Veli Beysülen
[email protected]

TÜRKİYE BÜTÇESİNİN KARA DELİKLERİ!
04 Nisan 2022 02:49
Türkiye’de Bütçe, bir önceki yılın Eylül ve Ekim aylarında hazırlanarak TBMM Başkanlığına sunulur. Ardından Komisyon ve Meclis Genel Kurulu'nda yapılan görüşmeler sonucu kanunlaşır. Elbette Bütçe normal şartlarda ülkenin ekonomik verileri göz ününe alınarak hazırlanır.
Bir başka deyişle, bütçe temelde olağan ekonomik göstergelere dayanır. Esas olan bütçe kanununun uygulanacağı yılın tamamında ülkedeki temel ekonomik göstergelerini alt üst eden, olağanüstü durumlar ortaya çıkmadıkça, bütçenin mümkün olduğunca kanundaki gelir ve harcama kalemlerine uygun olarak uygulanmasıdır.
Ancak içinde bulunduğumuz ve üçüncü ayını bitirdiğimiz 2022 yılı Bütçesi'nin dayandırıldığı temel ekonomik veriler, bütçe taslak halindeyken, yani kanunlaşması görüşmelerinin TBMM’de devam ettiği 2021 yılının son aylarından itibaren alt üst olduğu için, gelir ve gider kalemlerinin bütçedeki karşılığı olan rakamların geçerliliğinden söz edilemez.
Zira Türk lirasının hızla değer kaybetmesi nedeniyle temel ekonomik göstergeler esaslı bir şekilde değişti. Hızla değer kaybetmiş liraya endeksli Bütçe'nin harcama kalemleri için belirlenen miktarların çok üstünde harcamalar yapılacağı açıktır.
Çünkü birçok harcama dolar ve euroya endekslidir. Dolayısıyla bütçenin yenilenmesine veya ek bir bütçe çıkarılmasına ihtiyaç vardır. Ancak hükümet bunu yapmak yerine, kanundaki rakamların çok çok üstünde harcamalar yapmaya devam ederek Meclis’i yok sayıyor.
Bu yazının konusu, bütçe hazırlanıp TBMM’de kanunlaştığı süreçte öngörülemeyen bugünkü ekonomik verilerin, devasa harcamalara yol açmış olmasıdır. Zira yaşanmakta olan ekonomik kriz nedeniyle Türk lirasındaki değer kaybı, bütçede bulunan dövize endeksli ödemelerin, bütçeyi yutan kara deliklere dönüşmesine yol açıyor.
Çok daha fazlası olmakla birlikte ben özellikle dövize endeksli ödemelerle büyük yük oluşturan üç konu üzerinden değerlendirme yapmaya çalışacağım. Bütçe hazırlandığı dönemde 8-10 lira civarında olan dolar ve euro bugün 15-16 lira seviyelerinde seyrediyor. Yıl sonuna kadar kaç liraya çıkacakları da belli değil.
1980’li ve 1990’lı yılları bilenler hatırlarlar, o yıllarda özelleştirme yandaşı politikacılar, bu politikanın savunucusu akademisyenler ile gazete köşe yazarları, sık sık Sosyal Güvenlik Sistemi'nin, özellikle Sosyal Sigortalar Kurumu'nun (SSK) bütçe üzerinde yük oluşturduğu ve kaynak yutan kara deliğe dönüştüğü yönünde açıklama ve değerlendirmeler yaparlardı.
Maalesef amacı sağlık ile emekliliği hak olmaktan çıkarıp, özel sermayenin bu alanlara yatırım yapmasına açmak olan bu politika sonuç verdi ve tamamen olmasa da sistem büyük oranda tasfiye edildi. Bu nedenle, artık sağlık için yurttaşlar cepten ödemeler yaparken, emekli maaş bağlama oranlarının düşürülmesi, emekli maaşlarının bağlanmasında taban aylık uygulamasına son verilmesi ve emekli maaş artışlarının 6’şar aylık dilimler halinde, TÜİK’in bir önceki altı aylık dönem için açıkladığı piyasa gerçeklerini yansıtmaktan uzak, Tüketici Fiyat Endeksi'ndeki (TÜFE) artış oranında artırılmasından dolayı emekli sefalete sürüklendi.
Kuşkusuz tüm bunlar bilinçli bir politikanın parçalarıdırlar. Nitekim kaynak yokluğu gerekçe gösterilerek Kamu Emeklilik Sistemi'nin ödediği maaşlar sürekli aşağı çekilirken, hükümet Özel Bireysel Emeklilik Sistemi'ne (BES) bütçeden kaynak aktarıyor.
Sağlıkta ise; uygulanan sosyalizasyonun bir parçası olan SSK’nın sağlık tesisleri tüm mallarıyla birlikte Sağlık Bakanlığına devredildi ve sağlık hizmeti vermesi engellendi. Halbuki SSK, kamuda veya özelde çalışan milyonlarca işçinin ödediği primlerle, onlar ile aile bireylerine sağlık hizmeti veriyordu.
Kendi ilaç fabrikasında ilaç, atölyelerinde medikal ürünler üreten SSK, aynı zamanda ihale yoluyla toplu ilaç alımı avantajını kullanıyor ve düşük bedelle temin ettiği ilaçları, kendi sağlık tesislerinin bünyesindeki eczaneler vasıtasıyla hastalara ulaştırıyordu.
Maalesef tüm bunlar yok edildi. Şimdi sağlığa hem bütçeden hem de yurttaşın cebinden inanılmaz büyüklükte kaynak aktarılıyor. Buna rağmen, hastanelerde tıbbi müdahalelerde kullanılan birçok medikal malzemelerin temininde sıkıntılar yaşandığına ve ameliyatların gecikmeli yapıldığına dair haberler basında yer almaya başladı. Yine ilaç tekellerine çok büyük paralar aktarılmasına rağmen, piyasada birçok ilaç ya bulunamıyor ya da fahiş fiyatlarla temin edilebiliyor.
Dövize endeksli garantiler verilmiş olan Şehir Hastaneleri'ne öngörülenin çok çok üstünde para ödeniyor. Kısacası özelleştirme savunucularının “Kara Delik” dedikleri sosyal güvenlik sistemi çökertildiği için, bütçeye her yıl çok daha büyük yük binmektedir. Yani sağlık, artık bütçeden kaynak yutan önemli bir kara deliktir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, birkaç gün önceki bir konuşmasında, “2024 yılında Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) projelerinin Hazine’ye olan yükünün neredeyse sıfırlanacağını” söylese de, Dünya Bankası, Türk lirasının değer kaybından dolayı, dolar ve euroya endeksli garantiler nedeniyle Türkiye’de Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) modeli ile yapılan köprü ve otoyollara verilen garantilerin bütçeye öngörülenin üstünde yük getireceğine dair uyarıda bulundu.
Banka uyarısında, “KÖİ projelerinin garantileri dolar üzerinden, oysa bu projelerin kullanım ücretleri lira bazında yükseliyor. Yükümlülüklerin hayata geçmesi ile bu projeler Türkiye’nin mali dengeleri üzerinde baskı oluşturuyor” demektedir.
Türkiye’nin kamu-özel sektör işbirliği proje toplam yatırımının 77.9 milyar dolara ulaştığının vurgulandığı raporda, bunun ise gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) yüzde 10.3’ü’ne karşılık geldiği belirtiliyor.
Kuşkusuz uyarı niteliğinde ki bu raporun ortaya koyduğu veriler, KÖİ projeleri için yüklenicilerle yapılan kontratlarda yer alan sabit kullanıcı sayısı garantileri ile döviz kurunun yukarı doğru olan sürekli değişkenliğinden kaynaklanan fark ödemelerinin bütçe üzerinde oluşturduğu baskının gün geçtikçe arttığını gösteriyor.
Nitekim rapora göre, 2019 yılında KÖİ ödemelerinin merkezi bütçe içindeki payı yüzde 1.2 iken, bu oran 2022’de yüzde 2.4’e yani iki katına yükseldi. Elbette Türk lirasında yaşanan keskin değer kaybının, bütçede öngörülen ödemelerin fazlasıyla üstünde ödeme yapılacağını, bunun ise beklenenin oldukça üzerinde yük oluşturacağı açıktır.
Kaldı ki, bu projelerin oluşturduğu baskı bütçe üzerindeki baskıyla da sınırlı değil. Zira dövize endeksli kullanım ücretlerinin Türk lirası karşılığı sürekli arttığı için, vatandaşın harcamalarını da artırıyor. İşte bir kara delik daha.
Gelelim Bütçe hazırlanırken ve TBMM’de kabul edilirken hiç hesapta olmayan Kur Korumalı Türk Lirası Mevduat Hesabı'na yapılacak ödemelere. Hepiniz hatırlarsınız, 2021 yılının son çeyreğinde Cumhurbaşkanı'nın, “Faiz Sebep Enflasyon Sonuç” dayatmasına direnemeyen Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun, 4 ay peş peşe politika faizinde indirime gitmesinden dolayı, Türk lirası tüm paralar karşısında hızla değer kaybetmişti.
Nitekim Eylül ayında 8 ile 10 lira arasında olan dolar ile euro, 20 Aralık’ta tarihi zirvesini yaparak 18 ile 20 lira bandına dayandılar. Bunun üzerine, faiz indiriminden geri adım atmamak için ekonomiye yeni bir yöntem kazandırıldı ve adı faiz olmayan ancak bankaların ödeyeceği faizi, hazineden yapılacak ödemelerle vatandaşın sırtına yükleyecek olan Kur Korumalı Türk Lirası Mevduat (KKM) Hesabı uygulamasına geçildi. İlginç olan ise; Kur Korumalı Mevduat Hesabı'na geçildiğinin Cumhurbaşkanı tarafından açıklanmasının üzerinden birkaç saat geçmişken, doların 18 lira bandından 12.20 liraya, euronun 20 lira bandından 13,70 lira seviyelerine gerilemeleriydi.
Bu gerileme sonucu, dolar 21 Aralık 2021 tarihinde 12,18 lira, euro ise 13,73 lira seviyesinde işlem gördüler. Böylece faiz indirterek Türk lirasına değer kaybettiren Cumhurbaşkanı, adına faiz denmeyen yeni faiz kararıyla dövizi aşağı çekme başarısı ile taltif edildi.
Kur Korumalı Mevduat hesaplarına, hesabın açıldığı tarihteki döviz kuru ile vadesinin dolduğu tarihteki döviz kuru arasındaki fark, kendisine hizmet verilsin diye vergi veren vatandaşın ödediği bu vergilerden Hazine tarafından ödenecektir. Hesapların en az 4 ay vadeli olması şart olduğundan, ilk açılmasının üzerinden 4 ay geçmiş olan hesaplar için kur farkı ödemesinin ilk ödemeleri Nisan ayı içinde yapılacak.
Yani milyonlarca insanın işsiz olduğu, yoksulluğun toplumu kemirdiği, enflasyonun tarihin zirvesinde seyrettiği bu günlerde, yurttaşlara destek vermeyen hükümet, ülkede her şeye tek başına karar veren Cumhurbaşkanı'nın, ekonomi bilimine aykırı, biraz da dinle süslediği ekonomik kararlarından dolayı, vatandaşın vergilerinden milyarlarca lira parayı, bu hesapların sahiplerine aktaracak.
Kim bunlar? Paradan para kazanan bir avuç rantiyeci. Peki, ekonomi bilimi ters yüz edilerek faiz indirilmeseydi, rantiyeciler bu parayı kimden veya kimlerden alacaklardı? Elbette bankalardan. Gördünüz değil mi? Her hâlükârda sermayenin kazançlı olduğu bir politika ile bu milletin milyarlarca lira parası sermayeye aktarılıyor.
Bu şekilde ne kadar paranın aktarılacağına dair uzmanlarca pek çok yazı kaleme alınıyor veya açıklamalar yapılıyor. Dolayısıyla ben işi konunun uzmanlarına bırakmanın daha doğru olacağına inanıyorum.
Ancak şu kadarını belirteyim ki, 21 Aralık tarihinde 12,18 liradan işlem gören dolar bu yazının yazıldığı saatlerde 14,68 lira, 13,73 liradan işlem gören euro ise 16,20 lira seviyesindeydi. Konu hakkında bilgi sahibi olmak isteyen herkes, yandaş olmayan yazılı ve görsel basını takip ettiğinde gerekli bilgilere ulaşacaktır.
Tüm bu bilgiler, 1980’li ve 1990’lı yıllarda Sosyal Güvenlik Sistemi'ni para yutan kara delik olarak açıklamak suretiyle, tasfiyesine zemin hazırlayanların yarattıkları kara deliklerin nasıl para yuttuğunun delilleridir. Elbette kara delikler burada yazdıklarımla sınırlı değildir. Özellikle iktidar yandaşı şirketlere verilen ballı ihalelerle, çok büyük kaynak transferi yapılıyor!
Yorumlar (0)
Yazarın Diğer Yazıları
GEÇMİS MÜCADELE YOL ĞOSTERİCİDİR
10 Temmuz 2025 02:49
YAGINLARIN NEDENİ ÖZELLESTİRME POLİTIKALARİ
07 Temmuz 2025 02:49
EMEKLİYE YOK NATO YA VAR!!
03 Temmuz 2025 02:49
YOKSULUN YOKSULU EMEKLİLER!
29 Haziran 2025 02:49
DUYGUSALLIK İNSANA YANLIŞLIK YAPTIRIR
26 Haziran 2025 02:49
EMEK MÜCADELESİNDE YENİ BİR KIRILMA MI YAŞANIYOR?
22 Haziran 2025 02:49
ÇAĞIN TEHLIKELİ SİLAHI DİJİTAL TEKNOLOJİ
19 Haziran 2025 02:49
15 - 16 HAZİRAN DİRENİSİNDE DERS ALMAK
15 Haziran 2025 02:49
12 EYLÜL RUHU ÜLKEYİ SARINCA
12 Haziran 2025 02:49
ÜLKENİN ACİL İHTIYACI HANGİSİDİR
05 Haziran 2025 02:49
BARIS ILE DEMOKRASİ İKİZ KARDESTİR
22 Mayıs 2025 02:49
ORTASI OLMAYAN İNSANLAR ÜLKESİ TÜRKİYE
15 Mayıs 2025 02:49
ÜLKEYİ YÖNETENLERİN HIRSI YOKSULLUĞUN NEDENİ...
08 Mayıs 2025 02:49
UMUT GENÇLİKTE
04 Mayıs 2025 02:49
1 MAYIS BASİT BİR ANMA GÜNÜ DEĞILDİR
30 Nisan 2025 02:49
TÜRKİYE’DE EGEMENLİK MİLLETİN OLMALIDIR
24 Nisan 2025 02:49
ŞİMDİ NE OLACAK ?
20 Nisan 2025 02:49
BU KAVGA KAYIKÇI KAVGASI
17 Nisan 2025 02:49
VEYSELDEN AL DERSİ
06 Nisan 2025 02:49
PROTESTO HAKKI ANAYASAL HAKTIR
03 Nisan 2025 02:49
ÜLKEDE SANDIK DEMOKRASİSİ BİLE YOK
23 Mart 2025 02:49
EMEKLİ BAYRAM İKRAMİYESİ NASIL KAZANDI?
16 Mart 2025 02:49
BARIŞA ULAŞMAKTA AZAMİ DİKKATİN ÖNEMİ
09 Mart 2025 02:49
KİM KİME EKMEK VERİYOR?
02 Mart 2025 02:49
KADINLAR HAYATI DURDURACAK
22 Şubat 2025 02:49
DİSK 58 YAŞINDA
16 Şubat 2025 02:49
Denetimsizlik facialarla can alıyor
02 Şubat 2025 02:49
FACİALARIN NEDENİ SORUMLULARIN SORUMSUZLUĞUDUR
26 Ocak 2025 02:49
ASGARİ ÜCRET NASIL ORTALAMA ÜCRET OLDU
19 Ocak 2025 02:49
BU SEFALETIN NNEDENİ ÖRGÜTSÜZLUK
12 Ocak 2025 02:49
2025 yili emekciler icin zor bir yil olacak
31 Aralık 2024 02:49
MUNZUR ÇEM ( HUSEYIN BEYSULEN )
11 Aralık 2024 02:49
Asgari ucretin ulusal ve uluslar arasi dayanaklari (2)
18 Kasım 2024 02:49
SOSYAL DEVLETİ YOK EDEN İKTİDARIN SEÇİM “MÜJDE”LERİ!
24 Ocak 2023 02:49
KIRMIZI ÇİZGİLER DEĞİL İLKELER BELİRLEYİCİ OLMALI!
17 Ocak 2023 02:49
2023, BARIŞ MÜCADELESİNİN YÜKSELDİĞİ YIL OLSUN!
03 Ocak 2023 02:49
Tek çözüm ‘âmâ’sız, ‘fakat’sız karşı çıkmak!
28 Aralık 2022 02:49
BU ÜLKEDE SIRTINDA KÜFE OLAN SİZ DEĞİLSİNİZ!
26 Aralık 2022 02:49
74. YILINDA İNSAN HAKLARI VE TÜRKİYE!
20 Aralık 2022 02:49
ASGARİ ÜCRET VE EMEKLİ MAAŞLARI
05 Aralık 2022 02:49
Görüntüyle yok edilen gerçekler
30 Kasım 2022 02:49
PARA TUZAĞININ ADI SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM!
24 Kasım 2022 02:49
ASGARİ ÜCRET, SEFALET ÜCRETİ OLMAMALI!
21 Kasım 2022 02:49
SİYASİ ÖNGÖRÜNÜZ YOKSA TÖKEZLERSİNİZ!
15 Kasım 2022 02:49
BÜTÇE İKTİDARIN SINIFSAL TERCİHİNİN BELGESİDİR!
14 Kasım 2022 02:49
ANAYASAYA UYMAYAN İKTİDARLA ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ OLUR MU?
09 Kasım 2022 02:49
SİZCE DEZENFORMASYONU KİM YAPIYOR?
01 Kasım 2022 02:49
CUMHURİYETİ CUMHURİYET YAPAN, ONUN DEMOKRATİK OLMASIDIR!
30 Ekim 2022 02:49
KRİZ Mİ, KAYNAK TRANSFERİ Mİ?
27 Ekim 2022 02:49
BU KADERİ KİM YAZIYOR?
24 Ekim 2022 02:49
İŞ CİNAYETLERİNİN NEDENİ AZGIN SÖMÜRÜ POLİTİKALARINIZDIR!
18 Ekim 2022 02:49
DOĞRU HAMLEYİ, DOĞRU ZAMANDA YAPMAK!
11 Ekim 2022 02:49
İNSANLAR ÜLKEYİ “SÜFLİ” YAŞAM İÇİN Mİ TERK EDİYOR?
05 Ekim 2022 02:49
İNSAN HAKLARINI SAVUNMAKTA SAMİMİYETSİZLİK DEVAM EDİYOR!
27 Eylul 2022 02:49
6-7 Eylül olaylarından ders çıkarmak!
06 Eylul 2022 02:49
Bireyler değil, siyasi anlayışlar belirleyici olmalıdır
12 Ağustos 2022 02:49
ITUC: TÜRİYE İŞÇİLER İÇİN EN KÖTÜ 10 ÜLKEDEN BİRİ!
22 Temmuz 2022 02:49
DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDEN KESİTLER! (10)
18 Temmuz 2022 02:49
SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (14)
01 Temmuz 2022 02:49
Sendikaların ortaya çıkışı ve toplumsal rolü (129)
15 Haziran 2022 02:49
DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDE KESİTLER (5)
05 Haziran 2022 02:49
DİSK/EMEKLİ-SEN MÜCADELESİNDEN KESİTLER! (4)
30 Mayıs 2022 02:49
KİMİN HASSASİYETİ?
25 Mayıs 2022 02:49
SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (10)
17 Mayıs 2022 02:49
SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (9)
11 Mayıs 2022 02:49
DENİZ, YUSUF, HÜSEYİN VE YÜZLERCE DEVRİMCİ, MÜCADELEDE YAŞIYOR!
08 Mayıs 2022 02:49
SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ! (8)
28 Nisan 2022 02:49
EMEK MÜCADELESİNDE GEÇMİŞ, EN ÖNEMLİ YOL GÖSTERİCİDİR!
24 Nisan 2022 02:49
GERÇEK BARIŞ, SAVAŞIN NEDENLERİNİ DOĞRU TESPİTLE MÜMKÜNDÜR!
23 Nisan 2022 02:49
ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI ETMEK!
19 Nisan 2022 02:49
ENFLASYON, ÜCRETLERİ YUTTU!
11 Nisan 2022 02:49
SOMUT ÜZERİNDEN DURUMU GEÇİŞTİRMEK, GERÇEKLİKTEN KOPMAKTIR!
06 Nisan 2022 02:49
YAP-İŞLET-DEVRET YÖNTEMİYLE YAPILAN TESİSLERİ KİM YAPIYOR?
28 Mart 2022 02:49
DERDİ GEÇİM OLANLAR VE DERDİ SEÇİM OLANLAR!
20 Mart 2022 02:49
DOKTORLAR NEDEN HEDEF!?
14 Mart 2022 02:49
TÜRKİYE TARİHİNİN UNUTULMAYACAK İKİ ÖNEMLİ OLAYI İLE 12 MART!
13 Mart 2022 02:49
Kimin savaşı?
09 Mart 2022 02:49
ANAYASAL HAKLARI KULLANDIRMAYANLAR VE ONLARI KORUYANLAR!
01 Mart 2022 02:49
HEDEFİNİZ DÖNÜŞTÜRMEK DEĞİLSE, MEVCUDA MAHKÛM OLURSUNUZ!
23 Şubat 2022 02:49
İNSANCA YAŞAMA KAVGASI VE DEVLETİN TARAFI!
21 Şubat 2022 02:49
ELEKTRİKTE ADIM ADIM GELEN SOYGUN!
16 Şubat 2022 02:49
İKTİDARDA OLMANIN DAYANILMAZ CAZİBESİ
08 Şubat 2022 02:49
HİÇBİR SORUNU, O SORUNA YOL AÇAN ÇÖZEMEZ!
17 Ocak 2022 02:49
Diliniz, demokrasiye bakışınızı ele veriyor!
11 Ocak 2022 02:49
SENDİKALARIN ORTAYA ÇIKIŞI, GELİŞİMİ VE TOPLUMSAL ROLÜ (1)
08 Ocak 2022 02:49
Söz konusu seçim kazanmaksa gerisi teferruattır!
28 Aralık 2021 02:49
TÜRK LİRASININ DURDURALAMAYAN ÇÖKÜŞÜ VE ASGARİ ÜCRET GERÇEĞİ!
20 Aralık 2021 02:49
YOKSULLAŞMANIN; KÖPRÜ, OTOYOL, HAVA ALANI VE TELEFON İLE İMTİHANI!
14 Aralık 2021 02:49
ARTIK ASGARİ DEĞİL, ASIL ÜCRET!
09 Aralık 2021 02:49
SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (9)
07 Aralık 2021 02:49
KİME KARŞI NEYİN SAVAŞI?
29 Kasım 2021 02:49
KADINA YÖNELİK ŞİDDET ERKEK SORUNUDUR!
26 Kasım 2021 02:49
SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (6)
17 Kasım 2021 02:49
KAVRAM KARGAŞASI İLE GERÇEKLERİ GİZLEYEMEZSİNİZ!
14 Kasım 2021 02:49
SOSYAL GÜVENLİK SİSTEMİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ, DÜNÜ VE BUGÜNÜ (5)
11 Kasım 2021 02:49
KUTSAL DEVLET, ÜLKEYİ İYİ YÖNETEMEYENLERİN SIĞINDIĞI LİMANDIR!
07 Kasım 2021 02:49
KORKU TÜNELİNDEN YÜKSELEN KORKUTMA SESLERİ!
02 Kasım 2021 02:49
Dünya gençliği gelecekten endişeli!
25 Ekim 2021 02:49
ÜLKEYİ İYİ YÖNETEMEYEN İKTİDARIN BAŞVURACAĞI YÖNTEM BASKIDIR!
18 Ekim 2021 02:49