ ÖZELLESTİRME POLİTIKALARİ
07 Temmuz 2025 16:36
EMEKLİYE YOK NATO YA VAR!!
03 Temmuz 2025 16:36
YOKSULUN YOKSULU EMEKLİLER!
29 Haziran 2025 16:36
DUYGUSALLIK İNSANA YANLIŞLIK YAPTIRIR
26 Haziran 2025 16:36
EMEK MÜCADELESİNDE YENİ BİR KIRILMA MI YAŞANIYOR?
22 Haziran 2025 16:36
ÇAĞIN TEHLIKELİ SİLAHI DİJİTAL TEKNOLOJİ
19 Haziran 2025 16:36
15 - 16 HAZİRAN DİRENİSİNDE DERS ALMAK
15 Haziran 2025 16:36
12 EYLÜL RUHU ÜLKEYİ SARINCA
12 Haziran 2025 16:36
ÜLKENİN ACİL İHTIYACI HANGİSİDİR
05 Haziran 2025 16:36
BARIS ILE DEMOKRASİ İKİZ KARDESTİR
22 Mayıs 2025 16:36
ORTASI OLMAYAN İNSANLAR ÜLKESİ TÜRKİYE
15 Mayıs 2025 16:36
ÜLKEYİ YÖNETENLERİN HIRSI YOKSULLUĞUN NEDENİ...
08 Mayıs 2025 16:36
UMUT GENÇLİKTE
04 Mayıs 2025 16:36
1 MAYIS BASİT BİR ANMA GÜNÜ DEĞILDİR
30 Nisan 2025 16:36
TÜRKİYE’DE EGEMENLİK MİLLETİN OLMALIDIR
24 Nisan 2025 16:36
ŞİMDİ NE OLACAK ?
20 Nisan 2025 16:36
BU KAVGA KAYIKÇI KAVGASI
17 Nisan 2025 16:36
VEYSELDEN AL DERSİ
06 Nisan 2025 16:36
PROTESTO HAKKI ANAYASAL HAKTIR
03 Nisan 2025 16:36
ÜLKEDE SANDIK DEMOKRASİSİ BİLE YOK
23 Mart 2025 16:36
EMEKLİ BAYRAM İKRAMİYESİ NASIL KAZANDI?
16 Mart 2025 16:36
BARIŞA ULAŞMAKTA AZAMİ DİKKATİN ÖNEMİ
09 Mart 2025 16:36
KİM KİME EKMEK VERİYOR?
02 Mart 2025 16:36
KADINLAR HAYATI DURDURACAK
22 Şubat 2025 16:36
DİSK 58 YAŞINDA
16 Şubat 2025 16:36
Denetimsizlik facialarla can alıyor
02 Şubat 2025 16:36
FACİALARIN NEDENİ SORUMLULARIN SORUMSUZLUĞUDUR
26 Ocak 2025 16:36
ASGARİ ÜCRET NASIL ORTALAMA ÜCRET OLDU
19 Ocak 2025 16:36
BU SEFALETIN NNEDENİ ÖRGÜTSÜZLUK
12 Ocak 2025 16:36
2025 yili emekciler icin zor bir yil olacak
31 Aralık 2024 16:36
MUNZUR ÇEM ( HUSEYIN BEYSULEN )
11 Aralık 2024 16:36
Asgari ucretin ulusal ve uluslar arasi dayanaklari (2)
18 Kasım 2024 16:36
SOSYAL DEVLETİ YOK EDEN İKTİDARIN SEÇİM “MÜJDE”LERİ!
24 Ocak 2023 16:36
KIRMIZI ÇİZGİLER DEĞİL İLKELER BELİRLEYİCİ OLMALI!
17 Ocak 2023 16:36
2023, BARIŞ MÜCADELESİNİN YÜKSELDİĞİ YIL OLSUN!
03 Ocak 2023 16:36
Tek çözüm ‘âmâ’sız, ‘fakat’sız karşı çıkmak!
28 Aralık 2022 16:36
BU ÜLKEDE SIRTINDA KÜFE OLAN SİZ DEĞİLSİNİZ!
26 Aralık 2022 16:36
74. YILINDA İNSAN HAKLARI VE TÜRKİYE!
20 Aralık 2022 16:36
ASGARİ ÜCRET VE EMEKLİ MAAŞLARI
05 Aralık 2022 16:36
Görüntüyle yok edilen gerçekler
30 Kasım 2022 16:36
PARA TUZAĞININ ADI SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM!
24 Kasım 2022 16:36
ASGARİ ÜCRET, SEFALET ÜCRETİ OLMAMALI!
21 Kasım 2022 16:36
SİYASİ ÖNGÖRÜNÜZ YOKSA TÖKEZLERSİNİZ!
15 Kasım 2022 16:36
BÜTÇE İKTİDARIN SINIFSAL TERCİHİNİN BELGESİDİR!
14 Kasım 2022 16:36
ANAYASAYA UYMAYAN İKTİDARLA ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ OLUR MU?
09 Kasım 2022 16:36
SİZCE DEZENFORMASYONU KİM YAPIYOR?
01 Kasım 2022 16:36
CUMHURİYETİ CUMHURİYET YAPAN, ONUN DEMOKRATİK OLMASIDIR!
30 Ekim 2022 16:36
KRİZ Mİ, KAYNAK TRANSFERİ Mİ?
27 Ekim 2022 16:36
BU KADERİ KİM YAZIYOR?
24 Ekim 2022 16:36
İŞ CİNAYETLERİNİN NEDENİ AZGIN SÖMÜRÜ POLİTİKALARINIZDIR!
18 Ekim 2022 16:36
DOĞRU HAMLEYİ, DOĞRU ZAMANDA YAPMAK!
11 Ekim 2022 16:36
İNSANLAR ÜLKEYİ “SÜFLİ” YAŞAM İÇİN Mİ TERK EDİYOR?
05 Ekim 2022 16:36
İNSAN HAKLARINI SAVUNMAKTA SAMİMİYETSİZLİK DEVAM EDİYOR!
27 Eylul 2022 16:36
6-7 Eylül olaylarından ders çıkarmak!
06 Eylul 2022 16:36
Bireyler değil, siyasi anlayışlar belirleyici olmalıdır
12 Ağustos 2022 16:36
ITUC: TÜRİYE İŞÇİLER İÇİN EN KÖTÜ 10 ÜLKEDEN BİRİ!
22 Temmuz 2022 16:36
DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDEN KESİTLER! (10)
18 Temmuz 2022 16:36
SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (14)
01 Temmuz 2022 16:36
Sendikaların ortaya çıkışı ve toplumsal rolü (129)
15 Haziran 2022 16:36
DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDE KESİTLER (5)
05 Haziran 2022 16:36
DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDEN KESİTLER! (4)
30 Mayıs 2022 16:36
KİMİN HASSASİYETİ?
25 Mayıs 2022 16:36
SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (10)
17 Mayıs 2022 16:36
SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (9)
11 Mayıs 2022 16:36
DENİZ, YUSUF, HÜSEYİN VE YÜZLERCE DEVRİMCİ, MÜCADELEDE YAŞIYOR!
08 Mayıs 2022 16:36
SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (8)
28 Nisan 2022 16:36
EMEK MÜCADELESİNDE GEÇMİŞ, EN ÖNEMLİ YOL GÖSTERİCİDİR!
24 Nisan 2022 16:36
GERÇEK BARIŞ, SAVAŞIN NEDENLERİNİ DOĞRU TESPİTLE MÜMKÜNDÜR!
23 Nisan 2022 16:36
ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI ETMEK!
19 Nisan 2022 16:36
ENFLASYON, ÜCRETLERİ YUTTU!
11 Nisan 2022 16:36
SOMUT ÜZERİNDEN DURUMU GEÇİŞTİRMEK, GERÇEKLİKTEN KOPMAKTIR!
06 Nisan 2022 16:36
TÜRKİYE BÜTÇESİNİN KARA DELİKLERİ!
04 Nisan 2022 16:36
YAP-İŞLET-DEVRET YÖNTEMİYLE YAPILAN TESİSLERİ KİM YAPIYOR?
28 Mart 2022 16:36
DERDİ GEÇİM OLANLAR VE DERDİ SEÇİM OLANLAR!
20 Mart 2022 16:36
DOKTORLAR NEDEN HEDEF!?
14 Mart 2022 16:36
TÜRKİYE TARİHİNİN UNUTULMAYACAK İKİ ÖNEMLİ OLAYI İLE 12 MART!
13 Mart 2022 16:36
Kimin savaşı?
09 Mart 2022 16:36
ANAYASAL HAKLARI KULLANDIRMAYANLAR VE ONLARI KORUYANLAR!
01 Mart 2022 16:36
HEDEFİNİZ DÖNÜŞTÜRMEK DEĞİLSE, MEVCUDA MAHKÛM OLURSUNUZ!
23 Şubat 2022 16:36
İNSANCA YAŞAMA KAVGASI VE DEVLETİN TARAFI!
21 Şubat 2022 16:36
ELEKTRİKTE ADIM ADIM GELEN SOYGUN!
16 Şubat 2022 16:36
İKTİDARDA OLMANIN DAYANILMAZ CAZİBESİ
08 Şubat 2022 16:36
HİÇBİR SORUNU, O SORUNA YOL AÇAN ÇÖZEMEZ!
17 Ocak 2022 16:36
Diliniz, demokrasiye bakışınızı ele veriyor!
11 Ocak 2022 16:36
SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ (1)
08 Ocak 2022 16:36
Söz konusu seçim kazanmaksa gerisi teferruattır!
28 Aralık 2021 16:36
TÜRK LİRASININ DURDURALAMAYAN ÇÖKÜŞÜ VE ASGARİ ÜCRET GERÇEĞİ!
20 Aralık 2021 16:36
YOKSULLAŞMANIN; KÖPRÜ, OTOYOL, HAVA ALANI VE TELEFON İLE İMTİHANI!
14 Aralık 2021 16:36
ARTIK ASGARİ DEĞİL, ASIL ÜCRET!
09 Aralık 2021 16:36
SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (9)
07 Aralık 2021 16:36
KİME KARŞI NEYİN SAVAŞI?
29 Kasım 2021 16:36
KADINA YÖNELİK ŞİDDET ERKEK SORUNUDUR!
26 Kasım 2021 16:36
SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (6)
17 Kasım 2021 16:36
KAVRAM KARGAŞASI İLE GERÇEKLERİ GİZLEYEMEZSİNİZ!
14 Kasım 2021 16:36
SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (5)
11 Kasım 2021 16:36
KUTSAL DEVLET, ÜLKEYİ İYİ YÖNETEMEYENLERİN SIĞINDIĞI LİMANDIR!
07 Kasım 2021 16:36
KORKU TÜNELİNDEN YÜKSELEN KORKUTMA SESLERİ!
02 Kasım 2021 16:36
Dünya gençliği gelecekten endişeli!
25 Ekim 2021 16:36
ÜLKEYİ İYİ YÖNETEMEYEN İKTİDARIN BAŞVURACAĞI YÖNTEM BASKIDIR!
18 Ekim 2021 16:36